9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1448
Okunma

Bu yazımda erkek mi üstün kadın mı üstün tartışmalarına girmek değil niyetim.
Konuyu bilimsel açıdan sizlere sunmak istiyorum.
Yoksa analarımız, bacılarımız, eşlerimiz ve kızlarımız olan kadınlara olan saygımı sizler biliyor olmalısınız.
Farklı özelliklere sahip bir erkek ve bir dişinin ortak ürünü olan çocuklarına anne ve babanın özelliklerinin nasıl geçtiğini ilk inceleyen 19. Yüzyılda yaşamış botanik bilgini ve rahip Gregor Mendel’dir. Mendel incelemelerini bir manastırın bahçesinde bezelyeler üzerinde 20 yıl sürdürmüş ve tespitleri Mendel Kanunları olarak bilim literatürüne geçmiştir.
Örneğin sarı saç karakterini S ile, kahverengi saç karakterini de K ile gösterirsek, anne ve babayı SS ve KK şeklinde gösterebiliriz. Buradaki her bir harfin diğer harfle karşılaştırılmasıyla yeni bireylerin oluşmasına çaprazlama denir ve çaprazlama sonucu ortaya çıkan dört farklı birey; SK, SK, SK, SK. Yani tüm bireyler melez olur.
Peki, bu melez bireylerin saç rengi sarı ile kahverengi arasında bir renk mi olur?
Hayır.
Çünkü bu karakterlerden biri baskın karakter (dominant mod) diğeri ise çekinik karakterdir (resesif mod).
Bunun sonucu melezlerin hepsi de baskın karakterde görülürler…
Örneğin sarı saç karakteri baskın ise yeni neslin hepsi de sarı saçlı olur ama bu görünürde sarı saçlı olan bireylerin hepsi de aslında melez olup kahverengi saç karakterini kendilerinden sonraki kuşağa iletirler…
Melez olan iki karakterin (SK ve SK) çaprazlamasını oluşturduğumuzda ise ortaya şu sonuç çıkar; SS, SK, SK, KK
Yani %25 sarı saç, %50 melez ve %25 kahverengi saç çıkar…
Bunlardan biri baskın karakter olacağı ve melezler de baskın karakter görünümünde olacağı için %75 baskın karakter ve %25 çekinik karakter oluşur…
İrsi hastalıkların akraba evliliklerinde ortaya çıkabilme riski bu sonuçla açıklanabilir. Çünkü akraba evliliklerinde aynı hastalık genlerin her iki eşte de bulunması olasılığı yüksektir. Eğer hastalık çekinik ve sağlamlık baskın karakter ise genlerinde hastalığı taşısalar bile melez olma durumlarında hasta olmazlar. Ama yukarıda görüldüğü gibi çekinik de olsa %25 oranında hastalık ortaya çıkabilir…
Şimdi bir melezle bir saf bireyi çaprazlarsak ne olur ona bir bakalım…
Melez birey XY ve saf birey de XX olsun ve burada Y baskın karakter olsun.
Bu durumda çaprazlama sonucu; XX, XX, XY, XY şeklinde olur. Yani XY karakteri ile XX karakterinin bir sonraki nesilde ortaya çıkış oranı %50 ye %50 dir.
Bilindiği gibi canlıların kromozom dizilişinde en sonda cinsiyet kromozomları vardır. Erkek kromozomu Y ile, dişi kromozomu ise X ile gösterilir. Erkeklerde XY, kadınlarda ise XX kromozom çifti bulunur. Burada erkek kromozomu baskın karakterdir.
Durun, hemen kadınlara karşı üstünlük kurduğunuzu düşünerek “ben dominantım” demeye kalkmayın.
Yoksa kadınlardan: “erkekliğin kadar konuş” cevabını alabilirsiniz.
Çünkü kadınlar %100 dişi kromozomu taşırken, yani %100 kadın iken hiçbir erkek %100 erkek değildir. Her bir erkek bir erkek bir de dişi kromozomu taşıdığından melezdir, diğer bir deyişle yarı yarıya erkektir. Allahtan erkeklik dominant mod olduğu için kurtuluyoruz. Yoksa kaybolup giderdik Allak korusun…
Allah korusun dedik de…
Şair Erzurumlu İbrahim Hakkı demiş ki;
“Mevlam Görelim Neyler Neylerse Güzel Eyler”
Bakalım Mevlamız bu kuralları neden böyle yapmış?
Değişik olasılıkları düşünelim:
Erkekler de kadınlar da saf karakterli olsalardı, yani erkeklerin kromozomları YY, kadınların XX olsaydı çaprazlama sonucu şöyle olurdu; XY, XY, XY, XY
Yani hepsi de melez olurdu. Aslında söylemeye dilim varmıyor da, hepsi erdişi olurdu.
Erdişi olmaması için bu karakterlerin birisi baskın olması gerekir ki o zaman da hepsi aynı cinsiyette olurdu. Yani bu durumda erkek baskın ise herkes erkek, kadın baskın ise hepsi kadın olurdu.
Eğer mevcut durumda, yani erkekler XY, kadınlar XX kromozomu taşırken kadın kromozomu (X-kromozomu) baskın olsaydı dünyada iki çeşit insan olurdu. Saf kadınlar ve melez kadınlar. Erkek diye bir şey olmazdı…
Erzurumlu İbrahim Hakkı yukarıdaki sözü söylerken çok doğru söylemiş…
Doğru kuralları koyan Mevla’mıza hamd-ü senalar olsun…
Kadir Tozlu
17.02.2013