Bâzı yazılar vardır; yazmayı düşünürsünüz amma, o’nu yazmanın vakti- zamânı vardır…
Olaylar vardır; insanı, hayâtı boyunca etkilerler. Yazıma konu edeceğim değerli İnsan ve değerli Asker; Sayın, Kenan Evren Paşamdır.

12 EYLÛL 1980 Askerî Harekâtı sırasında 29 Yaşımı sürüyordum(1951). O günkü ruhla yazımı sürdüreceğim.
Askerî Harekât, bir ihtilâl değildir; çünkü, kan akmamıştır ve vakti- saati geldiğinde
Görevi, sivil yönetime bırakmak üzere başlanmıştır ve de aynen uygulanmış; Türk Halkı tarafından desteklenmiştir(%90<).

Kenan Evren Paşa, siyah-beyaz televizyonlardan sık-sık halka faydalı olacak sözler söyler; nasîhatte bulunurdu. Söylediklerinden bir- kaçını aslâ unutamam:
TRT Televizyonu’nun ihtiyâcı olan sarf, yedek parça ve film gibi malzemeyi almak için Avrupa devletlerine gönderdikleri görevlinin Türkiye’ye döndüğünde söylediklerini, Evren Paşa televizyonda şöyle anlatıyordu:
“Bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak yedek parça ve malzemeleri, Avrupalı çoktan terk etmiş; biz neden hâlâ o eski televizyon teknolojisi ile uğraşıyoruz!... 1982 Yılı temmuz ayından îtibâren Türk Televizyonları renkli yayına başlayacak…”

Bugün, Sayın Kenan Evren Paşa’nın yüzünü ya da kendi yüzümüzü televizyonlarımızdan renkli olarak görebiliyorsak, bu iyiliğin bir hatırı olmalı.

İlk renkli televizyonumu aldığımda, bir haftalık kızımın şansıdır demiştim. Sâdece, naklen yayın Maçlar ve Mevlid yayınları renkli olarak evimize gelebiliyordu. Renkli televizyon, çoğu zenginin evine yıllar sonra girdi. Şimdiki gibi israf yoktu… biri varken ve çalışır durumda iken, renkli de olsa yenisini almaktan sakınılırdı!.

Gazetede yayınlanmış yazılarımda, sözün sırası geldikçe Sayın, Kenan Evren Paşa’nın veciz sözlerinden faydalanırım:

- "Elmayı, Portakalı ya da diğer ev ihtiyaç maddelerini, yeteri kadar alın; Trabzon’daki görevim sırasında gördüm: Bunları, kasa- kasa alıyorlar… ihtiyaçtan fazlasını toptan almayın; enflâsyona sebep oluyor… malı çok stok etmek, fiyatların yükselmesine sebep oluyor..."
- "Pirinç üç çeşit olarak alınır; sütlâçlık, pilâvlık ve çorba- dolmalık… sütlâçlık prinçten çorba yaparsanız israf olur… yazık olur…"

- "Hocalar, ezanı minârede okumak için para alıyor; Ezânı, minâreye çıkıp- oradan mikrofonla okuması gerekir; minâre merdivenlerimiz örümcek ağından geçilmiyor(Trabzonlu Fotoğraf Sanatçısı ve Şair arkadaşım, Süleyman İskender: “Biz, fotoğrafçılar, Trabzon’un Câmi minârelerinin merdiven örümceklerini temizlemek zorunda kalıyoruz. O’raya çıkıp şehre fotoğraf çekmek için, başka çâremiz yok; iş, bize düşüyor!” )."

Özetleyecek olursak: Her Türk, Asker doğar ve Asker ölür. Türk Silâhlı Kuvvetlerimizi, şimdi, o renklerle televizyonlardan leke atmayı düşünmek; Vatana hıyânettir!.

Vicdan Sandığında yeniden buluşmak dileğimle sağlıkta kalınız; Efendim.

Anlık yazılmıştır. Kusûrum var ise, affınıza sığınırım.


Kadiryeter Kadir Yeter.
13 EYLÛL 2014 (06.4.2012) TRABZON.

İlk yayını:
www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=96183