14
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1558
Okunma


Merdivenleri hep şiirde yazacak değilim ya, bir de öyküye aktarayım, bendeki merdiven
öyküsünü. Az öce dışardaydım. Fatura yatırmaya gitmiştim dönüşte gazete aldım. Diğer
para yatırma işlemini cuma gününe bıraktım. Hava çok sıcaktı. Bu yüzden bir an önce
eve dönmek istedim.
Nedense merdivenlerden çıkarken çoğu zaman olduğu gibi yine anneannemi düşündüm şu
an burnumun direği sızlıyor buraya yazarken, gözlerim yaşarıyor. Canım anneannem seni
ne çok severmişim ölümünden sonra bunu daha çok hissettim. Anneannemle ilgili anımı öykünün sonuna saklayayım..
Konu merdivenler olduğuna göre önce çocukluğumun ilk dönemindeki merdivenleri yazayım
O zamanlar evimiz kerpiçten yapılmış, altında inekler için damı ve samanlığı olan iki katlı
yıkıldı yıkılacak bir evdi. Annem yürürken ev sallanırdı deprem oluyormuş gibi. Bu evde on
yıl yaşadım. Babam bu evin giriş bölümündeki avlu dam ve tuvaletin olduğu yere yeni
betonarme evimizi yaptırdı. Eski evimizin kocaman tahta kapısından avluya gübre saman
hayvan kokusu arasında, altı yedi basamaklı tahta merdivenlerinden eve girişteki tahta
balkona çıkardık. Buradan da tekrar dört-beş basamaklı merdivenle yukarıya evin kaş dediğimiz toprak yere çıkardık. Burası da iki bölümdü.Önce avlunun üstü olan alçak dama
çıkılır sonra da abanarak oturduğumuz iki oda ve mutfak diye ayrılan evin üstüne
çıkardık. Çocuklukta bu bizi son derce mutlu ederdi.Burdan diğer toprak evlerin damlarını
ve çarşıya uzanan iki yolu da görürdük. İstersek önümüzdeki Halime teyzenin evinin de
damına çıkabilirdik.
O zamanlarda en çok hoşuma giden annemin inek sağışıydı. Evin damına çıktığımız
merdivenin ilk hemen basamağının önünde küçük bir pencere vardı. Bu pencereden
ahırın içi görünürdü. Kardeşimle bu pencereye uzanarak annem ve babamın inek sağışını
seyrederdik. Babam ayakta durur annem ineğin altına sürdüğü helkeye ineğin sütünü
sağardı.İnek arada bir ayağını kaldırınca annem ineğin bacağına vururdu,kımımıldama der gibi.
Babam bizim onları her seyrettiğimizde şu türküyü söylerdi. Başka yerde duymadım.
Babam bu türküyü bize özel yapmış olmalı.
Annem inek sağıyor
Saçı yere değiyor
Annemin de iki kızı var
Birbirini dövüyor
Sanıyorum babam kardeşimle itişip kakışmalarımızdan ilham almış.Biz türküyü dinlerken iki
kız kardeş birbirimize bakarak gülüşürdük.
Bu evimizin mutfak bölümünden aşağıya ve dışarıya çıkmak için bir tahta merdiven daha
vardı oradan samanlığa inerdik.Buradar bahçemizden topladığımız elma ve ayvalar olurdu.
burası bize mis gibi kokardı.
Beton evimizin merdivenleri dardı.Bizler iki katlı bu eve bir solukta çıkardık. Bize gelenler her zaman şikâyet ederlerdi. Bu dar merdivenlerden nasıl çıkıyorsunuz diye. Oysa bizim
merdivenleri çıkmak, ekmek yemek kadar kolaydı.
Canım anneannem bize her zaman dua etmiştir.Aklımdan hiç çıkmayan duası ise:İnşaallah
güzel merdivenli evlere gelin gidersiniz, şıkır şıkır terliklerle anneannem geldi diye beni koşarak karşılarsınız derdi.Canım anneannem bunu göremedi.Benim yine aynı eski evimiz
gibi bir eve gelin gittiğimi gördü.Kardeşim ise kaynanasının yanına gelin inmişti. Onu orda
çok kişilere hizmet ederken görmüş ve orada üzüntüden hastalanmış.Banada bir kez yatılı
geldi. O zaman iki katlı ahşap evin alt katına taşınmıştık. Çünkü üst katta su yoktu. İki
çocuğum olmuştu. Suya ihtiyacım daha çoktu. Anneannem bendeki misafirliğini gülerek anlatırdı:
-Kadun, oraya koşturdu buraya koşturdu derken sofrayı hazırladı.
Anneannem Beypazar’lıydı. Kadına kadun diyerek konuşurdu.
Benim çocuklar da olduğu için hızlı hareket ederek yemek hazırlayıp getirmem onun çok
hoşuna gitmişti.Bir de ilk çocuğum kızımı doğurduğumda gelmişti. O zaman, kızınla birlikte
büyürsünüz demişti.
Anneannem öleli yıllar oldu. Şimdi onun dediği gibi merdivenlerden çıkmak içime sinmiyor. O da görmeliydi..
Belki onunla öteki dünyada birlikte olacağız. Bir kaç yıl önceydi bir rüya gördüm. Bir kaç
tahta merdivenle çıkılan bir yerdeyiz. Küçücük bir odacık. Yer de tahtadan yapılmış.
karşılıklı iki küçük penceresi var. Pencerelerde tadını bilmediğimiz meyveler. Pencereden bakınca kavak gibi uzun ağaçların pencerelere eğilip adeta meyvelerini size sunduğunu
görüyorsunuz.Tahta merdivenleri görünce buranın mezar olduğunu anlıyor ve korku içinde
uyanıyorum.
O zaman bu rüyayı neden gördüğümü düşündüm. Buraya da yazmıştım. Türkân diye komşu
kadın vardı. Evine gidip gelmedik ama sokakta, kapı önünde konuşurduk. Bu kadın yoksuldu. Komşular hakkında iyi konuşmuyor, eve erkek aldığını, böyle para kazandığını
söylüyor onu aşağılıyorlardı. Annem o gün bahçeden topladığı fasulyelerden komşulara da
götür dedi. Ben de anne biraz da fasulyelerden Türkân’a verelim dedim. Yazık çok fakir
diyerek annemi Türkân’ acındırdım. Annem beni kırmadı. Çok haklısın onu unutuyoruz
al birazda ona da götür dedi. Sevinerek Türkân’ın kapısını çaldım. Kerpiç iki katlı bir evin alt katında kiracıydı. Üç basamaklı beton merdiveninden çıkmıştım. Türkân fasulyeye sevindi. Gülerek Allah razı olsun dedi elimden alırken.Bende fasulyeden ona da götürdüğüm için çok mutlu olmuştum.
İşte anneannemli rüyayı o gece gördüm. Demek ki cennetin yolu, ya da oraya çıkılan
merdiven basamakları iyiliklerden geçiyor..
7. 5. 2014 / Nazik Gülünay
Öykümü güne taşıyan seçici kurula çok teşekkür ederim..