11
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1189
Okunma

Basite indirgediğimiz değerlerimiz?
Şeker mi... Ramazan mı? Hangi bayram?
Ramazan Bayramı’na, Şeker Bayramı demek bana biraz ters geliyor, neden mi?
Çünkü Ramazanın anlamını onun feyzi ve bereketini bir şekere indirgemek oluyor. Şeker tatlı olmasına rağmen…
Düşünürsek orucun anlamı fakirleri, yoksulları; onların yaşantılarını, duygularını, hislerini anlamak yaşamak ve verilen nimete şükretmektir. Manevi boyutu, bir de midenin dinlenmesi ve sağlık boyutu da var.
Hadisi şerif; ’’Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivayetle Resulallah (s.a.v.)buyurdular ki: ’’Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk koksundan daha hoştur.’’
Sevabını ben vereceğim diyor yüce Yaratan ve bitiremiyor orucun mükâfatlarını.
! Gelelim şeker meselesine!
Oruç Arapça Ramazan Ayına tesadüf ettiği için Ramazan ve bayrama da Ramazan Bayramı deniyor. Yani orucun diğer adıdır Ramazan. Onun için bayrama da Ramazan Bayramı adı verilmiştir.
Şimdi ben kimsenin oruç niye tuttu, niye tutmadı yargısını hiçbir zaman kendimde görmedim, görmem de.
Şeker Bayramı diye indirgenen Ramazan Bayramını biraz anladığım kadarını örnekleyerek anlatacağım.
Orucun anlamı genel olarak; fakiri, yetimi, yoksulu doyurmak ve muhtaç olan, dul, yaşlı, kimsesizlere yardım ve onları hoşnut etmek; fitre, zekât ile yoksulları desteklemek yani sosyal bir faaliyet zenginin fakirle kaynaşması buluşması.
Bayram ise orucun mükâfatıdır…
Örnek: Bir işçi otuz gün herhangi bir işyerinde bir işte çalışıyor, SSK, yol ücreti, mesai gibi birikimleri, kazanımları ile otuz gün çalıştığı emeğinin karşılığı olan bir maaş alıyor ve seviniyor Niye? Çünkü otuz günlük emeğinin karşılığı ve rahatlıyor, ihtiyaçlarını gideriyor ve belki de birikim yapıyor.
Şimdi gelelim bayrama;
Bakara; 183. Ayetinde :
‘’Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. ‘’
Allah orucu İslamiyet’in beş şartından biri olarak bizlere farz kılmıştır. Kesin yapılması gereken bir ibadettir. Tutamayacak kadar hasta, yaşlı, küçük çocuk hariç, esir ya da seferi falan değilsen sağlıklı her Müslüman’a farzdır…
Müslümanların, yetimleri, dulları, fakirleri anlasınlar diye yukarıda yazmıştım. Oruç Kars’tan kaşar ısmarlamak, Kayseri’den pastırma getirip yemek ya da sofrada normalde olamayacak her şeyi ben orucum diye doldurup yemek değildir. Çünkü ‘’oruç, nefisin terbiyesi’’ dil, göz, el, ağzı aklına ne gelirse yasak, imsak ve akşam namazı arasında…
Gelelim sağlıklı olup da oruç tutmayanlara ki (kesinlikle zor yok kendi bilecekleri iş) bilerek ‘’tutmayanların bayramı değil’’ (şahsi görüşüm) Bayram otuz orucu, mazeretsiz tutanların mükâfatıdır, eğer oruç tutmadan bayram olsa idi o zaman oruç’a gerek kalmazdı ve anla mı da olmaz
Çünkü yukarıda bir işçiyi örnek verdim. Bayram otuz gün orucu hakkı ile tutan müminlere verilmiş bir bayramdır. Mazereti olanlara diyeceğim yok, orucu tutmayıp da ramazan bayramını, şeker bayramı olarak indirgeyenler ve küçümseyenlerin bayramı değil…
Burada bir yozlaşma oluyor.
Orucu da yapılaması gerekenleri kaba hat’ı ile fitre, zekât gibi ibadetlerin yapılması; dul, yetim, yaşlı, kimsesiz yardımlaşması olarak verdim.
Bayram ise büyükleri ziyaret, yaşlıları ziyaret, komşuları ziyaret, misafirlere ikram, kabristanı ziyaret gibi ulvi değerler silsilesidir.
Annesinin-babasının elini dahi öpmeyenlerin, onlar muhtaç olduklarında yalnız bırakanların, bu bayramı beş yıldızlı otellerde tatil köylerinde zevki sefa içinde düşünenlerin, şeker bayramı demesi aslın da yadırganmamalı… Ama toplumda ve dini değerlerimizde yozlaşmaya yol açtığından dolayı değinmek istedim.
Manevi hiçbir yönü olamayanların yukarıda saydığımız o kadar farz, vacip ibadet var ki yapılması gereken hiç birini yapmayanların şeker demeleri ulvi inancının ışığının gölgesi altında hiç de hoş durmuyor olsa gerek.
Hakkıyla ve layıkıyla orucunu tutup bayramını yapanlara ne mutlu, kurtuluşa erenlere ne mutlu... Herkesin ramazanı şerefini ve ramazan bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Tevbe ;112. Ayetinde :
‘’Bunlar, tövbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Müminleri müjdele. ‘’
BEKİR AKBULUT
14.08.2013