Bu aşığı olduğum kentin günahına ortak olduğunu hissetmiş benliğimin çırılçıplak soyduğu bedenimle kışın en soğuk zamanı delice koşar gibi bulduğum halimden tatmin olmamış ruhum, tüm benliğimi ele geçiren küfürbazlığıma sığınmış çaresizliğiyle,
-Senin adaletini sikim lan İstanbul, diyebildi ancak.
*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Toplumun kanayan vicdanına tam bir ayna tutulmaya çalışılmış. Bu nedenle fazlasıyla net, mert ve sert bir öykü denilebilir. Sanki edebiyat tamamen natüralizme kurban mı edilmiş, ne? Ancak sokak hâlinin, doğallığın, toplumda dillendirilen ama yazılamayan deyişlerin çokça terennümünden midir bilmem; bir hayli otantik, kaçamaksız, sürükleyici bir trajikomik öykü olmuş. Tebrikler.
Şimdiii, Sevgili nitemtran, veya bana kareli bulmaca çözdüren isminin karşılığı olan ismin metin de olabilir ya hani, her ne ise...
Yazıların çok güzel, hatta öylesine güzel ki bazen bakıyorum, bakıyor, bakıyorlar ki; hayırdır oluyorlar?
Bu yüzünün şekli de ne? Ağlamak değil, gülmek değil, o zaman ne?
Valla ben de bilemiyorum. İşte o zaman kareli bulmacaya benzeyen isimli birinin yazısının okuyorumdur kesin. Her şey iyi, güzel, hoş da nitemtran, bu güzel yazılarını çirkinleştiren o saçma sapan küfürler neden? Bunun mutlaka bir sebebi olmalı... Yazıya âhenk katıyor diyorsan, ıııhhh, kesinlikle hayır. Okurken tek gözümle okuyorum ki, bari cehenneme girecekse diğeri ile idare edeyim. O kısımları çıkarıp başka şeyler ekleyip yazmak istedim, gayet güzel oldu. İstersen oluyor demek ki.
Kısacası, iyi bir kalemsin. Bize dans ettireceksen vals yaptır, tango yaptır. Eski İstanbul insanı iyi anlar bu danslardan.
Üstüne giydirdiğin kıyafetlerde yakışsın, diline giydirdiklerinde.
Dedim ya, küfür etmeyin dedim, bak fena yaparım dedim, hatta ağzınıza biber sürer, semtin girişinde iki gün tek ayak üstünde tutarım dedim ama nafile, fayda etmedi...Ben de pes ettim. Pes ettim ama, en düşülmemiş hüzünleri biçtim onlara.
Şaka bir yana, değerli vaktinizi ayırıp okumanız ve sanki yetmemiş gibi o güzel, cesaret verici yorumu yapmanız elbette bu garibin yeteneğnden değil, siz değerli yazarın kbarlığındandır ki ben bunu ziyadesiyle bilirim.
İniltilerin tirmaladığı duyguları, istediğimiz anda salıvermek kolay. Semtin vicdanı ara sokaklarda kaybolmuş gibi... Güzel bir vicdan, güzel insanlarda bulunur'muş. Bunu kanıtlamak zor mu? Yine ara sokaklarda bunu aramak en doğrusu.
Sanırım ondan herkeste var da,bunu kullanmaya sıra gelince; suskunluk olur çağ dışılık.
Bir şiirde ben koyim...
İstanbul koca bir çöplük.. Tertemiz ruhların kirlendiği Günahlandığı yer Umudun kelepçeye vurulduğu Acıların gömüldüğü yer
Kimilerini karun ettin kimilerini sefanda vurdun. Büyük aşklar yaşatırken Bir çoğunu kaldırımlara attın. Utanmadın ! Üzerinde okunan onca ezanı bile Duymadın ! Acımadın !
Yalan İstanbul Kendine yalan Onca yalana sığınak oldun Korudun ! Doğruları gece karanlığında boğdun Durulmadın !
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.