2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2123
Okunma
" Kimliğim"
Başlığı görünce, bizim Şair kimliğini filan kaybetti zannettim. Hâtta benim evrakları karıştırdım, çocuklara fotokopi verirken belki karışmıştır diye…
Sonra yazının detayını okudum. Hayatı, şiir yazma iştiyakının başlaması, yeni şiir akımı, ve Murat Hocama destek olan değerli şair dostlarımın isimleri. Sürükleyici bir makalenin içinde, adımın çokça zikredilmesi, beni mutlu etti. Fakat, abartıldığı kadar nitelikli bir şair olmadığımın idrakindeyim. Murat Hocamın, şiir konusundaki okuma isteği dikkatimi çekmişti. Ben de ona, şiir yazmayı denemesini önerdim. İlk denemelerinde, biraz yılgınlık emaresi gösterse de, sonradan, okkalı manzumeler, orijinal bir şiir tarzı ile adeta karşıma asırlık bir çınar gibi dikildi.
Yaklaşık sekiz aydır şiir yazıyor. Ben ise bu işe ortaokul yıllarında başlamıştım. Sekiz aylık zaman zarfında, neredeyse üç yüz şiire imzasını atmıştır Murat. Ben ise henüz doksan civarında şiir karalayabildim. Üstelik Murat Canbolat’ın şiirleri, tam manasıyla, “nev-i şahsına münhasır” çizgiler taşıyor. Sıradan, doğal gençlik hisleriyle kaleme alınmış şiirler değil bunlar. Her biri, kendi alanında tek örnek.
En beğenilen şiirleri, elbette “fabl” olarak tabir edilen manzumeler. Her biri akıllara ziyan maceralarla okuyucunun hayal dünyasını süslüyor. Bir bakıyorsunuz, ağaca bir aslan tırmanmış, yahut, aslana akıl dersi veren bir tilkiyle de tanışma olanağınız yüksek.
La Fontaine’nin ve diğer tanınmış “fabl” ustalarının taklidi değil bunlar. Cep telefonunu kullanan bir kartal, laptopu ile “chat” yapan keçi, ve buna benzer sayısız anektodlarla karşılaşırsınız.
Bazı şiirleri, hayatın tam içinden. “Çerkes” fıkraları, yurdum insanının tirajıkomik maceraları okuyucuyu adeta sürüklüyor. Muratkolik oluyorsunuz, bağımlılık yapıyor. Zararlı bir alışkanlık değil Murat’ın şiirlerini okumak. Fakat etkisi hayli uzun sürer.
Bu tarz şiir akımının da öncülerinden biri diyebiliriz şair için.
Her gün okula geldiğim zaman ilk işim, edebiyat defteri sitesindeki Murat’ın sayfasını açıp, şiirlerini okumak oluyor. Dedim ya, resmen tiryakisi olduk. Onun tarzına özenip, birkaç deneme yaptım. Ne yalan söyleyeyim, ben tilkiden öteye geçemedim. Murat’ın şiirleriyle hayallerimiz süsleniyor, tebessüm ederken düşünüyoruz. Hep kendimi o mahlûklardan birinin yerine koymaya çalışıyorum. Gülüyorum, düşünüyorum, tekrar tekrar okuyorum. “Bunu ben niye yazmadım?” diye de kıskanıyorum bazen.
Sonuç olarak; Murat’ı anlatmaya bu sayfalar yetmez. Böyle üretken ve şiir müptelası bir arkadaşım olduğu için ne kadar övünsem azdır. Yolun açık olsun Murat…