9
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1601
Okunma


S/ONSUZLUĞA MEKTUP (II)
Düşlerimi bir kez daha rahatsız ettiğin için teşekkürler Sevgili! Hem de haber vermeden düştün aklıma.
Ne mi yapıyorum?
Bir elimde sigara diğerinde bir fincan, çay yudumluyorum! çayımı yudumlarken pencereden usul usul esen rüzgarların eşliğinden sana b u mektubu yazıyorum.
Bilirsin ben sadece Eylül’ü değil on iki ayları ve sonbaharı çok severdim, seni sevdiğim kadar bir sonbahar...
Sevgili! Hatırlar mısın sonbahar sağanaklarını? yazlık çıkarken kışa tutulmuş sırılsıklam olmuştuk! Aradan bir kaç ay sonra ayrılışımızı? Çat kapı ayrılmıştık!
21 Mayıs 2005 Cumartesi bir akşam vakti bir veda vakti olmuştu. Bana bir şiir yazmıştıın fakat yazdığın şiir Zeki Müren’in “Aldığım Her Nefesin Birisi Senin” şarkısıydı. Buruşuk bir gazete sayfasına “son şiirim sana dair ister yırt at, istersen kalbinde sakla” diye bir not yazmıştın. Tam dokuz yıldır o notu saklıyorum fakat nerden bileceksin?
O vedadan sonra ne aşka ne başka birine kucak açtım ve sensiz her kent bir mezarlığı andırıyordu. Evlendim, kalabalıklaştım fakat münzevi yaşıyorum!
Neyse, geçmişi geçmişte bırakalım… Ara sıra yaşadığım şehirde kokunu alıyorum ve sen hiç gelip sormuyorsun. Geçenlerde Face sayfalarında fotoğraflarını gördüm çok mutlu görünüyordun ama bana görünmüyorsun!
Gene sonbahar gelecek, yaşlanmış olacağız ve sen… Bir parkın eskimiş, çürümeye yüz tutmuş bir bankında başını koyacak bir omuz arayacaksın belki beni anarsın fakat başını koyacak bir omuz bulamayacaksın çünkü ben çoktan göçmüş olacağım!
Sevgili! Biliyor musun? Yaşanmamış ve yaşanmayacak bir aşkla bir zenginin ocağında asla mutlu olamayacaksın; kendini kandırmayı bıraktığın gün belki mutlu olabilirsin.
Oysa apansız bir gün kalbimde kök salmıştın. Mekânsız ve zamansız bir aşka yelken açmıştık. Sevgili ! Biliyor musun bana anlatılan her masal yalandı! Tıpkı sana söylenen “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” yalanı gibi… Olsun ne de olsa kimse yalana para vermiyor!
Parasal tanrısızlığın ev yıktığı, aileleri perişan ettiği bir dönemde yoksulluktan aşk, nasibini alıyor.
Yarından önce tüm bunları bırakalım sonra bir sahile inelim, iskeleye çıkıp denize ayaklarımızı sarkıtıp kalabalık fakat boş gemileri izleyelim! Gelenlere sevinen, gidenlere üzülen, ağlayan insanlara bakalım; herkes kendi derdine düşmüş göz gözü görmüyor olacak!
Bak sevgili! Sevinenler kadar üzülen de var çünkü hayatın kanunu böyle ve ölenler kadar sağlar da var dünyada!
Sevgili! Sen gülüşün kadar mutlu ol fakat sahici bir mutluluk olsun…
Canlılar âleminde en çok doğada renk değiştiren Bukalemun biliriz fakat insanlar âleminde en çok kabuk, renk değiştiren soytarılardır! Paraya eğildiği kadar sevgiye eğilemeyen bu soytarılar ne yazık ki hayatın tadını bozdular; korkunç ve iğrençler!
Düşlerimi bir kez daha rahatsız ettiğin için teşekkürler Sevgili! Hem de haber vermeden düşerken aklıma, dokuzuncu kez elveda!
Deman Ronahi / Tozlu raftaki mektuplarım