6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
982
Okunma

Kendisi kutsal saydığı işine devam ediyordu ama, cunta öncesi örgütlemeye çalıştığı demiryolu işçileri dahil tüm semtli onu gördüğünde tüyleri diken diken ondan köşe bucak kaçıyordu. O, mekana, kahveye girdiğinde, semtli inadına oynadıkları oyuna yumuluyor, sanki hayatlarında oyundan başka bir şey yokmuş gibi davranıyordu.
1982’nin 17 eylülünde, sırtında kirli parkası kahveden içeri attı adımlarını Sami. Kendine yönelmiş tanıdık, tedirgin gözlere aldırmadan kapıda durdu öylece. Başını okey ıstakalarına gömmüş semtliyi süzdü. Cunta öncesinde de üstünde çalıştığı, Sirkeci istasyonunda çalışan Arnavut Tayfun’u görünce rahatladı.
*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.