20
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
3108
Okunma


Juan orada tam karşımda duruyordu. Beni görmüştü. Masadan kalkarak bana doğru gelmeye başladı. Arabanın kontağını çevirip geri vitese sardım. Alabildiğince geriye gidip vitesi hızla ileriye atarak onu arenaya davet ettim. Juan’ın havada kaç takla attığını hatırlamıyorum. Yüzü cama yapışmış olarak onu oradan alıp bilinmeyen bir yola koyuldum.
…
Gecenin ilerleyen saatinde etrafta kimseler yoktu. Uzaktan görünen birkaç çiftlik evinin ışıkları henüz sönmemişti. O tarafa doğru gitmek istemedim. Kimsenin beni görmesini istemiyordum. Düşüncelerim allak bullak olmuştu. Juan boylu boyunca arabanın ön kaputunda uzanıyordu. Saç ve sakalları birbirine karışmıştı. Hava oldukça sıcak nem kokuyordu.
Yol gittikçe daralıyordu. Juan’ı orada öldürüp geri dönmek istediysem de bunu yapmadım. Kendimi arabadan dışarıya attım. İçimde acayip bir şeylerin kabardığını hissettim. Fena üşüyordum. Yol kenarındaki portakal ağaçları, zeytinlikler ve ateşböceklerinin de üşüdüğünü düşündüm. Elimdeki tabancaya baktım. Parmaklarım mosmor olmuştu. Buna aldırmadım. Midem fena bulanıyordu. Buna rağmen canım sigara çekmişti. Parmağımı boğazıma sokup kusmaya başladım. Bir taraftan da gülme krizine yakalandım.
İstemsiz davranışlar içinde yerdeki yaprak öbeklerinin üzerine yuvarlandım. Delilere benziyordum sanki. Belki de deliydim. Gecenin bu saatinde çıplak ayaklarımla arabanın etrafında dört döndüm. Öfke nöbetim ağzımdaki tükürüklerin çoğalmasına neden oldu. Hızımı alamadım. Juan’ın yüzünü çevirip ellerimle ağzını açarak bir güzel tükürdüm. Belli belirsiz bir gülümseme vardı dudaklarında. Sanki benimle oyun oynuyor gibiydi. Hayır, buna tahammül edemezdim. Yeniden kafasını kendime çevirip dudaklarını alabildiğince ısırdım. Tırnaklarımı yanaklarına geçirip kafasını bir iki kez cama vurup bağırmaya başladım.
‘’ Aşk ve köpeklik ha…’’
Sesim dallarda uyuyan kuşların uyanarak kaçmasına neden oldu. Ağlamak istedim ama kızgınlığım ağır bastı.
‘’Senin etlerini bir blendere koyup köpek maması yapacağım Juan… Köpeğimle büyük mutlu aile tablosu çizeceğiz..’’
Birden kendimi seri katil Gary Heıdnık’a benzettim. Nedense titremeye başladım. Ürpermiştim.
Arabanın kapısını açarak içeriye girdim. Sakinleşmek istiyordum. Çantamdaki sigara paketinden bir tane çekip dudağıma götürdüm. Koltuğu hafifçe arkaya yatırıp farları söndürdüm. Dalların arasından süzülen ay ışığı Juan’ın kanamış yüzüne vuruyordu. İçime çektiğim sigara dumanını cama doğru üfledim. O’na yapacaklarım henüz bitmemişti. Yavaş yavaş tadını çıkara çıkara onu öldürmek istiyordum. Bir sigara daha yaktım. Cam terlemişti. Juan gözlerini açmış bana bakıyordu. Çenemi direksiyona koyup ben de ona bakmaya başladım. Aramızda kirlenmiş perde aralığından onunla konuşmaya başladım.
‘‘ Biliyor musun? Her zaman gözlerinin içine bakıp orada kalmak istedim. Her şeyi bırakıp orada ısınmak istedim. Ne zaman yol olmak istediysem bakışlarındaki bulanıklığı gördüm. Bana yol olmak istediğini söylerken oradaki serenatları biliyordum…’’
Sessiz konuşmanın bana iyi gelmediğini hissettim. İçimdeki öfke yeniden kabardı. Arabanın kontağını çevirip ıssız yolda ilerlemeye başladım. Saat epey ilerlemişti. Neredeyse gün ağaracaktı. Biraz ileride trafik levhasındaki ana yol işaretini görünce rahatladım. Eve gitmek istiyordum.
Otobanda uzun farları yakıp gaz pedalına sonuna kadar bastım. Juan’ın gömleği omuzlarına kadar sıyrılmıştı. Sanki beni rüzgara karşı koruyordu. Düşüncelerim bir yumağa sarılı kopuk ipler gibiydi. İlişkimiz boyunca durmadan aç ağzını diyordum ona, açıyordu ve tükürüyordum ağzına. Bundan mutlu oluyordu. Sanırım ben de mutlu oluyordum. Defalarca kapıların açılıp kapanması bu yüzdendi. Ona fena aşık olmuştum…
Karşıdan gelen arabanın yanıp sönen farları duygusallaşmama engel oldu.
‘’ Ah Wiktoria ..’’ dedim ‘’Allah belanı versin senin…O’nu ilk virajda savurmalısın…’’
Defalarca yol virajlarına girip yavaşça durdum. Juan’ın savrularak ölmesini istiyordum. Karanlıkta kaybolmasını istiyordum. Bunun işime yarayacağı fikri hoşuma gitti. Böylece elimi kana bulamayacaktım. Kan tutuyordu beni. Önümde pek çok viraj vardı. En sonuncusunda onu kayalıklardan aşağıya fırlatacak ve evime gidip bir güzel uyku çekecektim.
Bunu hayal etmenin keyfiyle müziğin sesini sonuna kadar açtım.
‘’ Ya kafa derisini kemerime asıyorum
Kar yığınlarının arasından eve dönüyorum
Ve yüreğim, içimde sımsıcak
Ve kanım ve kemiklerim sanki yenilendiler
Ve yıldız rüzgarları artık üşütmüyorlar’
Şarkı hoşuma gitmişti. Bu dünyada aşkını öldüren tek kadın ben değildim.
Aç ağzını diyecektim ona emir kipinde aniden açacaktı ağzını ve köpekleşmemiz yeniden başlayacaktı. Aşk ve köpeklik....
lacivertiğnedenlik