9
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1297
Okunma


Artık geçidi kollayan ağır makineli tüfeğimiz yoktu. Roket havada süzülmüş, Bragg’ı ve başında olduğu tüfeği götürmüştü.
‘’Birisi oraya geçsin!’’
Haykırıyordu teğmen LaSane.
Birisi? Orası daha yeni roket yedi. Kim gider bunun üstüne?
Kimse sindiği yerden kımıldamadı.
‘’Kieso! Waygandt! Vadiye bakan elliliği oraya kurun!’’
Donald Kieso’yla göz göze geldik.
...
Belki de güneş arkadan geldiğinde doktor güzelleşiyordu. Herkes onun ne kadar çekici olduğundan bahsediyordu ama değildi işte. Kırk yaşlarında, aralarında beyaz tellerin bolca görüldüğü siyah saçlarını toplayan bir kadındı. Sokakta görseniz dönüp bakmazdınız.
Askeri hastanede görünce de değişen bir şey olmamalıydı ama nedense ‘’Doktor Irwin aşağı... Doktor Irwin yukarı...’’ idi.
Dosyasına duvar dibindeki masanın üzerine koydu.
‘’Terhis olalı iki yıl olmuş. Arazlar o zamandan beri devam ediyor mu?’’
‘’Sanki hep vardılar gibi. Ne zaman başladılar, hatırlamıyorum.’’
‘’Şimdi bana, kendi kelimelerinizle, sıkıntınızı anlatır mısınız?’’
Sıkıntı... Böyle de denebilirdi tabi.
‘’Gözümün önünden gitmiyor.’’
‘’Gözünüzün önünden gitmeyen nedir?’’
...
Artık geçidi kollayan ağır makineli tüfeğimiz yoktu. Roket havada süzülmüş, Bragg’ı ve başında olduğu tüfeği götürmüştü.
‘’Birisi oraya geçsin!’’
Haykırıyordu teğmen LaSane.
Birisi? Orası daha yeni roket yedi. Kim gider bunun üstüne?
Kimse sindiği yerden kımıldamadı.
‘’Warfield! Waygandt! Vadiye bakan elliliği oraya kurun!’’
Terry Warfield’le göz göze geldik. O davranacak gibi oldu ama kulağı hizasından yediği kurşunla gerisin geriye, Donald Kieso’nun üzerine yığıldı.
...
Doktor dönen sandalyesinden kalktı, odanın ucuna kadar yürüyüp geri döndü. Evet, bacakları şekilliydi ama yine de güzel demezdim. Belki biraz daha genç olsa ve de biraz daha kısa... Yoksa bu uzunluk iyi miydi?
‘’Bu anı tekrar tekrar yaşıyor olmanız, sizin gibi bir savaş deneyimi olan biri için normal gözüküyor. Rehabilitasyona gitmiştiniz, değil mi?’’
‘’Evet, gittim. Ama onlar sorunumun tıbbi olduğunu söyleyip buraya yolladılar.’’
Rehabilitasyon merkezinin resepsiyonunda çalışan hemşireye güzel diyebilirdim. Her şeyden önce iri gözleri vardı. Ama doktor Irwin... Belki loş ışıkta... Bilemedim.
‘’Ah! Tabi. Kusura bakmayın, daha önce anlamalıydım. Görevdeyken ne gibi ilaçlar kullanıyordunuz?’’
‘’Vitamin, şu günlük olanlarından... Ara sıra ağrı kesici... Bir de Restrepo’da görev yaptığımız zaman kullandığımız kuvvetlendirici vardı.’’
Yüzü aydınlandı. Böyle daha hoş olduğunu kabul etmek lazım, ama hala efsane olmak için çok yolu var.
‘’Restrepo? Şu meşhur vadideki karakol, değil mi?’’
‘’Korengal vadisi, evet.’’
‘’Orada görev sırasında kullandığınız kuvvetlendiricinin adını hatırlıyor musunuz?’’
‘’Hımm... Dexedrine’di galiba. Gayet iyiydi; günde bir tanealıyordunuz, bir daha uyuklamıyordunuz. Dikkatiniz hiç dağılmıyordu. Özlemiyorum desem yalan olur.’’
Sandalyesine oturup geriye doğru yaslandı. Göğüslerini farkettim. Daha önce nedense dikkatimi çekmemişlerdi. Güzeldiler. Nasıl olmasınlar; göğüsler her zaman güzeldir.
...
Artık geçidi kollayan ağır makineli tüfeğimiz yoktu. Roket havada süzülmüş, Bragg’ı ve başında olduğu tüfeği götürmüştü.
‘’Birisi oraya geçsin!’’
Haykırıyordu teğmen Warfield.
Birisi? Orası daha yeni roket yedi. Kim gider bunun üstüne?
Kimse sindiği yerden kımıldamadı.
‘’LaSane! Waygandt! Vadiye bakan elliliği oraya kurun!’’
Diego LaSane ile göz göze geldik. Gerçekten yapacak mıyız? sorusu gözlerinden okunuyordu. Tam davranıyordum ki LaSane’ın arkasındaki Kieso gırtlağından vurulup LaSane’ın üzerine yığıldı. Bir an durakladım. LaSane inanamamış şekilde arkadaşına bakıyordu. Kaybedecek zaman yoktu; onları çöküp kaldıkları yerde bırakıp, vadiye bakan ağır makineliyi almaya koştum.
...
‘’Bay Waygandt, öncelikle rahat olun; yabancısı olduğumuz bir durumunuz yok. Görevdeyken aldığınız ‘’kuvvetlendirici’’nin böyle bilinen bir yan etkisi var. Çeşitli anlar hafınıza kazınmış gibi oluyor; tekrar tekrar gözlerinizin önüne geliyor. Neyse ki elimizde bu etkiyi giderecek yeni bir ilaç var. Onu düzenli kullandığınızda Dexedrine’in etkisini nötralize edecektir. Söylemeye gerek yok, sağlık sigortanız ilacınızı kapsıyor.’’
Sağ yanağında bir iz mi vardı? Yoksa ışık oyunu muydu?
‘’Peki o ilacı ne kadar zaman alacağım.’’
Artık yüzü aydınlık değildi. İz de kayboldu.
‘’Belirli bir süresi yok. Düzenli olarak kullanacaksınız. Yanınızdan asla ayırmamanız gereken, beraber yaşamayı öğreneceğiniz bir ilaç olacak.’’
...
Artık geçidi kollayan ağır makineli tüfeğimiz yoktu. Roket havada...