12 Ekim günü yapılan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimleri gündemimizi oldukça yoğun biçimde doldurdu.
Oysa bu bir "mesleğin" rutin işleri olup,toplum başka ve esas sorunlarıyla ilgilenmektedir demokratik ve çoğulcu ülke ve toplumlarda.
2010 yılı 12 Eylülünde yapılan "anayasa değişikliğine" bağlı olarak ikinci seçimdi bu ve görev süreleri de dört yıl olacak yeni HSYK üyelerinin.
Bu referandumda daha önce 5 (beş) olan üye sayısı,22 ’ye çıkmış,seçimlerin hangi organlarca yapılacağı da anayasanın 159.maddesinde açıklanmıştır.
-Adalet Bakanı kurulun başkanı ve müsteşarıyla birlikte doğal üyesidir.
-4 üye Cumhurbaşkanınca,
-3 üye Yargıtayca,
-2 üye Danıştayca,
-1 üye Adalet Akademisince,
-7 üye Hakim ve Savcılarca,
-3 üye İdari Yargıca seçilecektir.
Görüldüğü gibi Meclis’in seçtiği/seçeceği "üye" yoktur.
Oysa Avrupa’nın bazı ülkelerine kısaca bakarsak,oradaki yargıçların/üyelerin seçimlerinde parlamentolar etkin biçimde görev almakta,hiç de "yargının siyasallaştığı" polemikleri yapılmamaktadır.
TBMM’sinin "seçim dışı" bırakılması,siyasete güvensizliğin bir yansımasıdır ve bunun siyasetçilerce "savunulması "ise oldukça hazin bir haldir.
İşte bazı ülkeler:
a-Hollanda:
5 üyesi vardır HSYK’nın.Adalet Bakanının önerisi üzerine 3 üye Kurulca seçilmekte;yine Bakanın önerdiği ve Kralın atadığı 2 üye.
b-İsveç :
Kurul 11 üyeli olup,başkanlığını hükümet tarafından atanan bir genel müdür yapmaktadır.Değişik mesleklerden geriye kalan 10 üyeyi de yine hükümet atamaktadır.
c-İtalya :
27 üyelidir HSYK.
Kurul başkanı devlet başkanı olup,yargıtay başkanı ile başsavcısı doğal üyedir.
Geriye kalan 24 üyenin 16’sını hakimler ve savcılar seçmekte,8 ’ini de parlamento.
d-İspanya :
Kurul 21 üyeli olup,yargıtay başkanı kurulun da başkanıdır.Geriye kalan 20 üyeyi parlamento ve senato tarafından seçilen adaylar arasından Kral atamaktadır.
e-Portekiz :
17 üyelidir kurul ve 6’sını meslek elemanları seçmektedir.2 yüksek mahkeme başkanı da doğal üyesidir kurulun.
Geriye kalan 9 üyenin,6 ’sını parlamento seçmekte,3 ’ünü de devlet başkanı seçebilmektedir.
...................
Demek ki çoğu ülkede parlamentolar (Meclis) etkin olarak seçimlerde bulunabilmektedirler.
Peki "başkalarının" başardığını biz halen niye "sorun "olarak algılamaktayız ki?
Birazcık zihin jimnastiğini her sade "vatandaşın" da yapmasında hem yarar,hem de gereklilik vardır diye düşünmekteyim.