4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1308
Okunma

ORMANCI’ yım
Evet, ben bir ormancıyım. Bu memleketin ovasına, dağına 20.000 (yirmi bin) fide diktiysem, onlara can suyunu verdirip , bakımını yaptırıp, koruyan biri olarak, bu sıfatı hak ettiğime inanıyorum.
Sağ yanağımda, büyük Marmaris yangının söndürmeye gidip, altı gün uğraşmamın bir nişanı da var. Mermi gibi gelip, yanağıma saplanan çam kozalağının hatırası. “ Bizi, neden yaktınız ey insan oğlu” der gibi.
Keşke, o izlerden birkaç tane daha olsaydı da , yan yana uzatılmış, yangından korkup ağaç tepelerine sığınan , orada engizisyon mahkemelerinin cadı kadınları yaktığı gibi yanan , 9 masum ayı yavrusunu görmemiş olsaydım.
Hani Anadolu’da bir söyleyiş vardır ya “ Ellerin kırıla, ataşlara gelesen”
Peki, benim derdim ne?
Bilmem ki neresinden başlıyayım. En iyisi yakınlarımdaki Belgrat Orman’ larından olsun. İçinde yaşam alanları bile olan , benim hep huzur solumaya çalıştığım yerden.
Ormandaki genç ağaçların derdi, ayaklar altında kalmak veya keçiler tarafından yok edilmektir. Yetişkinleri ise, öyle bir sevgili sarar ki, ölümüne sıkarak seven. Bu sevgili sarmaşıktır. Orman yolundan , tellerin beri tarafında takıntılı olarak , sarmaşık tarafından sarılıp, onun öz suyu ile yavaş yavaş zehirlenen binlerce ağacı , saya saya geçiyorum.
Bazıları sonunda sarmaşık ile sarılıp kuruyarak ölen ,ormanın hayalet gemi iskeletleri gibi duruyor. Yahu ,alt tarafı elinde küçük bir testere ile sarmaşığı dipten kesecek , ağacı kurtaracaksın. Yol kenarına bir sürü maskara şekiller yaparak (bayrağım hariç) çiçek dikip ,onu on gün ,ikinci ekimi yine on gün seyretmek , yüzlerce işçiyi çiçek dikip sökerken görmek ,dünyanın parasını , kumlara çizilen resimler gibi , deniz kenarına dökmek daha mı güzel sizce?
Orman deyince ,etrafına pahalı teller çevrilmiş ,bakımsız ağaç çöplükleri görüyoruz. Bir de gidin, insanların içine gireceği ,gezip, koşup ,yürüyüşler yapacağı, uzanıp rahatça uyuyabileceği , yabancıların ormanlarına bakın .Her ağaç “İşte benim gölgem ,benim köküm bu .Beslenme alanlarım ise yem yeşil üzerine uzanılası çimlerle kaplı ,buyurun oturun, takla atsın oğlan çocukları” der gibi. Etrafı temizlenmiş, dünya nimeti, imrenilesi .
Sonra ağaçları sarıp , keseler halinde sarkan onların kurumasına ,bil hassa çam ağaçlarının ölmesine sebep olan zehirli tırtıllar da var. Elinde uzun saplı makasla ,sürekli iki kişi keseleri düşürüp tırtılları yakmalı, ancak mücadele böyle olur. Onları da saymaktan bıktım.
Ormanlar bizim akciğerlerimizdir. İçinde yaşayan binlerce hayvanın ondan yararlanan binlerce insanın hatırı için ıslah işine el atılmalıdır. Herkesin ormana girmek , dolaşmak, o tertemiz havayı solumak hakkı vardır. Ama kimsenin ateş yakmak ,orman yangınına sebebiyet vermek hakkı yoktur. Bu konuda çok eğitilmeliyiz . Öğretmenlerimiz, çocukların hiç görmediği eğrelti otunun, üreme şemasını öğretmek yerine , o otun üzerinde uzanıp yatan öğrenciler hayal edebilirlerse.
Yani ormanlarımız yoldan geçerken içindeki balıkları seyrettiğimiz dokunulmaz akvaryumlar değildir. Bizler onun içinde ,onu hak ettiğimiz kadar ona saygılı yaşamalıyız . Bize saldırmadıysa zehirli yılanına bile saygı duyarak, ilişmeden ,fidanının ucunu kırmadan ,böğürtlenlerini ,yaban üzümünü, alıc ını ,kuzu kulağını ,çiğdem ini yiyerek .İçinde çadır kurup kamp yaparak ,onunla samimi bütünleşmelerle .
Yetkililer , lütfen ormanlarımıza, ormancı gibi ormancılar koyun .tabiata, ağaca, suya ,saygılı ve yürekten sevgili olsun.
E.Yaşar Ovalı 12.03.2013