16
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1754
Okunma


Hastanelere neden küçük çocukları getirmeyin derler ki?
Mutlaka bir sebebi olmalı...
*
Genç kadın elindeki küçük bebeğini uyutup, diğer çocuğunu uykudan uyandırdı.
-Hadi oğlum, okula geç kalacaksın.
-Annecim, biraz daha uyusam. Öyle yorgunum ki!...
-Olmaz, zaten bu saat bile geç sayılır. Hadi bakalım, tembellik yok. Yüzünü yıka, dişlerini fırçala, hemen önlüğünü giy, bir şeyler ye.
-Peki annecim.
-Oğlum, sana ne olmuş böyle? Hasta mı olmuşsun nedir, yakan dar geliyor boğazına? Allah Allah. Dur bakalım bir de baban görsün, belki bana öyle geliyordur.
-Baba baba, şu yakamı bi taksana yaa.
-Yine mi annen celâllendi, yoktur bir şey yoktur.
...Sessizlik...
-Hanım, siz bebekle bekleyin evde. Ben çocuğu alıp doktoruna götürüp geliyorum hemen.
-Bende geliyorum.
-Olmaz. Bebek var, ben gider gelirim.
-Neyi varmış? Kabakulaktır tahmin ettim ama sana söylemek istemedim. Geçer geçer, üzülme. O hastalıktan ben de oldum çocukken, kardeşlerim de oldu. Mahallede bütün çocuklar oldu aman ne üzülüyorsun ya, sende. Çocuktur, olacaklar tabi. Dur bakalım. Anne, baba olmak kolay mı sanıyorsun öyle?
-Oğlum, sen kardeşinin yanına git biraz.
-Peki baba.
-Hayırdır bey, kötü bir şey mi?
-Hanım, sana ne desem ki? Nasıl bir hastalık olduğu tam belli değil. Kan aldılar. Ankaraya gönderdiler. Dört iş günün de belli olacakmış. Lenfomaya benziyor yani.
-Hiii, sen ne diyorsun bey.
-Evet ama olmayabilirmiş de. Ona çok yakın dediler. Bekleyeceğiz. Dört gece ve dört gün.
-Ölürüm ben o kadar gün. Nasıl beklerim bey?
-Yapacak başka hiç bir şey yok hanım, senin dediklerinin hepsini ben de söyledim. Boğazı daha çok şişebilir dediler, yorgunluğu artabilir. Bırakın uyusun, canı ne isterse verin. Diğer çocuğa geçmez korkmayın dediler. Hepsi bu.
-Beyy...
-Ağlama...
-Allahım, ben sana ne yaptım?
-Sen güzel şeyler yapmışsındır mutlaka hanım. Korkma.
Dört gün çabuk geçer aslında ama dört iş günü, geçmek bilmez.
Gözlerinin içine baktılar çocuğun.
Yok olup gitmesi vardır ellerinden...
Vişne suyunu sever diye gece yarısı biten vişne suyunu, nöbetçi eczane arar gibi arayıp bulurlar. İki yudum içer. Uyur.
Dördüncü gün sonu, kadın kulaklarını ve gözlerini kapatır.
İyi şeyler duymak ister.
Ve kapı açılır..
Gelen eşidir. Ağlıyordur.
Onun ağladığını görünce kendisi de ağlamaya başlar.
-Hastaneden mikrop kapmış hanım, ağlama.
Kadının kulakları kapalıydı. Hiç bir şey duymuyordu.
-Allahım ben sana ne yaptım? Oğlumu neden alıyorsun ki elimden?
-Sen duymuyor musun hanım? Çıkar o kulağındakileri.
Oğlumuz yaşayacak, hastaneden mikrop kapmış, hani geçen gün ziyarete giderken o da gelmişti ya. İşte o zaman hastane havasından mikrop kapmış. Enfeksiyoz Monoükleoz diye bir hastalıkmış adı. Aynı Lenfoma gibi başlıyor ama bir yerde yolları değişiyor. Korkma bir kaç güne kadar kendiliğinden iyileşecekmiş.
Kapı ardından konuşulanları duyan çocuk, bir an da koşup annesine sarılır.
-Korkma anne, ben zaten iyileşeceğimi biliyordum ama yine de kardeşime yaklaşmadım. Bana bir şey olursa, sizin yanınızda o kalsın istedim.
Davi/ 2014. 04. 17