Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
glenay
glenay

Ne mutlu Türküm diyene

Yorum

Ne mutlu Türküm diyene

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1896

Okunma

Ne mutlu Türküm diyene

Ne mutlu Türküm diyene




Gazeteyi elime aldım ve son derece traji komik bir olayla katrşılaştım.
" çocukların yürüyüşüne tutanak."
Güler misin ağlar mısın türünden bir olay. Mersin’de ilköğretim altıncı sınf öğrencileri yirmi üç Nisan ulusal egemenlik çocuk bayramında üstlerinde Atatürk resimli tişörtleri ve
Türk bayraklarıyla yürüyüş yapmışlar.Allah allah, nedense İstiklâl marşını gençliğe hitabeyi
okumuşlar. Olacak şey değil.İçlerinden gelmiş İzmir marşını söylemişler Hani yıllar yılı radyo
ve televiyonlarda bir yarışma proğramında müziği dinletilen. Vatan sana canım feda demiş
sonra da eklemişler abilerinden ablalarından, hatta teyze, anne,amca, dedelerinden ve de
komşularından duydukları " Şehitler ölmez, vatan bölünmez." diyerek yaklaşık bir saat yürümüşler. Siz misiniz böyle marşlarla sloganlarla bayrak açan. Müdür yardımcılarından
Ali Yıldız tutanak tutmuş. Dört müdür yardımcısının da imzasını alarak, emniyete durumu
bildirmiş, gerekli önlemi alın, bizim haberimiz olmadan yapıldı diye. Korkak mı dersiniz yoksa vatan haini mi? Yoksa akilli mi? Akillerden beter olsunlar.

Akiller gittikleri yerlerde bayraklarla karşılanıyor, adeta bölücülüğe geçit yok deniliyor.
Hele akillerin en akillisi yandaş medyada gösterildi mi bilmiyorum. Öyle gülünç bir duruma
düşmüş ki çocuklar görse katıla katıla güler. Hele benim torunum barış görmeli, diliyorum
babası gibi akilli olmaz. Ordaki akillerden biri Baskın Oran onun sıkça adını andığı birisi..
Ben ise önce bu adam soğuk yüzünden sonra da dondurucu düşüncelerinden ürperiyorum.

Çocukluktaki yirmi üç Nisanlarda özgürce, ellerimizde bayraklar , marşlar söyleyerek cici
kıyafetlerimizle yürürdük bayram yerine. Yol kıyısına evlerin damlarına, küçük çarşımıza
biriken kasabalı, köylü bizi coşkuyla alkışlardı. Önden askeri bando gider yerini alırdı. Biz
küçük okul bandomuzun ritmi eşliğinde yerimizi alırdık. Cıvvıl cıvıl sevgi kokardı çarşının
caddesi. Kuş gibi seslerimizle şiirler okurduk, alkışlanırdık.

Şimdi tersine aktı zaman. Önce başlarımız örtüldü etekler uzatıldı sonra aklımız yok sayıldı
sokma akıllar konuldu beynimize. şunu iyice duysunlar sokma akıille yola çıkan yaya kalır..

Kalacaklar, dibek gibi.

Bayrağımız üstümüzde ebediyyen dalgalanacak. Ne mutlu Türküm diyene!..



25. 4 2013 / Nazik Gülünay


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ne mutlu türküm diyene Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ne mutlu türküm diyene yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ne mutlu Türküm diyene yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
superbaba
superbaba, @superbaba
28.4.2013 21:05:50
Doğru yapmışlar o keratalara...
Sen misin elinde Türk Bayrağı gibi korkunç bir silahla ortalıkta dolaşan...
Sen misin İstiklal Marşı gibi bölücü bir marşı söyleyen...
Sen misin "Ne mutlu Türk'üm" diyen...
Ayıp oluyor PKK'lı kardeşlerine...
Kimlerin mi?
Akillerin...
AKP'lilerin
ABD'nin...

Ne hallere düştük Atam...
ay
aydini, @aydini
26.4.2013 11:13:11
Nazik hanım, hala uyuyanlar var gibime geliyor. Yoksa kimilerinin işine mi geliyor? Allah, bilinçsizlikten mahrum etmesin ülkemiz insanlarını. En büyük fakirlik,maddi yoksulluk değil,beyin yoksulluğudur.Perşembenin gelişi, Çarşambadan belli olur. Elleriniz dert görmesin..Kutlarım sizi.Kendinize iyi bakın.Saygı ve selamlarımla...
Etkili Yorum
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
26.4.2013 08:42:19
Samimiyetimle Gururla ve Coşkuyla NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE.
Bizler bu sözü Binlerce yılın birikimi ile yazdık.Bilmeyen veya anlamayanlar tarihin saflarında yok olmaya mahkumlar.
Kırk kişiyle Çin sarayını basan bir Milletin fertleriyiz.Ne yazıkki bu Milletin başına Çuval geçerken sessiz kalanlar utanmaktan öte, Milleti ile ters düşmeye başladılar.Belliki sonlarını kendileri hazırlamaktalar. Tarih onları hiç bir zaman affetmeyecek.
kaleminize sağlık
Gökhan Çoban
Gökhan Çoban, @gokhancoban
26.4.2013 01:32:17
Güya bizi akıllarınca ümmetten ulusa evrilteceklerdi. “Kolbastı” oynayarak direndik bu acımasız kırıma karşı, Kifayetimizi, yazımızı değiştirdiler. Tarihimizi, kimliğimizi, dinimizi tahrip etmeye çalıştılar. “Tenkil, tedip, tehcirler” yaşadık..

Bana nereden geldiğimizi soruyorlar. Hz. Adem’den.. Gerisini bilmiyorum. Kabilemi, aşiretimi sorarsanız, Anne tarafından Fettahoğullarındanım.. Devlet Bahçeli de o aşiretten. Türkiye’nin en büyük, en entegrist aşireti. Laz da var aramızda, yörük de, Kürt de var, Türk de Arap da.. CHP’lisi de var MHP’lisi de, MSP’lisi de.. Dedemin dedeleri Adıyaman tarafından gelmişler.. Dedemin dedesi kızını kime verdi, kimden kız aldı bilmem.. Bilsem ne olacak ki.
Bir dedem müftü, ötekisi vaiz!
Firavun’un karısının adı benim eşimin adı. Ben Hz. Musa’yı, Hz. Harun’u yetiştiren Firavun’un aziz eşini anne bilirim de, Hz. Lut’a iman etmeyen eşine anne demem! Tıpkı, Hz. Nuh’un oğluna, Hz. İbrahim’in babasına rahmet dilemediği gibi.
Baba tarafından Seyithanoğullarındanım.. Fettahoğulları ve Seyyidhanoğulları aralarında kız alıp vermişler. “Seyyidhanoğulları” dediklerine göre kendilerine, Seyyidlerle bir bağlantıları olsa gerek.. Türk olarak biliniyoruz. En azından Arap ya da Kürt olduğumuza dair bir bilgi ve iddia yok.. Bu ülkenin halkı olmaktan, anne-babamdan, aşiretimden bir şikayetim yok, hamdolsun..

“Türk”lük bir etnik aidiyetten çok, batılılar tarafından belli halk topluluklarını tanımlamak için kullanılan bir sıfat olduğunu görmek gerek.. Bu tartışma, Osmanlı’nın son döneminde, 3 tarzı siyaset şeklinde, Türkleşmek, Muasırlaşmak, İslamlaşmak şeklinde Fransız hayranı, ya da Alman hayranı, İngilizlere meyleden İttihat Terakki gibi masonik, derin çevrelerde pişirildi, bu “batılılaşma ihaneti”. Yusuf Akçura, Gaspralı İsmail, Ziya Gökalp gibi isimler bu konuyu tartıştılar. Eşref Edip, Mehmet Akif filan da İslamlaşmayı savundular.. M. Akif “Ne Araplık, ne de Türklük kalacak, aç gözünü/ Dinle peygamberi zişanın sözünü” diye ümmeti uyarır. “Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber” der Safahatında!..
Bu ırkçılık belasından kurtulmadan iki yakamız bir araya gelmeyecek.. Bu coğrafyadaki bütün hakların kanları birbirine karışmıştır. Saf bir ırk bulamazsınız. Kabilecikler bulursunuz sadece..

Bir gün Eba Zer, Bilali Habeşi ile tartışırken “Bak zenci kadının oğulu” diye seslenmişti de, Hz. Peygamberin bundan haberi olunca “Hala cahiliye döneminin kirlerini mi taşıyorsun dilinde” diye eleştirilmiş, o da Bilal’den özür dilemişti.. Bu cahiliye adetlerinden ne zaman vazgeçeceğiz.. Bu Allah’ın ilk lanetini hakeden ırkçılıktan kurtulmadan hiç bir yere gidemeyiz..

Daha düne kadar, CHP’liler halka açık toplantılarda “Ümmetten Ulusa, Kuldan bireye, yurttaşa evrildik” diye laflar ederlerdi.. Bununla gurur duyarlardı. Bu milliyetçi/ırkçı akımın sol ayağı CHP, sağ ayağı MHP idi.. MHP kendi içinde dini dışlayan ve dini yedeğine almak isteyen iki akıma ayrılıyordu.. CHP ve MHP aslında aynı paranın iyi yüzü gibi idi ve son Ergenekon olayında bunu gösterdiler.. Biri “10.yıl albümünde” “Ümmet leşi”nden söz ederek, “Türkün dini Kemalizmdir” safsatasının peşine takılarak, dinde reform hayalleri peşinde koşmadılar mı? Aslında biri dini yoketmek isterken, ötekisi onu yedeğine almayı tercih etti, bir başkası dini reforma tabi tutmak istedi..

M. Kemal dahi dil konusunda işlenen cinayetleri durumu kabullenerek, bir gecede insanları dilsiz bırakmanın ağır vebali altında, ‘sofra” müdavimlerinden, ‘Çankaya’ isimli eserin yazarı F. Rıfkı Atay’a şunu söyleyecekti: “Dili bir çıkmaza soktuk çocuk!” Bizzat Mustafa Kemal tarafından “Güneş Dil Teorisi” adı verilen bir projeyle bütün dillerin kaynağının Türkçe olduğu iddia edildi. Bu teorinin kaynağı da yabancı idi. Pek tanınmayan, itibar da edilmeyen Avusturyalı bir dilbilimci olan Dr. Hermann Kwergitsch fikirlerinde yola çıkılarak yeni bir dil icad edilmeye çalışıldı.. Bu saçmalıklara inanan bir takım insanlar da vardı. Mesela Hasan Celil (milletvekili): “Yunan ve Ege Uygarlığının asıl kurucuları Türklerdir; Elen (Helen) sözcüğü Türkçe El’den türemiştir. Grek’lerde aslında Türk asıllı Krak kabilesidir.” diyordu. Prof. Yusuf Ziya Özer (milletvekili, hukuk fakültesi öğretim üyesi, ‘sofra’ müdavimlerinden): “Mısır medeniyetini kuran hakim ırk Türklerdir; Osiris Türkçe ‘üze ur’, yani yüksek gök anlamına gelir; tanrı Tot ‘ilahi kamer’ sıfatıyla ‘tutuş’, yani ‘yanmak’tan; phallus manasıyla da Uygurca sert anlamına gelen ‘totaş’tan türer” diyordu. 1937’de 2. Tarih kongresinde de bu saçmalıkları savunanlar vardır! Mesela TDK genel sekreteri ve ‘sofra’ müdavimlerinden Prof. İbrahim Necmi Dilmen; “Tüm dünya dilleri, Türkçe güneş anlamına gelen ‘ağ’ hecesinden türer” diyordu. Maksat yeni bir dil, yeni bir din yeni bir tarih icad etmek. “On yılda onbeş milyon genç yaratmak her yaştan!”. Düşünsenize kadrolar, kafatası ölçülerek şekillendirilmeye çalışılıyor o zaman bürokraside! Ne ilginçtir ki Mustafa Kemal 1938’de hayatını kaybedince aynı şahıs Ankara Üniversitesi’ndeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında; “Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi” diye cevap verdi.

Dr. Nazım Beratlı’nın şu tesbitine aynen katılıyorum: “Ulus kavramının, Osmanlı toprağının kendi iç dinamiklerinin ürünü olmayıp, Yunanlılar ve Sırplar üzerinden Osmanlı’yı bölüp, mirasını paylaşmaya niyetli Rusya, Fransa ve İngiltere tarafından bizim (Osmanlı demek istiyorum) kültürümüze, zorla sokulmuş olmasıdır. İkincisi ise Türk Ulusçuluğu fikrinin, bütün Osmanlı toplulukları içerisinde en son ortaya çıkan, en genç milliyetçilik olduğu gerçeğidir. Henüz bir ulus olamamış Kürdlerin milliyetçiliği bile, Türklerinkinden eskidir.”
Anlayacağınız Türkçülük ideolojisi İslam’a, Osmanlıya dışarıdan sokulmuş, batılı, “kökü dışarıda” yabancı bir kavramdır.. Türk ulusçuluğunun fikir babası Moiz Kohen, Lazaro Franco gibi isimlerdir.. Bu kakdrolar Arap düşmanı Laikçi Türk Milliyetçiliğinin olduğu gibi, Türk düşmanı Arap milliyetçiliğinin de sponsorudurlar.

Bu bir oyundu. Ama artık oyun bitti. “Türk aleminin en büyük düşmanı Komunizmdir, her görüldüğü yerde ezilmelidir” diyenler de “İrtica ile mücadele istila ile mücadeleden daha zor ve elzemdir” diyenler de bu derin çetelerdi.. Sivas da, Başbağlar da, Sağ-Sol, Kürt-Türk kavgası da bu çetelerin işi idi.. Kayıt dışı siyaset ve kayıt dışı ekonominin arkasındaki derin gerçek bu!

Daha anlatacak çok şey var da, bu günlük bu kadar!

Abdurrahman dilipak

Gökhan Çoban tarafından 4/27/2013 1:18:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gökhan Çoban
Gökhan Çoban, @gokhancoban
26.4.2013 01:30:10
Oğuz, Kazak, Özbek, Tacik var da, Türk yok! Zaza, Gurmanço, Sorani var da Kürt yok. Yunan da yok Fransız millet de.. Bunlar 20.YY’la yakın, erken zamanda icad edildi.. “Yunan Medeniyeti” de öyle. İon denizi çevresindeki Mora ve Girit çevrelerinde yaşayan küçük bir halktan söz ediyoruz. Grekler bunlar. Mısır ve Filistin’den, doğudan gelen halkların, Kafkaslar’dan inen halkların kesişme noktasında yaşayan bir halk; İonlar. Denizcilerin getirdikleri hikayelerden kendilerine bir mitoloji ürettiler.. Doğu-Batı, Kuzey-Güney koridorunda bu bilgileri değiştirdiler..
Judeo- Grek filan diyorlar. Asıl Mısır etkisine bakmak gerek. Kartaca etkisine bakmak gerek.
Tarihin beşiği Arap yarımadası ve Mezopotamya. Hz. Adem de, Hz. Nuh da, Hz İbrahim de bu coğrafyada yaşadı.. Çin’i, Hind’i, İran’ı batıya doğru yürürken bu koridoru kullandı..
Yunan mış! Greklere Trekleri, Helen’i, Mekadon’u, Rum’u ekleyip bir millet icad etmeye çalıştılar.
Rum diye bir ırk yok. Anadolu halklarının ortak adı Rum’dur.. Biz hepimiz Rumuz!. Ahiyanı rum, baciyanı rum, Gaziyanı rum dedikleri biziz biz! Onun için burası Rumelidir, Arzı Rumdur! Türk dediğin de, Kürt dediğin de, Arab’ı, Süryanisi, Ermenisi, Müslümanı, Hıristiyanı, Alparslan’ı, Mevlanası, Fatih’i hepsi Rum’dur.. Rum dedikleriniz büyük çoğunluğu Müslüman olmuş bir halktır.. Mübadele yoluyla hem Balkanlar’daki Müslümanları seyreltmek hem de Yunan kimliğini tahkim etmek istediler. Bunlar hep bir oyundu!
Ermeni patrikliğini kuran Fatih’ti ya hu! Süryani patrikliğini Hz. Ömer kurdurdu, Fatih Rum patrikliğinin başı idi.. Doğu Roma Bizans’ın koruyucusu idi..
Allah bizi kabileler halinde yarattı ki tanışıp kaynaşalım diye, kavgalı edelim diye değil. Onun için adımızı “ünsiyet peyda eden” anlamına gelen “İnsan” koydu.. Ünsiyet etmeyip, düşmanlık eden insanlıktan uzaklaşır. Hayvanlaşmaktan da kötü, belhum adal olur! Hepimiz tek tek Adem’in çocuklarıyız, Adem de topraktandı..
Bu Kürt, Türk, Fransız, Yunan mugalatasını batılılar çıkarttı. Bizi uluslaştıracaklar ya. Sarı, kırmızı, kara, beyaz diye renk ayrılığımız yetmedi. Derimizin rengini boyayan Allah’tır Allah! Başka biri değil..
Ortak dil, gelenek, kültür, coğrafya gibi özelliklere sahip halkları grublamak, onları tanımlamak, kategorize etmek ve onlar üzerinde planlar kurma adına, hayali bir şekilde “ulus” icad edildi. “Millet” “Nation” değildir.. Yani Millet’in milliyetle ses benzerliğinden başka bir benzerliği yok.. Millet ise “din birliği” demektir..
Boşuna bunlar “Din yok, milliyet” var diye kitaplar yazmadılar.. Ruşeni diye biri yazar bu isimle kitabı. Mustafa Kemal’e hediye eder. O da Ruşeni’yi “Aferin, alkışlar” diye kutlar.. Doğu Perinçek bu çizginin bugünki temsilcisi rolünde.. Ruşeni’nin soyadı Barkın.. Ruşeni 1926’da yayınladığı kitabında “Birkaç Söz” başlığı ile yazdığı önsöze şu ilk cümleyle başlıyor: “Bu kitabı, dinlerin iç yüzünü milletime göstermek ve milletimi bu beladan kurtarmak için yazdım!..” Ruşeni Mustafa Kemal’in bir milletvekili aynı zamanda! Dertleri, “Millet” ve “Ümmet” kavramını zihinlerden silmek!
Biz önce insanız. Diğer insanlar ise “ya dinde kardeşimiz ya tende bir eşiz”.. Bizim “Vatanımız” değil, ülkemiz ve yurdumuz var. Övülen, “arzımevud” diye yüceltilen cennet gibi bir memleketimiz var. Komşumuz, akrabamız var, kabilemiz var, halkların kardeşliği var. Hepsinin ötesinde adalet, barış ve hürriyet olmalı.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalimlere karşı durmak var. Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti başka türlü davranamaz..
“Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber”. Bunu unutmayalım.. Arab’ın Acem’e üstünlüğü yok.. Türk’ün Kürd’e, Kürd’ün Türk’e üstünlüğü yok.. Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe gerçek bir mümin olamazsınız. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi, bizim önerimiz olmamalı.. Yeryüzünün bütün açlarını ve mazlumlarını, ümmetin yetimi bilmemiz gerek. Bir kişiye ya da topluluğa düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerek.
Ne doğduğumuz toprağı biz seçtik, ne doğduğumuz ana-babayı, zamanı, ne derimizin rengini ne de cinsiyetimizi biz seçmedik. Bundan dolayı ileri veya geri olamayız..
Ulusal kavramlar ve kurumlar, semboller diye, dayatılan hukuk dışı şeylerin tümü bir illüzyondu. Resmi ideoloji, resmi tarih ve resmi din bir yalan üzerine kurgulanmıştı..
Türkiye’deki Akil Adam projesi 1895 yılında Güneydoğu’da 400 önde gelen isimin yaptıklarını hatırlatıyor.. Osmanlı’nın son döneminde Fransız İhtilâli’nin etkisi ile etnik milliyetçilik Güneydoğu’da kışkırtılıyordu.. Avrupa kaynaklı bu işler, Doğu ve Güneydoğu’da yoğun faaliyet gösteren misyonerler eliyle yapılıyordu. Bölgedeki etnik unsurlar, başta Ermeniler tahrik edilmeye çalışıldı. Sonra da Osmanlı Halifesine ve ardından, Türk, Kürt, Arap diğer etnik kimlikleri ön plana çıkartıp, birbirine karşı kışkırtılmaya çalışıldı. Diyarbekir’de toplanan 400 Akil Adam “Ahali-i İslâm”(Anasır-ı İslam/İslam toplumunun unsurları - İslam Halkı) İslam kardeşliği etrafında toplanmaya çağırdı. İşte 118 yıl önceki o reçete: “TÜRK, KÜRT, ARAP YOK, ‘İSLAM MİLLETİ’ VAR!
Abdurrahman Dilipak
Nagodka
Nagodka, @nagodka
25.4.2013 23:44:39
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE! içim sızlayarak okudum ama 23 nisanda dalgalanan bayraklarımızı da gördük tüm memleketimizde, gurur duyuyorum cennetimizle iyi yönlerden de bakmamız gerekir diye düşünüyorum herşey güzel olacak inşallah, ancak bir eksiğimiz var MUSTAFA KEMALimiz,..., yazı bölümüne çok gelemiyorum ama senin duyarlılığına kayıtsız kalamadım teşekkür ediyorum sesin sesimdi sağol sevgilerimle
bekir güçlüer
bekir güçlüer, @bekirgucluer
25.4.2013 16:38:17
Sayın Nazik Gülünay,

Ne yazık ki korkaklık, sorumluluktan kaçınma ve kurtulma adına yapılan davranışlar dürüst yöneticilere yakışmıyor. Dürüst olmayanlar ise esen rüzgarda yelkenini doldurma derdinde!

Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
leyla küçük
leyla küçük, @leylakucuk
25.4.2013 16:26:13
ben hiç türk olmadım.gercekten mutlu oluyor musunz çok merak ediyorum.keşke bir saniyeliğine türk olsam da mutlu olsam.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
25.4.2013 15:43:09
Değerli Arkadaşım.

Üniversite sınavlarında bir kural vardır: ''Üç yanlış bir doğruyu götürür.'' Ama hayatın kuralı bu değildir..Hayatta bir yanlış maalesef tüm doğruları götürüyor.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında kendi okulunun öğrencilerini ve izinsiz de olsa oldukça masum bir gösteriyi ilçe emniyet birimlerine tutanakla şikayet etmek gibi bir olaya tepki göstermeniz son derece haklı ve doğru..Yazınız sadece bu kadarla kalsa hiç bir itirazım olmaz ve sizi ayakta alkışlardım ama yazının sonuna eklediğiniz ''Şimdi tersine aktı zaman. Önce başlarımız örtüldü etekler uzatıldı sonra aklımız yok sayıldı
sokma akıllar konuldu beynimize.'' ifadesi yazdığınız o doğruyu alıp götürdü...

Bu ülkede hiç bir zaman bir kadın ya da kızın başının örtülmesi için hiç bir devlet kurumunda baskı yapılmadı. İkna odaları kurulmadı. Başını örten kadınlar- kızlar bunu kendi özgür iradeleriyle seçtiler...Başı açık olarak evladının, nişanlısının ya da erkek kardeşinin askerlik yemin törenine katılan bir kadın-kız orada başları örtülü , etekleri uzun kadınların adeta köpek kovalanır gibi kovalandıklarını görünce onlar da başlarını kapattılar, eteklerini uzattılar...

Bu gün şeriatı bu ülkeye getirileceğinden korkulan, hatta getirdiği söylenen bir iktidar var başımızda...Peki söyler misiniz? 11 senedir başomızda olan bunlar bir tek ikna odası kurdular mı üniversitelerde...Bir tek anneyi, bacıyı, nişanlı kızı kışlanın kapısından köpek gibi kovdular mı başı açık, eteği kısa diye.

Bu günkü hükümet nasıl ki Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alarak yaptığı tüm doğruları bir anda silmişse siz de maalesef yazınızda yaptığınız bu hatayla tüm doğrularınızı silmişsiniz.

Uzun etekli, başı örtülü de bizimdir, kısa etekli başı örtülü de...Bu ülkenin insanını olduğu gibi sevmeyi öğrenelim artık. Bu takunya, tesbih, takke, baş örtüsü fobisinden kurtulalım.

Elbette ki '' NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ''

Selam ve sevgilerimle.



sami biberoğulları tarafından 4/25/2013 3:44:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
çetin altungüneş
çetin altungüneş, @cetinaltungunes
25.4.2013 14:58:55
şüphesiz...sonsuza dek dalgalanacak... yüreğine sağlık değerli dost.
batu_41
batu_41, @batu-41
25.4.2013 13:50:24
Nazik hanım...
Selam saygılarımla başlamak istiyorum,klasik eski mektuplar gibi..
Yazıyı hayretle bende okudum..Sayfanızdan ister gerçek olsun,ister hamaset ama doğruluğunu o kaydı buraya yada enazından facede paylaş.Eğerki bu dedikleriniz doğruysa ben CHP.ye gelecem..Sende CHP.den çıkacakmısın.Sanırım siz izmirlisiniz ..Ataistler,dönekler,dinciler,bölücüler,koministler,gericiler,satanistler bu ülkede her istediğini baskı ve yasak olmadan haykırabiliyorsa eğer,bunu şikayet edecek bir müdür ve öğretmenin iyi niyetinden ve insan olmasından şüphe duyarım.Çünkü bu ülkenin nasıl karıştırıldığını ben çok iyi biliyorum..Örnekleriyle anlatabilirim,delilleriyle birlik hemde yıl yıl.Bu kasıtla yazılmış,tıpkı ergenecilerin,bölücülerin,faşistlerin,vatan hainlerinin ortaya attığı bir karalamadan öte bir tez değildir..Siz uzaydamı yaşıyorsunuz yada 7 yaşındamısınız acaba.Bu kasıtlı haberleri bu kadar gale alıp sayfalara taşıyorsunuz.Belli bir kesimin üzerinde hegomonya ve baskı kurmak değilde nedir allah aşkına söylermisiniz..
O sizin saydıklarınız Bir TÜRKİYEDE,KOMİNİZİM VE FAŞİZİM'le idare edilen ülkelerde vardı.Hangi çağda yaşayacağız el ayda yarışıyor biz hala ideolojik kavga ediyoruz çok üzgünüm.çok..
Ben MÜSLÜMANIM,TÜRKÜM,TÜRKİYELİYİM...daha neyi arıyoruz,adamlar NAIT KABİRİ KABE GÖSTERİYORLAR bir satır yazarmısın bunun hakkında.ATATÜRK kimsenin malı değil,bu ülkenin bir ortak dehasıdır.Ama sizler böyle ettikçe ATATÜRK çokda daha yerlerde gezecektir.Bari buna saygılı olalım..Kimse kimsenin vatan sevgisi eline metre alıp ölçemez ölçmemeli..Vatanı satıyorlar,vatanı bölüyorlar vaveylası ilede bir yere varılmaz,iftiradan başka birşey değildir..Tarihi bilmeyenler bu sussun bari en azından..
Selam saygılarımlasınız

batu_41 tarafından 4/25/2013 5:32:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
İrfankarabuluT
İrfankarabuluT, @irfankarabulut
25.4.2013 13:47:58
10 puan verdi
ne mutlu türkiyem demeyenin türkiyede işi ne ? dersek yeridir
ahmetozgur
ahmetozgur, @ahmetozgur
25.4.2013 13:37:29
tebrıkler efendım..maalesef turkıye ayakta uyuyor şuan..çok guzel bır şekılde anlatmışınız ama anlayana.. akıl ınsan dedıler dogru dedıler çünkü bunu soyleyenlerın aklı yoktu..akıl adında 3-5 çapulcudan medet umar oldular..bu ulke sahıpsız degıl zamanı gelınce her şey yoluna gırecek..
ne demiş ustat

Biz insanlar yemin ettik imanımız var
Özgürlük için özgürlük aşkına
Savulacak dönem
Savulacak düşman
Deprin cefasını çektik
Sefasını süreceğiz

saygılarımla....
sareyaprak
sareyaprak, @sareyaprak
25.4.2013 13:33:10
10 puan verdi
Ah..Glenay ah..bunlar ne ki...neler duyuyoruz...bire bir...şahit oluyoruz...yaşıyoruz...

Sussam gönül razı değil..konuşsam kimin umurunda...

Kutlarım duyarlı yüreğini...

Sevgiyle kal...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL