18
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2985
Okunma

Sorgular, sualler ve bir sürü kafa karışıklığı… Ardışık sorgulardan, verilmemiş cevaplardan, reddedilen ithamlardan sonra köşeme çekilip cinayet romanları okuyorum. Karara bağlanmamış onca vakanın ardından iyi geliyor neden sonuç ilişkilerine dayalı hikayeler.
Romanları bu yüzden seviyorum belki. Net. Başı sonu belli. Her yazar yazdığı kitabın yargıcı.
Kimi yerlerde itiraz ettiğim de oluyor. Mesela taraflı buluyorum bazı yazarları.
Kestikleri cezayı yetersiz ya da fazla buluyorum kimi. Kimi de, kalemlerini alıp ellerinden değiştirme isteği…
Ama ben gerçeklerden kaçıp, gerçeküstü şeyler yaşamak istiyorum asıl.
Her gün bir masal anlatıyorum kendime. Sessiz bir alfabeyle. Bin bir gece masallarının Şehrazad’ıyım bir bakıma, bir bakıma acımasız kral.
İkisi de benim işte.
Anlatıcı, dinleyici ve hatta masaldaki iyi, kötü bütün kahramanlar benim. Sürekliliği seviyorum ve sonlandıramıyorum hiçbir şeyi. Benimkisi, noktalara tahammülü olmayan bir virgül kaprisi, bitmeyen bir yolculuk isteği, köprü olup birleştirme arzusu sonsuzlukla sonun ipini.
İyi niyetli, cüretkar ve yenilgisi baştan belli.
Cinayet romanları okuyorum sıradanlığın dehşet verici yollarına girmemek için. Ölüm doğurup, hayat kusuyorum sayfalar dolusu. Kalbime iyi gelmese de bu adrenalin tutkusu, yukardan izlemek istiyor ruhum tüm mizansenleri. Yukardan ve en ön sıradan.
Kuşbakışı.
Geniş açı.
İzle ve eğlen.
İzle ve öğren.
İzle ve heyecanlan.
İzle ama uzak dur tehlikeden
Başkaları için endişelen-bir süreliğine-
Güvenliğinden emin ol-daima-
“…Bu açıdan bakıldığında en sıra dışı mesleklerdendir yazarlık ve yönetmenlik” diye mantıklı, eleştirel bir cümle kuruyor aklım.
Devam ediyor sonra.
“…Tanrıcılık oynamaktır bir bakıma. Güç, tatmin, hakimiyet…
Zamana, insanlara, hayata hükmetmek ,
Herkesten ayrı bir yerde ve tek durabilmek,
Ulaşılmaz ama ulaşabilir olmak…”
Denemeler yazıyorum bugünden sıyrılmak için. Konusuz, dağınık, tanıdık…
Romanlar okuyup, masallar anlatıyorum kendime.
Kalbim reddederken ölümü, beynim gladyatörlerin arasına atlıyor.
Yara alan düşüncelerimin pansumanını yapan duygularımı okşayıp şımartma isteğiyle doluyorum sık sık.
Arenada sonsuz bir mücadele…
Çığlıklar!
Hiçbiri sessizlik kadar ürkütücü değil biliyorum.
Şehrazad da biliyor.