2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1532
Okunma

PAZIRIK -ALTAYLAR’DA BİR HALININ ÖYKÜSÜ
YAZAN :YAHYA AKSOY
"İpekli kumaş kıymetli olduğu için baş köşede duruyor."Balasagunlu Yusuf Has Hâcip
İnsanlık evreninin geçirdiği tüm yaşam deneyimlerinin ve maddi- manevi değerlerin toplamı olarak değerlendirilen KÜLTÜR ve SAN’AT TARİHİ , dünyanın çeşitli çağlarında uygarlıkların değerlendirmesini ele alan, geçmişi geleceğe taşıyan ve sosyal bilimleri kapsayan bir kimlik olarak ortaya çıkmaktadır.
Kültür tarihini araştırmak, anlamak, anlatmak, belgelemek, arşivlemek insanlık tarihine ve belleğine hizmet etmek ve ışık tutmak demektir. Bu alandaki eserler san’at tarihinin temel kaynakları olmaktadırlar.
1954 yılında resmen kurulan, "Milletlerarası Sanat Tenkitçileri Birliği", her memleketteki mahalli sanat tenkitçileri’yle birleşerek, dünya çapında milletlerin sanatçılarını ve sanatlarını birbirlerine tanıtma proğramını gerçekleştirerek , sanat eserlerini ulusaldan evrensele taşıma hizmeti vermektedir.
Kadınların büyük bir ustalıkla yarattıkları halk sanatlarımız arasında el dokuması eski ve yeni halı, kilim ve işlemeler, engin bir ruhun ve sanatın kaynakları olarak asırlardır süregelmektedir.
El emeği, göz nuru, alın teri ve ruh ürünü olarak kutsal ellerin yarattığı halı ve kilimlerimiz, asırlardır düğün evlerine ve tüm yaşam sürecine ağırlık ve şenlik katarak sevgi ve saygı kazandırmaktadır.
Türk halı dokumacılığının tarihi köklerine, özgün örneklerine asırlar önce ALTAYLAR’da rastlamaktayız. Bu el dokuması antik Pazırık halısı motiflerinin benzerlerine Orta Asya’da ve Anadolu’nun bir çok bölgesinde özellikle Sındırgı,Ayvacık, Yahyalı, Eşme, Sarız, Kuruhöyük,Kars, Gördes yöresinde el dokuması halı , kilim ve seccadelerde görmekteyiz.
Bütün sanat alanlarında olduğu gibi, halk kültürü içerisinde seçkin bir yere sahip olan halı sanatında da, Altay’lardan Asya’ya ve Anadoluya uzanan özü bir , desenleri ,figürleri aynı, ruhu bir, tekniği ve boyası aynı doğal bir kültür ve sanat küprüsü bulunmaktadır.
Altay’lardan Orta Asya’ya ve Anadolu’ya uzanan el dokumacılığı asırlardır özel ve özgün yapısnı sürdürmektedir. El dokuması halı ve kilimlere ölümsüz renklerini veren kök boyası dediğimiz boyalar, topraktan, ağaç kabuğundan , renk veren çeşitli ağaç yapraklarından, ceviz kabuğundan , soğan kabuğundan ve çeşitli bitki köklerinden yararlanılarak elde edilmekte ve yün iplere uzun ömür ve sonsuz renkler kazandırmaktadır.
Uzun bir çalışma sonucunda yaptığı araştırmaları ,belge ve bilgileri PAZIRIK(KBY-1993,305 s.) adlı kitapta toplayan E.Fuat Tekçe,halıcılık ve kültür tarihimize en önemli bir kaynak eserle ışık tutmuştur.
Dünyanın en eski, en uzun ,ticaret, kültür, inanç,felsefe, diplomasi ve sanat yolu olan Tarihi İpek Yolu ve çevresi asker,tüccar , diplomat, seyyah ve araştırmacıların hep ilgi ve çalışma alanı olmaya devem etmektedir.
"Si-An’dam Tiran’a TARİHİ İPEK YOLU" (KIRİPTO Yayınları-2009) kitabımı ayrıntılı bir şekilde özümseyerek okuyan ve şiire aktaran ünlü şaire A.A.Akboğa şöyle demekte:
"Çin’den, Orta Asya’ya Anadolu’ya kadar/İnsanlık tarihine İpek ismini adar
Otantik bu destanı okuyan ancak tadar /Yazarı Yahya Aksoy eseri İPEK YOLU
Kazak bozkırlarını, Tiyanşan dağlarını /Cungariya kapısı,Moğol’un kapısını
Din ile inançların anlattı ağlarını /Yazarı Yahya Aksoy eseri İPEK YOLU..."
"Yüce kayalık dağlar " anlamına gelen al-yatga-ALTAY DAĞLARI, derin ve köklü bir bozkır- göçebe kültürünün beşiği olarak , bölgede yaşamış Altay Türkleri’nin, korunmak amacıyla mumyalanmış cesetleri, eşyaları ile birlikte toprağa verdikleri , taşlı-topraklı büyüklü küçüklü dört köşe mezar odası -kurganların yer aldığı " Kutsal dünya dağı" olarak tarihte yerini almış bulunmaktadır.
Rus kazıbilimcilerinden Rudenko, Altay Dağları’nın Pazırık ve Başadur vadilerinde yer alan kurganlarda en eski ilmikli halı örneklerini bulmuştur.
"Kurganlar,tümülüsler, PAZIRIK halısını / Altay göçerlerinin geçmiş yaşantısını
Gözümde canlandırdı taşın kalıntısını /Yazarı Yahya Aksoy eseri İPEK YOLU"
"The Scyhians-İskit’ler" adlı kitabın yazarı Bn.T.Talbot Rice, kurganlarda yapılan kazılar sonucunda çıkartılan sanat eserleri hakkında şunları ifade etmiştir:
"Kazılar, yalnızca süsleme san’atında şaşılacak denli ince bir duyguya değil,fakat bu san’atı uygulamada ve malzemenin seçiminde de yanılmaz bie isabet yeteneğine sahip bir topluluğun tarihine ışık tutmuştur. Çoban göçebelerden kurulu öyle bir toğluluk ki, oldukçe yüksek bir kültür düzeyinde yaşamış, tekerleği biildiği için arabadan yararlanmıştır. Ve yine öyle atlı binici bir topluluk ki, olağandışı dokumalar yapmış, kapkacaklarına bakılırsa önemli bir mutfağa sahipmiş..."
Pazırık kurganı mezar odalarında çıkan malzemeler ve eşyalar arasında şunlara rastlanılmıştır:
Araba tekerlekler, kapağıyla beraber tabut, insan kemikleri, araba dingilleri, merdiven, pazırık halısı, araba parçaları, at kadavrası, keçe yaygı, duvar örtüsü, toprak kap kacak, koyun ve keçi kafatası, masa ayakları, çadır direkleri, kemikten davul kasnağı, keçe parçası, kemik kap, kadın baş takısı, mezar odası çatı kalasları, araba parmaklığı ve parçaları...
Altay’lardan Asya içlerine kadar uzanan yığma topraklarla kapatılan ve haftalarca süren gömme ve yas törenleri sonucunda oluşturulan eski tarihi mezarlar KURGAN olarak isimlendirilmektedir. İçerisinde geçmişe ait tarihi zenginlikleri , kültür ve sanat eserlerini her türlü kötülüğe karşı koruyarak saklayan bu toprak yığma mezarlar- kurganlar , her türlü yağmaya ve tehlikeye karşı korunması gereken birer tarih hazinesidirler.
Asya’da Kurgan ve Anadolu’da tümülüs olarak tanımlanan ve ülkemizin dört bir yanında yaygın bir şekilde bulunan bu tarihi mezarlar geçmiş uygarlıklara ışık tutan tarih hazineleridir.
Kral yolu üzerinde bulunan Polatlı-Gordion ’daki Frigya (M.Ö.800-620) kralı Midas’a ait tümülüs, Pazırık kurganının yapım tekniğini ve görkemini aynen yansıtmaktadır. Buradan çıkarılan ahşap, seramik, bronz ve camdan yapılmış tarihi eserlerin bir kısmı aynı yerde açılan müzede sergilenirken, önemli bir kısmı da Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde korunmakta ve teşhir edilmektedir.
Altaylarda ve Orta Asya bölgesinde yer alan toprakla kapatılan yığma mezar-Kurganlar, genel olarak ortalam 8-10 metre derinliğinde, 20 metre yüksekliğinde,toprak üzerindeki en geniş çevre çapı 250 metreyi bulabilmekte ve üzerleri yığma toprakla kapatılmaktadır.
Tarih boyunca çeşitli uygarlıklara sahne olan yeryüzünde geçmişten kalan antik,otantik buluntular, sanat eserleri ve kalıntılar,insanların yaşam biçimlerine, ruh hallerine, inançlarına ve hayat felsefelerine ışık tutmaktadırlar.
"Samsa ,hellim, sümelek nevrûz’un baş yemeği /Tatar, Kırgız, kazak’lar ’kımız’ın ilk örneği
Usta bir elden çıkmış kutlarım bu emeği /Yazarı Yahya Aksoy eseri İPEK YOLU."
PAZIRIK halısı, eski Türk yurtlarından Altay Dağları’nın PAZIRIK vadisinde Hun kurganlarında bulunmuş olup, zaman olarak da M.Ö. V. ve III. yüzyıllar arasına ait olduğu belgelenmiştir.
Orta Asya’nın bağrından çıkmış olan özgün PAZIRIK HALISI ve ŞARK HALISI ,Türk halıcılık sanatının temelini oluşturmakta, bozkırda yaşayan ve gelişen Türk kültürünün temel değerleri olan "at-geyik-ağaç-kuş- su- ateş- toprak gibi atalar kültünü yansıtmaktadır. " Şark kültürü ve sanatı değerlerinin, efsanelerden gerçeğe uzanan özünü ,Şamanizmin izlerini ve bütün gizemini, şark halısının ilmikleri arasında bulabiliriz.
Kurganlardan çıkan buluntu PAZIRIK halısının bozulmamış renkleri, desenleri ve motiflerinde yer alan, göbeğinde simetrik kareler içerisinde çiçek motifleri, bunun çevresini saran çizgiler arasında sıralanmış uyumlu geyik desenleri,onu saran çerçevede yıldızlar, onu saran çerçevede geleneksel kıyafetli birbirini izleyen atlı biniciler ve en son dış alanda toprak ve suyu simgeleyen saçaklar, cennet kuşu motifleri, at haşaları, ayin figürleri, bukleler, dolamalar,lüleler ,ilmikler bize çok ayrıntılı kültür ve sanat sayfaları açmaktadır.
Altay’larda eski Türk budunlarının yurtlarında Pazırık ve Başadur bölgelerinde, kurganlardan asırlar sonra çıkarılan PAZIRIK halısı, dokuma sanatında, renk, ışık, desen, ahenk, ruh ve anlam bütünlüğü ilmiklerle sarmalanmıştır. PAZIRIK halısı kitaplara, kataloklara, şiirlere ve makalelere sığmayacak otantik ve özgün bir yüceliktedir.
Petrograd Eremitage Müzesi’nde bulunan Altay kazılarında ortaya çıkan buluntular arasında yer alan ve ahşap zeminde üzeri cam kaplamalı koruma alanı içerisinde özel bekçili demir kapılar ardında saklanan Pazırık halısı’na ait en güzel örnekleri görmek kolay olmamakta. Ancak çerçevelenerek cam altında saklanan küçük Pazırık halı parçacıkları incelemeye sunulmakta.
Asya Hunları’nın, eski Türk budun ve boylarının yurtları olan TURFAN bölgesinde 1913 yılında Alman kazıbilimcisi Albert Van Le Cop tarfından yapılan kazılarda, ’Turfan buluntuları’ içerisinde M.Ö. IV.yüzyıla ait bir at eğeri altına iliştirilmiş PAZIRIK halısı bulunmuştur. ÇHC Xınjıang Uygur Otonom Bölgesi’nde - Doğu Türkistan Turfan şehri müzesinde sergilenen bu tarihi eserleri Tarihi İpek Yolu araştırmalarımda 1992 yılı Aralık ayı içerisinde ilgi ve heyecanla görme ve inceleme fırsatı buldum.
Kutsal- yüce Altay’larda asırlar önce yaşayan Türk boyları, hayatlarını, inançlarını, zengin ve özgün sanatlarını, gök kuşağının bütün renkleri ile bir uyum ve ahenk içerisinde desenlerle ve figürlerle el dokuması halı ve kilimlere, örtü ve yaygılara ve dünyaca ünlü ANTİK PAZIRIK halısına aktararak tarihe armağan etmişlerdir.
Dünya kültür mirası içerisinde saygın ve seçkin yerini alan tüm bu uygarlık eserlerini yaratanları, saygı ve sevgi ile hatırlamak, korumak ve tanıtmak çok önemli bir insanlık görevidir. Bütün insanlığın, halıların renkleri , desenleri ve sıcaklığında kaynaşmasını dilerim.