Sen Zaten Tuşsun;

Çocuklarım küçükken onlarla güreş tutmayı çok severdim. “Haaay da bire pehlivaaan!” diye nara atarak birbirimize girerdik. Hep de onlar kazanırdı (!) …
Bir gün ben kanepeye uzanmış dinlenme durumundayken içeri küçük oğlum girdi. Hemen güreş geldi aklıma.
“Var mısın bi güreşe?” diye sordum.
Oğlum sağ avucunu açıp bana uzatarak…
“E! Sen zaten tuşsun!” diye yanıtladı.


Her Taraf Soba Yanıyo Gibi

Evliliğimizin ilk yıllarında ilk oğlum İzmir’de oturan Anneannesinin de ilk torunuydu. O nedenle onu alıp İzmir’e götürdüğü olurdu. İzmir’in Ağustos sıcağı İstanbul’unkine benzemiyor tabi. Sıkılmış oğlum, İstanbul’a dönmek istiyor. Kendisini İzmir’de kalması için ikna gayretleri boşuna;
“Ne bu ya! Her taraf soba yanıyo gibi! ...”


Banasol

Oğluma sürekli kullandığı bir vitamin kompleksinin ismini öğretiyorum.
“Bak oğlum, bu ilacın ismi ‘sanasol’. Neymiş, söyle bakayım!”
Oğlum hiç beklemeden ve düşünmeden şu yanıtı veriyor;
“banasol”


Uçan Balon

Evliliğimizin ilk yıllarında oğlum İzmir’de anneannesinin yanındaydı. Ona bir uçan balon almışlar. Balonu balkonda oynarken kaçırmış. Ama hiç de üzülmemiş. Anneannesine demiş ki;
“Belki de balonum şimdi İstanbul’a gider, annemlerin balkonuna iner.”
Öyle söyledi kayınvalidem telefonda. Ben de oğlumu telefona istedim ve ona biraz önce balkonumuza bir balonun indiğini söyledim. Söylememle de bir sevinç çığlığı ile telefon fırlatıldı…
“Anneanne, balonum İstanbul’a gitmiş…”


Küçücük Kıza

Yeni doğmuş kızlarına annemin adını vermişlerdi. Derhal itiraz gelmiş bir akrabalarının yeni yetme kızından;
“Küçücük çocuğa Melahat adı koyulur mu? Melahat çocuk adı değil ki, kadın adı.”


Kadir Tozlu
06.11.2013

(devam edecek)