7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1617
Okunma

O kadar işimin arasından Türkçe Sözlük sayfasını açıp "minnet" e baktım. İki mana var özet olarak umumiyetle kullanılan, birincisi "Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu" ve ikincisi de aynen bu izah gibi, sadece kelimelerin yeri değiştirilmiş.
Ne olmuştu "Mavi Marmara" adlı yardım gemisinde şöyle birazcık geriye gidelim. O kadar da değil "Preveze" ye gidenler dönsün lütfen.
O kadar değil.
Mavi Marmara adlı uluslarası yardım gemisi Gazze’ye ekseriyeti çocuklar için ilaç, gıda ve sağlık malzemelerinden oluşan yüküyle açık denizde " Siyonist" teröristlerin saldırısına uğramış, neticede dokuz Müslüman şehit edilerek gemiye el konulmuş,"Aşdot" limanında tutulan gemi ve mürettebat memleketimizin değerli yöneticilerinin üstün gayreti sonucunda ülkeye döndü ve Sarayburnu’nda binlerce kişinin gözyaşları ve tekbirleriyle karşılandı.
Bitti mi?
Biter mi?
Daha dokuz şehidimize karşı "Siyonistler" bizden özür dileyecek.
Daha dokuz can’a karşı tazminat ödeyecek.
Daha...
On dokuz yaşında, hayatının baharında "Şahadet" makamından cennete yol alan Furkan Doğan’ı katleden "Siyonist İt" hesap verecek!
Ve diğer insanları katleden "Şerefsiz Siyonist" hesap verecek!
Biz "şahadet" nedir biliriz. Onlar hakkında "Ölü demeyin" emrinin ne demek olduğunu da biliriz.
Müslüman’ın "izzetli" olmasının ne demek olduğunu da biliriz, şükür.
Bir de beklentimiz sadece "Allah" tandır.
Ne Başbakan’dan, ne Reisi Cumhur’dan beklentimiz yok, hamdolsun.
O sebeple dokuz canımız için mübarek ABD’nin Müslüman anneli başkanının ısrarı, Patriotların hatırı, Suriye’nin maazallah (!) Müslümanlaştırılmasını engellemek sebebiyle telefonla “özür” dilemesi ve bunu şartlara bağlaması neticesinde ne Başbakan’a, ne Cumhur Reisine ne de bir başkasına “Minnettar” değilim.
Sizi de olmamaya çağırıyorum.
Bu davranışı sergileyenlerin de ikbal ve istikballerini teminat altına almak gayesiyle Ankara halkının cebinden çıkan “billboard” paralarıyla reklam faaliyetini, ne yapacaklarını merak ettiğim “Sayıştay Müfettişlerine “ havale ediyorum.
Seçimlere kısa bir süre kalmasının etkisi var mı acaba bu “minnettarlığın” altında acaba?
Muhakkak ki insan yaşayan, hayat ile mücadele eden bir varlık. Nafakasını temin etmek için çalışmalı, amenna. Dünyalık yapmak zorunda olduğunu kabul etmemek anlayışsızlığın ötesinde saf’lık olur.
Fakat bütün dünyasını “dünyalık “ile dolduranların ömürlerinin neresine “ibadet” neresine “hayır hasenat” sığdırdıklarını doğrusu çok merak etmekteyim.
Gazetelere düşen ve ” Financial Times” dan alınan habere göre “Adı verilmeyen bir Türk yetkili de özrün İsrail ile Türkiye arasında doğal gaz boru hattı inşa edilmesinin önünü açtığını söylüyor.
Şimdi siz de “ minnettar” mısınız?
Gittikçe körelen inancımızın “devrimci “ yanı,(hadi “inkılâp” diyerek kelimeye muhafazakârlık zerk edelim de yanlış anlaşılmasın) bu hadiseler karşısında yattığı yumuşak saltanat uykusundan uyanır mı dersiniz?
Merak ettiğim bu sayfanın okuyucuları da “Minnettar mı?
Elleri kelepçelenerek Aşdot limanında sorgulanan, zorla içeriğini bilmedikleri bir sıvı içirilenlerin olduklarını, dokuz şehidin yakınlarının ve asil ruhlarının da “minnettar” olduğu zannetmiyorum.
IHH başkanı heyecanla televizyonlarda boy gösterip , eline tutuşturulan kâğıttaki isimlere gereken teşekkürü yaparak “minnettarlığını” gösterse de ben değilim.
Vallahi ben de değilim.
Ya siz?