8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
880
Okunma

Yine anılarımdan yararlanarak yazacağım bu öyküyü pek zevk alarak yazmayacağım sanırım.
Çünkü ilk yaşadığım anki duyguyu yakalayabileceğimi sanmıyorum.Yine de yazmayı denemek
istiyorum. Yavaş yavaş postaneye fatura ödemeye gittiğim güne ışınlanmak gerek. Hazırım.
Çok sıcak bir Ağustos günü yine. Zaman sanıyorum öğleden sonra. Binaların gölgelerinin altına koşuyorum yürürken. Arkadaşım Zeliha’nın geliniyle karşılaşmamı yazmıştım önceki öyküme.
öyküme.Bu kez diğer karşılaştığım gün arkadaşımı yazayım.Onunlada az sonra karşılaştım.
O da benim gibi çarşıya doğru yürüyordu. Yanında kızı vardı. Merhabalaştık. Nereye böyle diye onlar sordu önce.Telekoma faturalarımı ödemeye gittiğimi söyledim. "Ya siz nereye
böyle" dedim,analı kızlı. İkiside güler yüzlü insanlardı. Annesi:
"Melikeye ayakkabı almıştık, olmadı, dar geldi.Onun düzeltilebilir olduğunu söylediler, ayakkabıcıya gidiyoruz."
"Hâdi kolay gelsin bakalım" dedim.
Sonra günümüzden konuştuk biraz. Köyde işleri olduğu için gelemediklerini söylediler. Sıcakta köyün işi zor dedim.
" He valla, canımız çıktı. Uzaktan göründüğü gibi değil." dedi anne.
Şu anda ne işi yaptıklarını aradan zaman için tam anımsayamadım. Daha önce vişne,kayısı toplamışlardı. hatta onlardan dolaba koymak için vişne almıştım. Daha sonrada kaynanası
hastanede yattığı süreçte evini temizlemişlerdi. Bütün halı kilimi yıkayıp, evi gıcır gıcır
yaptıklarını biliyordum.Biraz da yeniden başladığımız günden konuştuk.Onu buraya yazmak
istemiyorum.Telekom’un önüne gelince hoşçakal, görüşürüz diyerek ayrıldılar.
Girişteki aletten numaramı alıp oturacak yer var mı diye bakarken ikinci kanepe sırasında
bir kadının yanının boş olduğunu gördüm.Tıkış tıkış bir ortam olmamakla beraber bir hayli
kişi vardı sırada. Kanepeye oturup, çantamı önüme koydum. Gözüm karşıdaki ara sıra
numaralarının yazdığı "ona ne deniyor bilmiyorum"panodaydı. Benim sırama daha yirmi kişi vardı.
Yanımda oturan kadının arkası bana dönüktü. Karşısında genç bir erkek oturuyordu. On
alt on yedi yaşında olduğunu tahmin ettiğim bir kız da ön kanepede onlara dönük bir biçimde oturuyordu. Çok hararetli konuşuyordu bu üçlü gurup. İlgimi "geri zekâlı" diye
hitabıyla sonradan konuşmalarından kadının oğlu olduğunu anladığım genç çekti. ister istemez konuşmalara kulak kabarttım. Anladım ki annesine diyordu ikide bir geri zekalı diye. Zekâ sözcüğünü zeka olarak söylüyordu. Sanki karşısındaki bir insan, veya anne
değildi. Öylesine, hem de hemen her söze başlarken bu sözcüğü kullanıyordu. Kardeşi de
alıyordu bundan kısmetine düşeni.İşin garibi annesinde herhangi bir tepki yoktu. Öylesine
olağan bir şeymiş gibi.
Bu aileyi dinlemeye aldım fakında olmadan. Zaten dip dibe oturuyorduk. Anlayabildiğim
kadar, oğlan sözlenmiş. Söz için bir şeyler istemiş kız tarafı. Annesi bu adetleri iyi bildiği
için olağan karşılıyor, oğlu ise buna karşı çıkıyor. Bu yüzden annesine her sözünün başı
geri zekalı. Kadın alınacak öte berileri sıralıyor oğlan ise sürekli karşı atakta geri zekalı diye başlayan cümleleriyle. Bu karşı duruşlar az sonra daha ileri boyuta taşındı. Evdeki
telefonu kestirmeye, kardeşine cep telefonunun gereksiz olduğuna kadar gitti. Nerdeyse
evin elektiriğini kestirecek, ailesini mum ışığında oturtacaktı. Sanıyorum kendisi, ya çalışmaya yada askere gidiyordu. Bu kadar masrafa gerek yoktu.Anne ve kızı cılız sesleriyle
olmaz diye karşılık veriyorlardı. O ise bundan böyle daha tutumlu olmaları gerektiğini
evleneceğini söylüyordu.İçimden vay seninle evlenecek kızın haline geçiyordu. Annesine
ve kardeşine geri zekalı diyen kimse evlendiği eşine neler demezdi ki..
Sıram gelince bu tuhaf ama gerçek aileyi sorunlarıyla başbaşa bırakıp kalktım.
Bu öyküyü daha önce yazacaktım, gencin geri zekalı hitabını unutmuştum. Birkaç gün
sonra benim alt katta oturanların sesleri duyuldu. Bir kavga gibiydi. Sesleri bana kadar
ulaşıyordu. O unuttuğum "geri zekalı" cümlesini bu kez alt kat komşum 0n yedi yaşındaki
oğluna tekrarlıyordu. Durmamacasına hemde. Arada da defol git benim evimden diye
bağırıyordu boğazı yırtılırcasına. Bu oğlanın da tutumlu biri olduğunu biliyordum. Harçlığını biriktirip, şimdiden altına yatırım yapıyordu.
Alt kat komşumun oğlu evden gitmedi merak edene. Öyle güleryüzlü ve cana yakın bir
çocuk nasıl kovulur evden. İşin aslını bilmediğim için susuyorum.
Ya, ne biçim bir örnek oluyoruz çocuklarımıza.
Sonra onlar çıkıyor karşımıza"geri zekalı" diye..
sustum..
31. 08. 2014 / Nazik Gülünay