Aslında Ölümde doğum gibi doğal ve var olan bir şey...Görünüşte ölüm çirkin görünüyor...Ön yüzü vahşet gibi..Ama arka yüzü rahmettir...Tek tek irdelediğimizde yazım uzayıp gidecek...Kısaca söylemek gerekirse...Bütün sevdiklerimiz kabrin öte tarafında...Bu dünyada tek tük kalanda var tabii..Ama onlarda yolcu..O mezarlık denilen doğum masasından geçecekler...Zahirde ölüm ama gerçekte doğumdur. Ölmeden ebedi aleme doğulunmuyor (Teşbihte hata olmasın...Ana karnında ki çocuğun annesinden ayrılırken kordonun kesilmesi gibi bir şey..Orada ölmeseydi bu dünyaya gelemezdi..Mümkün olsa da ( faraza diyelim) o çocukla anne karnında telefon veya telsiz ile konuşma imkanımız olsa idi..Ve ona deseydik ki..Tamam sen annenin Rahminde rahatsın ama...Bak dünya denilen çok güzel bir mekan var şarıldayan suları havadar dağları gül ve çiçek bahçeleri, onu ısıtan ve aydınlatan güneşi, gecelere romantizm katan parlak ay’ı var desek..Ve bu dünyaya gelmek istemez misin diye sorsak...Bilmediğinden, diyecek ki ben buradan razıyım istemem...Halbuki bilse ki o göz ve kulağı ve de el ayağı orada kullanamıyorsun...Bunlar sana dünya için verilmiştir..Orada lazım olacak diye düşünse iş bitecek (İşte insanın en önemli vasfı ve özelliği düşünmesi...) İşte aynı bunun gibi bize ebedi yaşamak duygusu gibi yüzlerce belki de binlerce duygu ve cihazlar takılmış..Belli ki bu dünya için değil (Çünkü dünya her istediğimizi tatmin edebildiğimiz bir yer değil.) Ahiret için verilmiş...Hani derler ya bazıları (akıl terazisi tartamayanlar) ahirete gidip de gelen var mı diye...Bende derim ki, evet var Ahirete gidip gelen var ve görüp söyleyen de var... Ömründe hiç yalan söylememiş (Dost ve düşmanı herkesin tasdik ettiği bir durum) Hz. Muhammed var..Miraç da hem bütün kainat gezdirilmiş hemde ahiret gösterilmiş...(Burada hassas bir nokta var .Ahirete inanmayanların aklının almadığı en önemli husus...Kendi gücü ile her şeye gücü yeten ve gücü sınırsız olan Rab’le kendi gücünü kıyaslaması...Mesela diyorsun ki Allah her yer de hazır ve nazırdır...O adam veya kişi inanmam diyor..nedenini soruyorsun. Eee ben yapamıyorum ki, aynı anda bir bu odada bir yanda odada bulunamıyorum diyor..Sınırlı güç ile sınırsız güç bir olur mu ?...Mesela miraç bahsini de çoğu insan idrak edemiyor..Aklı tarta-mayınca, olmaz deyip inkara sapıyor..Halbuki Allah bunun misallerini dünyada da yaratmış..Düşünebilenler görebiliyorlar mesela..Zaman bizim için sınırlı olmasına rağmen...Duvardaki saate baktığımızda bir akrep bir yelkovan bir saniye mili vardır...Akrep bir saati bir turda dönüyor..Dakika altmış turda aynı noktadan geçiyor.Saniye ise 3600 turda aynı noktadan geçiyor..Bunu salise olarak düşünün..Hatta saniyenin on katı olan Aşire olarak düşünün...Zamanın uzunluğunu ve kısalığını varın siz hesap edin..Biz insanlar saatteki o akrep gibi hareket ediyoruz...Evliyalar veya peygamberler belki saniye veya salise gibi hareket ediyorlar...Zamanın da sahibi Allah..İsterse bir kulunu Akrep miline bindirir tin tin yürütür..İsterse peygamberini Aşire tabir edilen miline bindirir.Işık hızından hayal hızından daha sür’atli gezdirir...

SELDA İYİEKMEKÇİ