8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1034
Okunma

Duyarlı Olmalıyız…
Dün saat on bir sıraları kapımın zili çalındı.Kapıyı açtım alt kat komşum Ayfer abla:
-“Ben seni yarın torunumun kırk mevlüdüne çağırmaya geldim”.Dediğinde gerçekten de çok şaşırdım.Gelini ile o kadar çok karşılaşmama rağmen hamile olduğunu anlamadım..
-“Tamam Ayfer abla! Gelirim.” Dedim ama utandım da.
O sırada karşı komşum kapıya çıktı.
-Sare abla!benimde torunum dünyaya geldi..oğlum Ahmet ise üç ay önce askere gitti dediğinde..
Daha çok utandım.
Yer yarılsa ben içine girsem diye düşündüm.
Ben apartmandaki neleri kaçırmışım.
Tamam bende haklıydım.Çoğu zaman kızımın yanında duruyorum,annem,ailem kardeşlerim dostlarım nedeni ile ben komşularımı ihmal ettim.
Bu kadar duyarsızlığımı hiçbir mazeret af edemezdi..
Yine de beni çok severler..küsmezler.Bende bilirim ki gönül dosta kırılır.
Bu gün Ayfer Abla ‘ nın mevlüdüne gittim.Orada bütün komşuları,hatta bütün mahalleyi gördüm..İyi de oldu benim için.
Mevlütde Alt kat komşum Zühre teyzenin yanına oturdum.Zühre teyze denmez ona.Maşallah yetmiş beş yaşında olmasına rağmen bir genç kız.Sağlıklı,bakımla,sosyal hayatı olan,sürekli yurt dışı gezilerine giden bir genç hanım efendi.
Zühre Abla beni özlemiş bir sarıldı bana, ağlamaya ve söylenmeye başladı…
-“Sen benim evime iki senedir gelmiyorsun,ben bayramlarda baklava yapıyorum ne elimi öpmeye geliyorsun ne de baklavamdan bir dilim yiyorsun.Sen bizim sokağın kızısın ben senin çocukluğunu bilirim.İnsan bir gelir, bir kahvemi içer..”
Al ..bir kötü durum daha..
-“Haklısın Zühre Abla,ne desen bana haklısın.Söz yarın sana kahve içmeye geleceğim..” Dedim.. ama gerçekten de duyarsız davranışlarım için kendime çok kızdım..Ne olur ki yarım saat bir kahve içimi gitseydim; ama gitmemiştim…
Mevlütden sonra uzun zamandır gitmediğim yaşlı Ayşe abla ‘ ya gittim..Onun yaşı da seksen;ama cildinde bir tek kırışık yok son derece sağlıklı ve bakımlı bir yaşlı. onu da çok zamandır ihmal etmiştim..Beni gördüğüne çok sevindi.Evinde yiyecek ne varsa önüme çıkardı.Çıkardıkları yetmedi bir de sofra kurmaya kalktı.Bütün bunlar bir kez daha bana yaşlıları ziyarete gitmenin onlar açısından ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
Ayşe abla ile uzun ve derin bir sohbete daldık.Yıllar önce eşinin
hastalığı sırasında Hastane başında refakatçı olarak kaldığı sırada…on beş gün aç olduğunu bana göz yaşları içinde anlattı.
-Fakirlik vardı o yıllarda,kimsem yoktu.Eşimi hiç kimse sevmiyordu.O nedenle beni hiç kimse önemsemedi.Hiç kimse ziyaretime de gelmedi.Cebimde param yoktu.Refakatçılara yemek vermiyordu hastane.Ben eşimin artan yemeklerini yedim.Bir çay bile içemedim …üzüntü ve hastalıkla geçen on beş gün içinde…Sadece bol bol su içtim.Utandım “ben açım” diyemedim hiç kimseye…Eve de gidemedim..Evim başka şehirdeydi.Gitsem eşimi kime bırakacaktım.Yok tu benden başka kimsesi…
Boğazıma bir şeyler düğümlendi.yutkunamadım,acıdı…
Biz karnımız tok olduğunda herkesi tok biliyoruz…
Biz sıcacık bir çay içtiğimizde herkesin çay içebildiğini zannediyoruz….
Ayşe Ablanın evinden büyük bir üzüntü ile ayrıldım.Ayşe abla bunları anlattığında rahatlamıştı..Anlatmak istiyordu zaten…Böyle konular herkese anlatılmazdı.anlayana anlatılırdı
Ben sadece duyarlı olmalıyız diyorum..
Televizyonda dinlediği bir habere günlerce üzülen insanlar oluyor.
Beklide onların daha kötüsü çok yakınımızda yaşanıyor…
Duyarlı olalım..fark edelim..ve onurları zedelemeden elimizden geleni yapalım…