0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
693
Okunma
Mezarlıkta bir adam var, bekçi. Mezar taşlarını, insan kemiklerini ve servileri bekliyor yirmi beş yıldır. Küçücük barakasında ne radyo ne televizyon bulunur. Bir koltuk, bir masa, iki sandalye bir de ocakta kaynayan demlik… Mesleğindeki en büyük aksiyon mezarlığa başı açık girenlere dik dik bakmak ve sabahları ne ile karnını doyuracağına karar vermek oluyor. Okuma yazmayı geç öğrendiğinden olsa gerek gazete, kitap da okumaz. Bir televizyon hikâyesi anlatır yıllardır. ’’Elime Ahmet’ten para geçecek, Mehmet’ten para geçecek sonra kocaman ekranlı alacam bir tane’’ der. Kimse inanmaz bekçiye. O da biliyor almayacağını ama hep anlatır durur. Alırsa bir gün kocaman ekranlı bir televizyon, korkarım ki hiç tutamağı kalmayacak bu yalnızlığında.
Fatih KARAGÜL.
