10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1358
Okunma

Bugün Bayramın son günü...
Az kaldı Bayramlar zaten bitti bitecek.
Gökyüzü leylek dolu.
Erken değil mi bu eve dönüş? Dönüş mü, yoksa bir tür kaçış mı bizlerden...
Kim bilir ne hayallerle geldiler, neler umdular, neler buldular. Kimi o uzun yollarda ilk defa anne oldu, şefkati öğrendi, kimi yollarda yaşlandı, öldü kimi, kimiyse yollarda büyüdü. Belki amaçları sadece Bayramı görüp, çocuklarla beraber şeker yemekti. Olmadı gitti. Herkes "Bayram Şekerini" küçük bir mesajla cep telefonlarından attı bitti.
Onlara boş bir şeker kağıdı bile kalmadı.
Artık evlere ne gelen, ne giden, ne de öyle toplanıp gülüşen aileler vardı. Aslında en öndeki leyleğe kızgındı bütün leylekler.
Anlattıkları hayal miydi, yoksa masal mı...?
Diyordu ki, hangi evin damına yuva yapsanız ayrı güzelliklerle karşılaşırsınız.
Hani nerede?
Bütün bacalardan ayrı koku çıkan evler şimdi nerede?
Nerede o güzelim toplanışlar, gülüşler, eğlenişler?
Aklına geldikçe daha hızlı uçuyordu en önde giden leylek...
Bayrama mı kaldı deniz kıyısında tatiller diyesi geliyordu?
Denize her zaman ulaşırsınız ama ya Bayram’a!...
Pencereye çekilen kalın o perdeler de ne öyle? Güneş girmesin diye mi, yoksa evdeki yokluğunuz belli olsun diye mi?
Sokaklarda oyun oynayan çocuklarınıza ne oldu şimdi? Üç günlük Bayram’da ne yapacağını onlara öğretemediniz mi?
Ya eli öpülen büyükler, onların elleri nerede? Elini öptürecek kadar uzaklara gitmemeyi akıl edemedin mi?
Giderken güleriz halinize. Bir gün nasılsa döneriz, çocuklarınızı da kıyılarda güneşlenirken görünce, ellerinden öperiz.
10.08.2013
öyküsatıcısı/Davidoff