13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1268
Okunma

Eşini çok genç yaşta trafik kazsında kaybeden bir anne, beş çocuğu ile bir hayat mücadelesi verir. Eşini yitiren Sakine Hanım küçük çocuklarını yetiştirme konusunda yapması gerekenleri hep düşünmektedir. Hem anne hem baba olarak bir mücadele verir. Kolay değil beş yetim yavruya iyi bir gelecek sağlamak… Çocukların bazı isteklerini alamadığı zaman onlara, “Paramız olunca size daha iyisini, daha güzelini alacağım” diye, oyalama yoluna gider.
Onları oyalamak birazda isteklerini azaltmak için,”Allah annesini üzmeyenleri cennetle ödüllendirir. Allah onlara her şeyi daha çok verir…” diye masallar anlatır. Onların isteklerini biraz olsun unuttururmuş. Çocuklarda can kulağı ile annelerini dinler,” Anneciğim seni üzmeyeceğiz para olunca alırsın!” derlermiş.
Fakat anne yüreği bunları çocuklarına anlatır, onlar uyuduktan sonra, yatağa yatınca; çocuklarına istedikleri çikolata ve oyuncak vb. elbise alamadığı için ağlarmış, yastık ıslanana kadar.
“ Babaları olsaydı, isteklerinin hepsini alamasa da en azından birini mutlaka alırdı.” Diye, sabahlara kadar uyuyamaz, üzülürmüş… Bazen hiç uymadan sabah namazını eda eder, tekrar işe koyulduğu çok günler olmuş.
Çocuklar ancak ilkokulu bitirmişler. Ve zaman öyle bir geçmiş ki hepsi büyümüş serpilmiş… Büyük kızı Semiha’yı istemeye gelmişler.
Sakine Kadının hayatı, yoksulluğu, zorluğu, çektikleri gözünün önünden bir film şerdi gibi geçip gidivermiş. Bu yaşa zorluklarla getirdiği yavrusunu evlendirmek çok zor gelmiş ama zamanla oda alışmış ve onaylamış bu evliliği…
Buketi evlendirmiş, büyük oğlu Selami de büyümüş çalışıp artık katkı sağlamamaya başlamış ailesine… Kendilerine tekrar yeni bir hayat yeni bir düzen kurmaya başlamışlar.
Günler geçip gitmiş. Çocuklar annelerini hep severek ona hürmet etmişler,” Annemiz bize tek başına baktı ve yoklukta bizler için hayatını kararttı. İkinci bir evlilik düşünmedi. Hayatını bize feda etti.” diye, kendi aralarında konuşurmuşlar.
Aylin ile Şükür‘de diğer kardeşlerinin düşündükleri gibi düşünüp hak verirlermiş onlara. Anneleri de hep dua edermiş.” Allah sizin işlerinizi rast getirsin, ömrünüz uzun olsun, dilekleriniz kabul olsun, diye…
Gün gelmiş hepsi evlenmiş çocukların. Sakine Hanımın torunları olmuş. Yaşlanmış… Hayat onu öyle yıpratmış ki vücudu artık yorgunluğunu hatırlatır olmuş. Doktora gitmiş ve gerekli muayenelerden sonra doktor teşhisini koymuş.
Çocuklara,” Annenizi üzmeyin” der, Aylin’e,” Siz teyzeyi dışarıda bekleyin ben ilaçlarını yazacağım. Selami beyle biraz konuşayım!” der.
Doktor Kadir Bey, Selami ile hastalık hakkında konuşarak, örnek vererek rahatlatmaya çalışır. Sonunda hasatlığının kötü bir durum olduğunu söyler. “Anneniz kanser” der, ”Tedavisi de çok geç kalmış.”
Karşısındaki gencin hüznünü görür ama elinden bir şey de gelemeyeceğinin farkındadır.
” ilaç vereceğim rahatlaması için ama ameliyatı kaldıramaz” diye de ekler. “ Gezdirin üzmeyin ne isterse yapın!” der.
Bu söz Selami ‘de uzun süre bir şaşkınlık yaratır. Kendini toparladığında terlediğini fark eder,” Gerekenleri yapacağım hocam” der. Doktor “İhtiyacınız olduğunda gelin elimden geleni yaparım,” diyerek gönderir genç adamı.
Selami doktordan çıkar. Annesini alır, ilaçları alıp eve gider. Annesine Moral verir. “Anne, sen merak etme! Ben ilaçlarını aldım inşallah iyi olacaksın!”
Selami’nin annesi de yine o güzel dualarından eder çocuklarına… Annesi bir ara oturduğu kanepede uyuklayınca, Selami kardeşlerini diğer odaya çağırır ve durumu onlarla paylaşır.
Çocuklar kendi aralarında karar alırlar. Annelerine bu son zamanında daha iyi bakmak onu incitmemek için,”O bize tek başına baktı. Biz beş kişiyiz, şimdi görev sırası bizde…” derler ve onu gezdirirler, üstünü elbisesini temizliğini asla aksatmazlar.
Onlarda annelerine dua ederler.
“Anneciğim ne istiyorsan söyle?” diye…
O hep, “Allah sizlerden razı olsun. Rabbim herkese sizin gibi evlatlar nasip etsin…” diye, dualarını hiç esirgememiş. Çocuklar annelerine hizmet ettikçe, içlerini huzur ve refah kaplarmış. Annelerinin duaları ile de işleri hep rast gider, kazançları bol, sıkıntısız bir hayat yaşarlarmış. Herkes tarafında sevilen ve takdir edilen insanlar olmuşlar.
Bu sevgi o kadar büyümüş ki oturdukları yerde herkes Semiha’nın çocukları diye örnek gösterirmiş. Çocuklarda anlamışlar ki bu saygı, sevgi, bolluk ve bereket annelerinin duaları kabul olmuş. Annelerine hizmet etmekten manevi bir huzur bulmuşlar ve içlerinde ki yürek sokağında ki lambanın ışığı, dua bereketi olarak hayatlarını aydınlatmış…
Bekir Akbulut
18.04.2013
,
Hadis
Buhari ve Müslim`de geçen bir hadis-i şerife göre ashaptan biri Hz. Peygamber (sav)`e gelip; "Ey Allah`ın Resulü, iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir? Güzel geçinmeme ve güzel bakmama en lâyık olan kimdir?` diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "Annen!" diye cevap verdi. Adam; "Sonra kim?" dedi. Resulullah (sav); "Annen" diye cevap verdi. Adam tekrar; "Sonra kim?" dedi. Resulullah (sav) yine; "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu; "Sonra kim?" Resulullah (sav) bu dördüncüyü; "Baban!" diye cevapladı.
Hadis
Cahime (ra), Hz. Peygamber (sav)`e gelip; "Ey Allah`ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare yapmaya geldim." der. Rasulullah (sav); "Annen var mı?" diye sorar. `Evet` deyince, "Öyleyse ondan ayrılma; zira cennet onun ayağının altındadır." buyurur.