18
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
913
Okunma

İki katlı ahşap evin alt katında oturuyordu. İki kişilik bir geçiş yolu vardı evi ile arka
taraftaki çıkmaz sokağa.
Onun hayatı bir çıkmaz sokaktı. Bu çıkmaz sokakta epilepsi hastası olan sekiz yaşındaki
oğluyla birlikte oturmaktaydı. "Senin kocanım gülüm" diyen onu erkeklere pazarlayan biri vardı gerçi ama o adam olsa onu erkeklere satar mıydı. Az önce çıkıp gitmişti körolasıca.
N’apsın mahalleliye karşı herife kocam diyordu. Mahalleli anasının gözüne benziyordu. bu
yalanı yuttuklarından emin değildi.
Ev iki oda bir salon ve mutfaktan oluşuyordu. Salon, salon demeye bin şahit isterdi. Giriş kapısı doğrudan salona açılıyordu. Zaten eşyası azdı. Salonda ise iki eski kilimden başka bir
eşya yoktu. Odanın birinde uyumakta olan oğlunun yanına gitti. Uyuyordu. Çocuğu iyi bir
doktora göstermesi gerekti. Son günlerde nöbetleri artmıştı.
Dış kapının çalındığını duydu. Ardından bir sesleniş duyuldu. Bu sesin sahibi yan komşusu Aytendi.
" N’apıyorsun kız, sesimi duymadın."
" Hoşgeldin Ayten duymadım valla. Çocuğa dalmışım. Canım, talihsiz kuzum benim."
" Dur bakalım daha, nerden talihsizmiş. Annesi var başında."
" Ne anne ya!"
" Ya, öyle deyipde kafamı kızdırma benim."
" Çaresiz kaldım, n’apayım ablası."
" Bir çare biliyorum var. Devletin yoksullara tanındığı bir hak var şimdi. Çocuğunu hiç bir
ücret ödemeden muayene ettirebilirsin."
" Nasıl yani?
" Size yeşil kart çıkarttıralım. O zaman oğlunda tedavi olur."
" Hay Allah razı olsun kız. Seni bana Allah mı gönderdi. Öyle bunalıyordum ki.."
Ayten bu sokakta konuştuğu tek kişiydi. O da buraların yabancısıydı.Onun kocası gerçekten
nikâhlı kocasıydı. Onu en çok Ayten anlıyordu. Sanki o da bu yollardan geçmişti.Her zaman
ona destek oluyordu. Bir keresinde çocuk yalnızken hastalanmış. Allahtan Ayten gelmiş de
yardımcı olmuştu..
Şimdi ise içine bir umut ışığı yakmıştı. Allahım şu çocuk bir tedavi olsa, başka ne isterdi ki.
Aytenle yarın için sözleştiler. Yarın yeşil kart için kaymakamlığa başvuracaktı.
Akşama az kalmıştı. Hava kararmak üzereydi. Oğlu uyanmış, sokakta oynuyordu.Mahalleye
kocam diye tanıttığı gelmiş adeta tekmeleyerek çalıyordu kapıyı. Koşarak kapıyı açtı.
" Nerde kaldın kız, sabahtan beri çalıyom kapıyı."
"Şimdi duydum. İlerde mutfaktaydım."
"Ne yemeğin var bakıyım?"
Türkân içinden "zıkımın peki" dedi.
" Yaptığın yemekler de bir şeye benzemiyo da neyse, bu günlük idare edecez."
" Paşam,sen getirdin de ben yapmadım mı?" dedi sonra zayıf yüzüyle gülümsemeye çalışarak.
" Ne getirecek mişim kızım. Sana adam buluyom, yetmiyo mu?"
" Elimden alıyorsun ama paranın çoğunu. Çocuk var, yetmiyor verdiğin para."
" Para mara karıştırma, valla elimden bi kaza çıkar sonra."
" Tamam, tamam sustum bak."
" Sana bi yağlı kuyruk buldum, biliyon mu? İkimiz de kuyruğu doğrulturuz. Yarına hazırlan,
adam gelecek. Zaten akşama tüyecem ben. Kimseye çaktırma ha!"
" Yavaş konuş, dışardan duyacaklar. Mahalleliye rezil oluruz sonra."
"Tamam hadi, ne varsa getir de zıkkımlanalım. Bak içecek bir şeyler de aldım. Hadi yaylan
bakiim.."
Yine kapı çalıyordu. Bu kez gelen oğluydu. Koşarak geldi Türkânın boynuna sarıldı. Odada
başka birinin varlığını hissedince kollarını çekti annesinin ince boynundan.
" Karnım acıktı anne." dedi.. Karnım acıktı..
31. 7. 2013 Nazik Gülünay