10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1351
Okunma

Öylesine girdim sayfama. İçimdeki sıkıntıyı bir yerlere dökmek belki amacım.
Uzanıp, karşıda parktaki kanepede yine kimse yokmuşça saılıp, tek kişiymişce oturanlar
var mı diye baktım. Iıh! Kimse yok. Kanepe iki renk gibi görünüyor uzaktan ve bu renkler
sanki sarılmış birbirine.
Bilmem ağaçların renk değiştirerek sararmaya başlaması da bir Eylül hüznü mü? Bendeki
hüzün de böyle bir şey olmalı. Bilgisayarın başında ne çözümlenebilir? Hiiç!
İçimde yaşattığım o insan öldü. Belki diyorum gerçek hayatta da ölmüştür.Önce her zaman
sanki yanımdaymış gibi üzgünüm. Hayatımın hangi acı ve tatlı evrelerinde yanımda oldu.
Aptalca bir özlemle geçti günlerim. Bir bulutun arkasından o çıkıverecek gibi..
O beni görmedi.Allah onu görmediği için değişik sınavlardan geçirdi. Oda yapayalnız öldü.
Kendime üzüldüğüm kadar ona üzülüyor muyum? Kimse başkasına kendisi kadar üzülemez.
İnsan zamanla anlıyor ki ne denli boş şeyler için sıkıntı duymuş. Bunun yerine ayakları yere
daha sıkı basmalı derim. Şimdi olanlara uzaktan bakınca böyle düşünüyorum ve eskisi gibi
bazı şeylere üzülmüyorum. Rahmetli anneannemle annem, ben ve kardeşlerimle otururken
bir gün öyle çok güldükki. Nedensiz yere. Anneannem bir kahkaha bir kilo pirzola edermiş
deyip başlıyordu kıkır kıkır gülmeye. Gülmek hepimize geçiyor kahkahalarla gülüyorduk.
Şimdi karşımda böylesine sevimli gülen biri gerek. O gülecek, ben güleceğim. Gülüşerek
sokağa çıkacağız. Parkı, çarşıyı dolaşıp gülücük dağıtacağız derken, yetmeyecek. Arabaya
binerek belkide bilmediğimiz bir yerlere gideceğiz. Başka bilmediğimiz insanlara gülücük
dağıtacağız.
Hayal kurmak insanı rahatlatıyor. Sıkıntılarım dağıldı. Gülen bir insanın hayali bile güzel.
Bir muhabbet kuşu düşünün siz susar konuşmazsanız, o da susuyor, hatta kuyruk dönüyor size. O cıvıl cıvıl konuşmaları bitiyor.
Birazdan anneme gideceğim. Onun da yüzü gülmüyor eskisi gibi. Yaşlılığına bağlıyoruz.
O hayat dolu kadın yavaş yavaş yok oluyor. Her ne kadar yeni evine özenerek bir şeyler
aldırsa da eski canlılığı yok. Dün morali çok bozuldu. Kardeşim dışarı çıkarken ocağının
iki düğmesini açık bırakıp çıkmış. Annem balkondaydı ben gittiğimde. Eğer geç gitseydim
annem yemek ısıtmak için çakmağı çaktığında alevler içinde kalabilirdi. Kardeşimin oraya
bıraktığı muhabbet kuşu da zehirlenirdi gazdan. Allah esirgedi ve beni oraya zamanında
gönderdi.
Annem bu olaya çok üzüldü. En çok üzüldüğü şey de onun yalnız bırakılması. Üç kız kardeş
üçümüzün de yanında olmamızı istiyor. Bize özel hayat hakkı yok anneme göre. Biraz geç
gidince yüzü asılıyor. Yaşlanınca biz de mi böyle olacağız. Şimdik mi çocuklarımızı özgür
bıraktık..
İnsanın sıkıntısını aşacak, yalnızlığını yenecek, yapacak bir uğraşı olmalı. Boşluklar kişide
sıkıntıya ve üzüntüye neden oluyor..
Bilgisayarın başından kalkmalı önce. Yapacak, ne çok yarım işim var. Çok oturdum çook!..
10. 9. 2013 / Nazik Gülünay