5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
807
Okunma
Hangi sözcük, hangi öykü daha güzel olabilir yaşamaktan. Hadi deyin bana ağzında sözler gevele. İçinde bir şey bulamayayım, beynimi uyuşturup gözlerimi yormaktan başka.
Orda çok uzak olmayan bir yerlerde elleri sopalılar insan avına çıksın. Bir kişiyi beş, on kişi
dövsün ve görüntüler karartılsın. Kim ölürse ölsün. On dokuz yaşındaymış, olsun. Onun da
ailesi, beklentileri, sevgilisi varmış, olsun.
Çıkmasaydı sokağa. Karşı durmasaydı boyundandan büyük şeylere. Ön saflarda yürümese
ara sokaklara kaçmasaydı,o beyzbol sopaları inmezdi başına. O sopalar sadece Amerikan
başkanının elinde olur sanırdık. Meğer onun uzantısı ellerin de elinde olurmuş!
Hiç havamda değilim öyle süslü, püslü şiirsel falan sözcükler yazmanın ve de boş alanda
tek başına koşturup durmanın. Bana yaşayan insan solukları, ayakları,elleri gerek. Ellerimi
uzattığımda yanımda hissettiğim. Birlikte el ele , avaz avaza, sesimiz kısılıncaya değin haykıracağımız özgür düşünceli insanlar gerek. Karanlık sokaklarda cadı avları yapılıyor ve
yobaz sopaları iniyor başlarına susmayanların, gerçeklerin peşinde koşanların. Ey halkım!
Anla artık! Başına vurula vurula susturulmak istenen elbette sensin!
Yaşamak nedir? Kendi eteklerinde büzüşerek, sırtını dönerek başkalarının genç ve ölümsüz
selâlarına. Kader deyip direnci katlayıp kaldırarak küflü dolaplarına. Ölüsün! Ölüyüz! Ölü!
Daha çok sopalılar çıkar sokaklara. Onlara bir şey olmaz, onların sahibi yalancı allah.
Dirilmenin tam zamanı!
12. 7. 2013 Nazik Gülünay