13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1647
Okunma

Tanınmış bir triko fabrikası:
-Efendim, utanıyorum ama nasıl söyleyeceğimi de bilemiyorum. Sizden bu haftalığımdan bana biraz fazla para vermenizi istesem, ayıp olur mu? Diğer haftalığımdan kesersiniz.
-O ne demek Cemal Efendi, herkese haftalığı ne zaman veriliyorsa, sende aynı haftalığı o zaman alacaksın. Bir daha böyle tuhaf şeyler için benim odama gelmeyin lütfen.
-Özür dilerim Beyefendi, oğlum çok hasta. Doktor pek iyi şeyler söylemedi, yani mümkün oldukça istediklerini yapmaya çalışın dedi. Hep bir bisikleti olsun istiyordu. Annesinin bütün biriktirdiği paraları zaten hastalığına harcadık. Şimdi de annesi ya patronundan al, ya da komşudan borç isteyeceğim diye tutturdu.
Ben de, evimin durumunu kimsenin bilmesini istemediğim için, kendime en yakın sizi görüp gelmiştim. Tekrar özür dilerim.
-Bakın Cemâl Bey, hepimizin çocuğu hastalanabilir. Böyle durumlar için kenarda üç beş kuruşunuz olmalı. Bakın bana, her zaman kenarda param var. Değil mi ya? Hadi işinizin başına.
Bu ne yaa böyle, herkese iyilik edecek olsak... Önceden para da ne demekmiş, bak sen.
(İşçinin evi)
-Ne oldu bey, çocuğa bisiklet alabilecek miyiz?
-Kısmet hanım, kısmet. Oğlan nasıl, doktor ne diyor?
-İlaçlara devam diyor. İlaçlar onun acı çekmesini engelleyecekmiş.
-Çok üzülüyorum hanım.
-Sus bey, üzülme. Allah’tan ümit kesilmez.
(Fabrika sahibinin evi)
-Hanım, pek güzelsin bugün. Oğlum nerede?
-Yatıyor halâ, gece biraz geç geldi. Arkadaşındaydı.
-Ya ben bu çocuğun gecesi ile gündüzünü anlamıyorum. Hangisi gece, hangisi gündüz. Altında araba olmasa demek eve de gelemez bu çocuk.
-Hiç sorma bey, zaten bütün derdi de o. Arabadan bıkmış artık, motor istiyormuş. Bütün arkadaşlarının altında motor varmış.
-Alsın hanım, bankada parası var. Biraz daha kaymakla bal verir misin, taze ekmekle iyi gitti sabah sabah.
-Alacak da, onun istediği model henüz ülkeye ithal edilmemiş onu bekliyormuş.
-Başka alsın o da, sonra değiştirir.
-Sahi ya, dur uyanınca söylerim. Ne akıllı adamsın sen tatlım ya.
(Büyük bir caminin kalabalık avlusu).
İki cenaze ve iki cenaze namazı kılınıyor. Anneleri ve babaları bıraksalar cenazelerle beraber gidecek. İki taraftan yükselen ses de aynı sanki.
-Bizi bırakıp da gitme oğlummm.
Birisi bisikletsiz ama tek parça gidiyor.
Diğer motoruyla ama paramparça gidiyor.
Bir babanın cebinde metelik yok.
Diğerinin cebi dolu.
Para: Hadi gücünü göster bana!...
"İş adamı Vehbi Koç, ölmeden önce iki mektup yazmış. Birisini kabrimin başında açın, diğerini gömüldükten sonra. Birinci mektubu açmışlar. [ Ayağıma bir çorap giydirip gömün beni. Hocaya sormuşlar, dinimizce caiz değildir demiş. Gömülmüş. İkinci mektubu açmışlar. Gördünüz mü, bu kadar malım, mülküm var ama Öbür Dünya’ya bir çorap bile götüremiyorum.] "
Not: Gerçek hayattan esintiler
Davi/ 2014