Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Birgül OTLU
Birgül OTLU

AH NEREDE VAH NEREDE!!!

Yorum

AH NEREDE VAH NEREDE!!!

2

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

1318

Okunma

Okuduğunuz yazı 13.5.2014 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
AH NEREDE VAH NEREDE!!!

AH NEREDE VAH NEREDE!!!

AH NEREDE VAH NEREDE !!!

Günümüz hayat koşullarında, çocukluğunu özlemeyen, o yıllara doğru nostalji yolculuğuna çıkmayan yoktur aramızda. Çocukluk yıllarında sokaklarda oynadığı oyunları hatırlayınca tebessüm etmemek mümkün müdür. Ne zaman bir çocuk görsem, çocukluğum gelir aklıma. “Ah nerede bizim çocukluğumuz ve çocukluk oyunlarımız” demeden geçemiyorum.

Ne güzeldi evlerimiz, akşamlarımız bir başka güzel olurdu. Öyle çok odalı evlerimiz yoktu, tek lambalı odalarda yaşardık. Guzine sobadan sızan ışığın duvara vurduğu yansıma ile annemin yaptığı deve, tavşan kurt, eşek, kuş gibi gölge oyunlarını izlerdik hayranlıkla. Bazen de annemin anlattığı hikâyeleri dinler güllü, develi, cüceli bahçelerde gezinirdik düşlerimizde.

Biz çocukken, doya doya oyunlar oynardık mis gibi havalarda. Rengârenk parklarda, korumalı salıncaklarda sallanamadık, zıpzıplarda zıplayamadık belki, ama kız kardeşim ile yamuk bir salıncakta kucak kucağa sallanmanın tadına vardım. Çamurdan topraktan tabak kaşık yapmanın, çamaşırlarıma kadar kirlenmenin keyfini çıkardım. Gerçekten en mutlu zamanlarımızdı onlar bizim. Değişik oyunlar türetmenin hazzı, bir şeyleri keşfetmenin verdiği gurur vardı. Komşu çocukları ile sokaklar bizden sorulurdu. Öyle kötü arkadaş, iyi aile çocuğu değil, o fakir bu zengin diye ayrım yoktu aramızda. Evlerde toplanıp, evcilik oynardık, herkes ne mesleği seviyorsa o role bürünürdü. Annelerimizin bezden diktiği bebekleri kişileştirir, hem senarist, hem yönetmen hem de oyuncu olurduk. Günümüz dizi filmlerine taş çıkarırcasına kadrolaşırdık, öyle oyunu yarıda bırakıp kapris de yapmazdık, çünkü arkadaşlığın, dostluğun ne demek olduğunu çok iyi bilirdik o küçücük yaşlarımızda. Tüm sokaklar bizimdi, öyle koca koca binalar yoktu mahallemizde. Sokaklarda duvarlara tırmanır, çimlerin üzerinde sürünürdük, öyle kirlenmek gibi bir derdimizde olmazdı. Şu saatte evde ol demezdi annelerimiz, eve gitmemiz gerektiğini ya da karnımızın acıktığını unuturduk.

Okul vakitlerimizin dışında, sabahtan akşama kadar sokaklarda körebe, uzuneşek, saklambaç, çelik çomak, birdirbir, mendil kapmaca, yağ satarım bal satarım, beş taş, seksek, ip atlama, menekşe mendilin düşe, çember çevirme, köşe kapmaca, topal karga, yakan top, istop, körebe, aç kapıyı bezirgân başı, çömçe gelin, deleme ( topaç ) çevirmek, dokuz taş, isim şehir oyunu, misket, istop ebe gibi oyunları oynardık. Koşar, zıplar, atlar ve arkadaşlarımızla vakit geçirmenin tadını çıkarırdık.

Arkadaşlarımızın “Birgül pabucu yarım çık dışarıya oynayalım” diye tekerlemeleri ile beni çağırmaları hala kulaklarımda. Öyle ben bunu yapacağım demez, sıramızı ve ebemizi belirlemek için “o piti piti karamele sepeti”… Gibi çeşitli sayışmalar ile başlar, ya da yazı tura atacağımız paramız olmadığı için, küçük yassı bir taş parçasının bir yüzüne ıslatır “yaş mı kurumu” diye yazı tura atardık. Grup oyunları içinde, “aldım, kestim, ben seni seçtim” diye eş seçerdik, seçilen de seçilmeyen de bunu bir oyun olduğunu bilir küsme olmazdı aramızda. Tabi arada oyun bozan arkadaşlarımız olurdu, yine onları da “Mustafa mıstık, arabaya kıstık, üç mum yaktık seyrine baktık” gibi tekerleme ve manilerle uyarırdık.

Çocukluğumuzda oynadığımız oyunlar, güzel şeyler yaratma, ahenkli hareket etme, kazanma, yitirme, gülme, güldürme, alay etme gibi duyguları tatmamızı sağlardı. Çocukluğumuzdaki oyunlar, işbirliğini, paylaşmayı, uyumu öğretirdi. Her şeyden önemlisi mutluluk getirirdi. Arkadaşlarımız ile oyun oynamaya başladığımız zaman toplumsal ilişkileri de öğrenmeye başladığımızı ve oyunlarla birlikte yüklendiğimiz rolün üstesinden gelebilmek için sorumluluk duygumuzun arttığını yıllar sonra farkına vardım. Çocuk oyunlarıyla kurallara uymayı, yenmenin yanı sıra yenilmenin de olduğunu öğrendik. Duygularımızı, hayallerimizi ve isteklerimizi oyun yoluyla dile getirirdik. Oyun oynarken büyüklerimizi taklit ederdik, onlar gibi sorunlarımızı belirler ve çözmeye çalışırdık.

Şimdi ki çocuklara üzülmeden geçemiyorum. Hangileri sokak oyunlarını biliyor. Zihinsel, bedensel gelişimi sağlayan, iletişimi öğreten, paylaşımı geliştiren eski oyunlarımız yaşam tarzımızın teknolojiye yenik düşmesi sonucunda sönmeye yüz tutarak kayboluyor. Yeni nesil çocuklarımız ne kadar şanslı olduklarını söylediklerini duyuyorum, ama bizim eski oyunlarımızı anlattığımızda, dinlerken, nasıl iç çekip nasıl mutlu olduklarını gözlerinden okuyorum.

Oysa bir hünerdir ipe basmadan atlamak, gizlendiği yerden yakalanmadan çıkmak ve sobelemek duvara tırmanmak, mendil kapmaca oynamak, kavun karpuz oyununda iyi esnaf olmak, evcilikte iyi bir anne ya da baba rolünü gerçekleştirmek, körebe oynarken aradığını bulmak, ya da üstü üste dizili dokuztaşın hepsini serebilmek yere… Takım kurarken “aldım verdim ben seni yendim” tekerlemesiyle ilerleyen çocuğun kalbindeki heyecanı hangi bilgisayar oyunu sağlayabilir ki…

Ne oldu ki sokaklar oyunsuz, oyunlar çocuksuz kaldı. Günümüzde, çocuk oyunlarına duyulan ilgi azalmış, kentleşme arttığı için oyun alanları daraltılmıştır, çocuklar evlerine hapsedilmeye mahkûm bırakılmıştır. Evde hareket alanı daralan çocuklar kendini bir anda bilgisayarın başında bulmuştur. Hiçbir sıcaklığı olmayan bu oyunlar, çocuklardan çocukluk duygularını çalarak makineleştirmiştir. Ayrıca şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynayan çocuklar şiddete eğilimli oluyorlar.

Çocuk olmak, çocukça yaşamak, hayatımızın şekillenmesinin temelidir.
Ah çocuk olsam!!!

Birgül OTLU AHLAT 2014

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ah nerede vah nerede!!! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ah nerede vah nerede!!! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AH NEREDE VAH NEREDE!!! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
METİN ARAS
METİN ARAS, @metinaras
18.5.2014 23:02:01
Üstadem akıcı bir dil..konuya hakim bir bakışaçısı-perspektifle konuyu ele almış.....Aynı zamanda bir pedogog donanımı ile konya hakimiyeti taçlandırmış...
Makaleye cevaben diyorum..Ah şimdi yüğreklerimizde ve dillerimizde...ve mutluluk nerede ..işte o da flu ve sisli anılarımızda kalan çocuklugumuzda..
Tebrik ediyorum efendim..Kaleminiz kavi yüreginiz çoşkun olsun her daim...Saygılarımla..
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu, @ozan-ihlasi-bekir-akbulut
13.5.2014 20:56:56
çok güzeldi bizde çocukluğumuzu varlık olarak doya doya yaşamadıysak ta oyun olarak bu günkü duruma göre çok iyi yaşadığımızı sanıyorum güzeldi çocukluğa gittim kalemine sağlık Birgül öğretmenim
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL