9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
798
Okunma

Elleri demir gibiydi.
Üşümüş diye düşündüm.
Gözlerine baktım, gözbebeklerimin içine bakar gibiydi. Sana gözlerimle bir şeyler ’daha’ anlatmak istiyorum diyordu... Gözlerinle...
Mıknatıs nedir bilir misiniz? O da soğuktur ve kendisine çeker. Yorulmayı bilmez.
Mıknatısa benzettim ilk defa gözlerini. Titredim.
Bu bir hayata elvedanın el sallamanın anlatma beceriksizliğiydi. Gözlerinin içine çekilip, hapsolmuştum.
Önce deniz sandım, balıkları aradım... Yoktu.
Keman sesleri geliyordu. Denizden keman sesi gelir miydi hiç ? Yutkundum.
Böyle zamanlarda benim kulaklarıma hep keman sesi gelir dedim tırnaklarıma. Avuçlarıma batırdım yosun aradım.
Kokmuyordu.
Deniz kabuklarına baktım. Hışırtısını bile duyamadım.
Anladım ki düştüğüm ve düşündüğüm bu yer onun gözlerinin derinlikleriydi.
Saklandım.
Oysa onun gözlerinin içinde saklanan ve yüzünü hiç tanımadığım o kadar çok yüz vardı ki.
Deniz sandım gözlerini. İçinde görünmeyen balıklar oynaşan. Kıyısında da renk renk çocuklar...
Kıyısındaydım şimdi bir denizin ve kahvemi bilinmezlikler de denize baka baka adını keyif koyduğum girdabın içinde içmeye başladım.
Ve o başka bir sahnede oyuncu olup, yine sahneye çıktı. "Komik Kadını" oynadı.
Boğalar vardı, hayatın içindeki boğalar onu teptikçe o hep komik kadın oldu. Üstüne de seyirciye oyuncunun selamını verdi.
Boğalar şaşırdıkça, o güldü.
-ee dedi Hayat, şimdi ne olacak? Biz ne yapıyorsak, o bize gülüp geçiyor.
Ona en ekşisinden limonlar yolladı.
O da üşenmedi, en tatlısından bardak bardak limonatalar yaptı. Hepsinin üstüne buzlar attı.
-Şak Şak Şak...
Limonata ile buzun buluşmasına, ateş bile alkış tuttu.
Limonatayı bütün canlılara dağıttı. (boğalar hariç)
Hani tatile çıkacaktı...!
Boğalar ülkesine. İşte en çok da ondan korktum, olur ya bir tepik daha... İnsan hali, bir tepik daha kaldıramaz.
Bir gülücük daha attı. Ateş kırmızısından bir elbise almıştım der gibiydi.
İlk defa bana "anne kadını" oynadı. Avuçlarında dört tane nardan ateş vardı. Birini bıraksa, dökülürdü yerlere tanelerin her biri. Siper etti anne bedeninin gençliğini ve boğa tekmeleri üst üste geldi. Artık serçe dediği o evlâtları büyümüştü. Gözbebekleri dar gelmeye başladı.
Benim de içim içime dar gelmeye başladı.
Saklandığım yerden çıkmam gerekti. Bir şeyler yapmak istedim.
Omuzumun dürtülmesiyle kendime geldim.
-Bayanın gözleri açık kalmış. Siz çıkabilirsiniz. Öğlen namazına müteakip defnedilecek.
-Herşey bitti mi? Yolculuk yani.
-Bitti.
-Yanında kalmak istiyorum. Sonuna kadar.
-Nasıl isterseniz.
-Peki bu bileti göğsüne koysak kimse fark eder mi?
-Ne bileti o?
-Uzun yolculuk, boğalar ülkesine gidiş bileti...
öyküsatıcısı2013Davidoff