8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1245
Okunma

Gece kaç saat uyumuştu. Bu kâbuslu düşten uyanmaya kadar. Evin her tarafından akrepler çıkıyordu. İnsan gibiydi yüzleri. Üstelik kaynanasına benziyorlardı. Tırnaklarının sivri uçlarını ellerine batırıyorlardı:
"Kalk gayri gelin misin nesin?" diye
sesleniyordu kâbusundaki ses. Bu ses kaynanasının sesiydi. Bak nerdeyse öğle oldu. Sen
daha uyuyorsun.Biber fidalarını sabah erkenden çapala demiştim sana. Bir bak hele, nasıl
yükseliyor gün.Çobanlar sürülerini önlerine gatmış, yola goyulmuş. Sen daha uyu bakalım
uykucu gelin seni. Uyu da gününü göstereyim sana. Gız hiç bu saate gadar uyunur mu?
Emine gördüğü rüyayı gerçek sanmıştı. Ter içinde uyandı. Çok şükür sabah olmamıştı ama
eli kulağındaydı. Birazdan gün ışıyabilir,sabah olabilirdi. Kaynanasının o gün dediği sözler
kulaklarında yinelenip duruyordu."Öğlen olmadan bu çepin işi bitecek. Karı dediğin erken
kalkar da işine gücüne bakardı. Üstüne güneş doğuran gadına gadın demem ben.
Kalkmalıydı. Kocası yanında uyuyordu.Onu uyandırmadan usulca kalktı.Uykusu açılsın diye
evin kaşındaki leğene ibrikle su dökerek elini yüzünü yıkadı. Yıldızlar yukardan ona bakıp
gülümsüyordu.Sanki geç kalacaksın çabuk ol diyorlardı.Hava serindi. Üstüne yeleğini giydi
başına yaşmağını örterek yola koyuldu.Ortalıkta in cin top oynuyordu.Korku dağları bekler
Bir an önce gidip çepinlenecek karıkları çepinlemeliydi.
On beş dakika kadar bir yürüyüşten sonra bahçeye geldi. Ay ve yıldızlar ışıtıyordu önünü.
Önceki gün armut ağacının altında koydukları yerde buldu çepini. Bir kaç yıl önce daha
yeni gelin geldiği günlerde kaynanası yorgan kapla demiş o da hiç yapmadığı bu işi yapmaya
çalışıyordu. Kaynanası hışımla geldi yanına." Bu nasıl yorgan kaplama. Ananın evinde hiç
yorgan kaplamadımı görgüsüzün gızı." diyerek elinden aldığı yorgan iğnesini eline olanca
gücüyle batırmıştı. Kalın iğne elinin üstünden girip avucundan çıkmıştı. Karşısına geçip birde gülüyordu:
" Emmede kötü canın varmış ha. Bir iğneye dünyayı yıkacan. Dünyayı yıkacan dediği şey
kesik kesik bir kaç oflamaydı..
Bir saati aşkın süredir çepin yapıyordu ama güneş daha ışımamıştı. Yorgan iğnesinin battığı yer içten ağrıyordu. Bu çepini bitirmezse kaynanasının onu bir şekilde döveceğini
biliyor, ağrıyan elini biraz dinlendiriyor yine işine devam ediyordu. O sırada arkasında
yürüyen birinin ayak seslerini duydu. Korkuyla arkasına baktı. Kocasıydı. Kocası daha
pek çok var. Ne işin var senin bahçede. Uyandım ki yanımda yoksun. Telâşlandım. Anneme
sordum. Önce bilmediğini söyledi,sonra bahçeye gitmiş olabileceğini söyledi. Gözlerime
inanamadım ama burdasın işte. Saatin daha iki buçuk olduğundan haberin var mı?" Daha on yedisine girmemiş Emine gelin cevap verdi:
"Saatin o kadar erken olduğunu bilmiyodum. Annen döver diye öğlen olmadan biberlerin
çepin işini bitireyim dedim"
" Çepinmiş!Daha güneş doğmadı. Düş bakıyım önüme.Uyanıp bakıyorum ki yanımda yoksun"
Bu öykü gerçek. Duyalı bir hafta oldu ve yazmak gereği duydum. Anneme ziyarete gelen yaşıtı
iki yaşlı kadından Emine’nin hayatından bir kesit.Bu yaşlı kadınlar bizim mahallede otururlar.
21. 05. 2014 / Nazik Gülünay