7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1683
Okunma
İlk defa buralardayım, nesir bölümünde yani. Aslında tek derdim yazmak .Şiire cesaret edemediğim ve yazmazsam ölecek gibi hissettiğim için bunca saçmalık.
Bir fırtınanın ortasında kalmış fındık kabuğuyum sanki,ne direnecek gücüm ne de heybetim var kafa tutacak.
Bir serserinin ayağına bağlı prangayım.O çekiyor , ben sürükleniyorum bata çıka. Aslına bakarsanız pranganın bile sesi çıkıyor zincirlerinin şıkırtısıyla, ben de o da yok.
En kalabalık yerlerde geziyorum günlerdirve son sesle dinliyorum türkülerimi ki, belki kendi sesimi duymayıp dinlenir biraz beynim ama, nasıl izole edilmişse dışarıdaki hiç bir sesi duymuyor kulaklarım.
Beklediği bir ses var biliyorum ama, ona da benim gücüm yetmiyor...
Gecenin bile uykuya teslim olduğu vakitlerde balkondaki sandalyeye rahat vermeyen biriyim artık.
Akşama kadar o kadar saçma sapan şeylerin peşinde koşuyorum ki, takatim kalmasın da uykuya teslim olsun beynim ve bedenim.
İnsan bir kitabın ilk sayfasını kaç kere okuyabilir ki?
ve her defasında ilk defa okuyormuş gibi, sanki okusa anlayacakmış gibi bir edayla alır eline.
Her okuduğunda belli bir yere gelince ki,’’ bazan sonu oluyor’’ kaç kere sinirlenip kendine sigara yakar...
Bunun gibi birçok saçmalık işte.
Sayısını unuttum galiba...
Aslına bakarsanız bildiğim pek de bişey yok şu aralar.Hani şarkının da dediği gibi;
kapıldım gidiyorum
bahtımın rüzgarına
ey ufuklar diyorum
yolculuk var yarına...
İçimdeki hasretle mutluyken omuzlarıma dağları devirmek insafa sığarmıydı bilmem ya? neyse...
Hasret ve özlem sözcüklerini cümlelerde kullanmamak en iyisi bu ara.Çünkü gülüşlerimin yalanını ele veriyorlar.
neyse, başınızı ağrıttım.
en iyisi kalabalık bir yer bulup kaybolmak..