21
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1854
Okunma


Hayatımda ilk defa yüzümün kızarıklığını nasıl örteceğimi şaşırmıştım.
Ben ne yapmıştım, bu nasıl bir hataydı ki Allah’ım. O anı keşke hiç yaşamamış olsaydım, keşke Dünyanın dönüşünü bir an geriye alıp, şu ellerimle yaptığım hatayı silebilseydim...
Benim yaşadığım bu yerde çok güzel bir sahil vardır. Haftanın bir günü köylüler kendi bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri sabahın erken saatinde getirip satarlar. Bir de balıkçılar vardır, onlarda kendi tekneleri ile tuttukları balıkları henüz canlı canlı iken kovalarda satarlar. Bizler de uykudan kalkar kalkmaz köylü pazarına gider, köşedeki kır kahvesine uğrar çayımızı içer sonra da sıra ile başlarız alışverişimize.
Her şey öyle güzel, öyle tazedir ki. En güzeli herkesin birbirini tanıması, en kötüsü pazarın çok çabuk bitmesidir.
Bir sabah nasıl olduysa köylü pazarına geç kaldım. Dağılmak üzereydi, her şey toplanmış gidiyorlardı. Birkaç sebzeyi ancak yakalayabilmiştim ki, ilerde yaşlı bir kadın gözüme çarptı...
Yerden pazarcıların döküntülerini topluyordu.
Eğilip eğilip doğruluyor, pazarcıların çekip gittikten sonra yerde bıraktıkları biber, patlıcan, yeşil domates gibi aklınıza gelen artıkları toplayıp elindeki poşete koyuyordu.
Elim gayri ihtiyari hiç düşünmeden cüzdanıma gitti. Miktarına bakmadığım kağıt parayı teyzeye uzattım. Aynı an da, eşimin yapma diyen sesini duydum ama ben çoktan yapmıştım bile.
-Teyze, al bu parayı. Yerden toplama ne olur. İhtiyacın olan ne varsa git al.
Teyze, güzel ama yaşlılıktan eskimiş gözlerinin bebekleri ile gözlerime baktı. Emin değilim ama sanıyorum ki Tacikistan lehçesinde bir konuşma ile;
-Kızım, beni fakir sandin sen? Değil değil, turşu yapiyor turşu ben. Gelen komşulara hediye ediyor hem, hem yollara da bu turşuluklar yazik olmuyor yaa. Allah tuttuğunu altin edecek e mi, koy oni cebine ver bi fakire alsin ekmek yemek oldi mi?
Yürüdüm.
İçimi ateşler kaplamıştı.
Bir kaç hafta sonra aynı teyze ile yine karşılaştık. Beni tanımasın diye başımı yere eğdim. Oysa O, çoktan görmüştü bile. Omzumu okşadı kırışık, buruşuk elleriyle. Utancımdan gözlerim dolmuştu. Elindeki kumaş mendilini uzattı.
-Ne eğyorisin başini yere, diki tut. Allah sana hastalik yüzü göstermesin. Niyettir önemli olan. Bir iste Allahtan, sana önce O verir, sonra kul. Ben sana dilegimi diledim, Allah’ da yüzüne baksın. Mentilim sana ola he, hatira eder hatirlarsin.
Gitti.
Elinde turşuluk torbası ile.
Davi/günlerdenbirgünhikayedeğildir/ 02.10. 2014