12
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1733
Okunma


Burası her yönüyle çıkmaz bir sokak. Herkeste çıkmaz sorunlar yoktur elbette ama çıkmaza
girmiş gönül ilişkileri vardır. Bizler sadece dışarıya yansıtılanları görürüz.
Aradan yıllar geçmesine rağmen bugün bir aileyi, doğrusu sokağımızın tam çıkmazında
oturan Hatice’yi anımsadım. Bu az önce okuduğum bir öyküden sonra düşünürken aklıma
geldi.O gün başka neler oldu bilmiyorum. Hatırladığım Hatice’nin sokağı delen çığlıklarıydı.
Hatice evleneli yıllar olmuştu. Adam zayıfça eğilmekten ötürü biraz kamburca sanıyorum işçi
bir adamdı. İki çocukları vardı. Görünüşte sakindi evlilikleri ve geçinip gidiyorlardı.
Hatice bu adamla evlenmeden önce evlerinin karşısında oturan komşu oğlunu seviyordu.
O da onu seviyor muydu? Mahalleli bunu bilmiyor. Yalnız bildiğimiz, oğlanın annesinin
Haticeyi gelin olarak almamasıydı. Gidip bir köylü kızını almıştı oğluna. Hatice sevdiğinden
ümidi kesince dünür gelen bir köylü adamla evlenmişti. Ama, evlenmekle aşkı bitmemişti.
Bir gece sokakta kına gecesi vardı. Sevdiğinin eşi kına gecesine gitmiş, bunu gören Hatice
gece gece soluğu sevdiği adamın evinde almış. Adam içkiliymiş. Soyunmuş yatıyormuş. Ne
cesaret bilmiyorum, o da adamın koynuna girmiş. Şu an kendimi bir masal anlatıyor gibi
hissettim. Herhalde adam eşi sanmıştır. Eşi olmadığını, eşi eve gelince anlamış. Bir kavga bir gürültü, patırtı derken Hatice evin tahta merdivenlerinden koşa koşa inmiş. Bu olaydan
kocasının haberi olmamış.
Olay günü çıkan kavganın nedeni(daha doğrusu eşinin Haticeyi evden atmak istemesinin)
kısa bir etek giymesiymiş.Hatice süslenip, püslenip gezmeyi severdi.Hangi kadın sevmezki..
O gün kocası önünden hızlı adımlarla mini eteğiyle yürüyenin karısı olduğunu anlayınca
eve gelinceye kadar sabretmiş. Evde başlamış kadına vurmaya, onu aşağılayıp defol git
diye bağırmaya. Ses bütün çıkmaz sokağa yayıldı. Ben de iki katlı evimizin balkonundan
neler oluyor diye baktım. Yan komşumuz Kezban teyze, annem, Fikriye hepsi adamın elini
kolunu tutmuşlar. Adam defol git dedikçe Hatice:
" Boklarını yiyim Mustafa, ne olur beni kovma!" diye yalvarıyormuş.
Kocası sinirden çatlayacak gibiymiş. Alıp alıp Haticeyi kollarından kapının önüne sürüyor
o da yalvarıyor ağlıyormuş.
"Ne olur beni dışarı salma Mustafa. Valla bi daha eteklerimi kısaltmıyacam. İki gözüm önüme aksın." diye kocasının paçalarına sarılıyormuş. Evin dış kapısının önünde geçen bu
durumu hepimiz görüyorduk.
Annem ve diğer komşuların yardımı, kocasını teskin edip onu ikna etmeleriyle Hatice evine
girdi.
O gün annesinin evine gitseydi ne olurdu. Hatice bu aşağılayıcı durumu düşündükçe eşine
gitmem diye direniyordu. Annesi abisiyle birlikte oturuyordu. Geline, çocuklara, komşulara herkese rezil olacaktı.Evlerinin karşısında oturan sevdiği adam onu görmeyecekti bile. O
daha bir yalnızlaşacak, kısa etek giymek şöyle dursun belkide ağebeyi onu kapı dışarı bile
çıkarmayacaktı. Çocukları dersen burnunda tütecekti. İyi ki kocası eve aldı. Çok şükür bir
yuvası, ailesi vardı.
Annem eve gelince:
" Haticeyi ayrılmaktan kurtardık ." dedi. Komşuluk böyle günlerde belli olur işte..
29. 3. 2014 / Nazik Gülünay
Yazımı güne getiren Edebiyat defteri seçici kuruluna çok teşekkür ederim..