Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
suleteker
suleteker

"BINGILDAK"

Yorum

"BINGILDAK"

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1334

Okunma

"BINGILDAK"

Bacak bacak üstüne atmış, kırpıştırdığı mavi gözlerini süzerek röportajı yapan gazeteciye anlatıyordu;

-Ben zaten hep güzel bir çocuktum. Sonradan olunmaz ki! Bütün yarışmalarda dereceye girdim.

Uzun saçlarını eliyle geriye atıyor, kariyer planlarını bildiği kelimelerle anlatmaya çalışıyor, bir yandan ciddi ciddi genetik mirasına övgüler düzüyordu.

Kumandayı çocuklara bırakıp odadan çıkarken zihnim insan çeşitlerini sınıflandırmayla meşguldü.

Elimizdeki bilimsel verilerden, beyin gelişimini tamamlayana kadar kafatası kemiklerinin esneyerek genişlediğini biliyoruz. Ancak sanırım, doğarken tam tepede var olan delik, herkeste aynı ölçüde kapanmıyor.

Halk arasında “bıngıldak” ismiyle adlandırılan sözkonusu boşluğu erken kapanan insanları, cahil, tuhaf, anlayışsız gibi sıfatlarla nitelendiriyoruz. Bu onlara haksızlık aslında.
Tuhaf olan diğer kısım; Gelişimini hâlâ sürdüren, bıngıldağı tam kapanmamış olanlar. Hassas, sağduyulu, olgun tabir edilen güruh.

Birinci grup ne kadar özgüvenli, cesur, kendini beğenmiş ise, ikinci mütevazı grup o kadar hisli, mutsuz , çekingen.

Başarı birincilerde; para, şöhret, reyting… İkinciler gariban.

Masama oturup bilgisayarı kurcalıyorum bir yandan. Bertrand Russel’ın bir sözü, kafamda şimşek gibi çakıyor; “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”

Tanrı’nın bir hikmeti gibi posta kutuma düşen bir yazı açılıyor ekranda. Yapılan araştırma tam da bu konuyla ilgili.

“Justin Kruger ve David Dunning adlı ikiAmerika’lı psikiyatri uzmanı , benim yaşadığım bu ikilemi daha yoğun yaşamış olacak ki, on yıl kadar önce bir teori ortaya atmış:
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."

Ve bunun üzerine bir araştırma başlatılmış. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmış:

• Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
• Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedirler.
• Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
• Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

Bitmedi...

Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapılmış ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istenmiş...

Soruların yüzde onuna bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişmiş.Bu arkadaşların "testin yüzde altmışına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde yetmiş başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıkmış.

Soruların yüzde doksanından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” denekler; soruların yüzde yetmişine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlarmış.

Tüm bu sonuçlar bir araya getirilmiş ve Dunning-Kruger Sendromu’nun metni yazılmış:

“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz!
Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında “fazla alçakgönüllü’ davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler...
Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar…”

Dehşetle yerimden kalkıyorum. Aklımdan binbir türlü yüz ve isim geçiyor. Bıngıldak tezimin doğru bir temel bulmasına sevinemiyorum bile. Bu sonuçlar çok korkutucu. “Bilenler”i mütevazılık illetinden kurtarmamız lazım.

Ülkenin geleceği tehlikede! Derhal önlem almalıyız. Bir “kafatası müdahalesi” olabilir mesela.

Televizyonun olduğu odanın önünden geçiyorum. Kanal değişmemiş. Aynı mankenin şımarık sesi;

-Evet, bir kitap yazmayı düşünüyorum.



Şule TEK

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
"bıngıldak" Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz "bıngıldak" yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
"BINGILDAK" yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
simin
simin, @simin
15.2.2013 01:18:10
güzel araştırmalarmış, tabii bir de aptallığı, hırsı öven dizilerin payı unutulmamalı, yontulmamış zihinler buraya yontuluyor.
insan beyni yoğurulmaya bir hamurdan bile daha müsayit, o yüzden böyle insanlar, her şeyi kendine hak görebiliyor..
Etkili Yorum
yeğinadnan
yeğinadnan, @yeginadnan
14.2.2013 14:36:33
:):):):):.....Yazıda kaybolmak bu olsa gerek. Nadiren yazı okurum. Gereksizliğinden değil tabii; tembelliğimden. Bıngıldak dikkatimi çekti.Neden bilmem sanki benden başkası Kafatası çukuru olarak bilinen ve varlık sebebi Anneye Rahmet olan bu İlahi boşluğun,Adına bıngıldak demez zannederek;Bıngıldak olarak nitelendirilmesini Kendi köylülüğüme verir ve bahsetmek gerektiğin de de bunu kullanmayı ayıp sayardım. Değilmiş.Teşekkür ederim.
Öte yandan Bu sonradan tamamlanmak üzere Yaratıcısı tarafından insana bahşedilen bu boşluğun daha farklı bir sebeple incelenmiş olmasını hayretler içerisinde okudum ve şaşırdım. Bilginin çoğu olmaz.Yedikçe acıkır insan,tıpkı sevgi gibi bir tabiatı vardır bilginin de. Şimdi bu sofrada hem sevgi var hem bilgi ikisini de ceplerime alıp tamda çıkacakken.Mankenin in suratına inen şaplağı duymanın sevinci daha bir üstün geldi. Acaba dedim benim bınıldak doğuştan kapalı olabilirmi.:):):):): el ve yüreğinize sağlık kardeş. Müthişsiniz.

yeğinadnan tarafından 2/14/2013 3:15:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL