TIRPAN TARLADA
Altmışlı yıllar. Hacı abi Boğazlıyan’da terzi.Ali Usta’nın kalfası. O zamanlar şimdiki gibi konfeksiyon yaygın değil. Terzilik revaçta. Tutulan bir meslek.Hele işiyin de ehliysen kim tutar seni...Bizim köyden Ali abi (Ayyıldız),Veli abi (Özkan),Danacı’nın Hasan (Gündoğan) Boğazlıyan’da terzilik yaptılar.Hatta Necmettin abinin de dikiş diktiği vakidir.Bunlar Almanya’ya gidince terziliği bıraktılar.
Ali Usta iyi terziydi. Hacı abi, Almanya yoluna düşmeden Ali Usta’yla çalıştı.Çok iyi anlaşırlardı.Ellerinden makas, iğne düşmezdi.Bir bakardınız bir ceketin iç astarını teyelliyor usta.Kalfa ütü masasında bir pantolona ütü basıyor.Arı kovanı gibi işlerdi dükkanları.Bu arada iki çift laf etmek için gelen de olurdu. Ali Usta, bir çay içimi süreyi aşan ziyaretçiye pek yüz vermezdi.
Bayram arifelerinde sabahlara kadar çalışırlardı. Başlarını kaşıyacak vakitleri olmazdı.
Halim enişte de o yıllarda köyde. Irgatlık zamanı. Halim enişte öyle ekinden saçından, harmandan hasattan hazzeden biri değildi.Ekin biçerken tırpan sallaması bile zorakiydi.Uzun boyluydu.Lakabı da köyde “Sırık Halim”di.
Halim enişte gibi “ Çedederesi köyünden Hüso’nun boyu çok uzundur.Ömrü hep çobanlıkta geçtiği için zor işlere,tarla işlerine pek yüzü yoktur Hüso’nun.
Bir gün arpa yolmaya götürmüşler.Birkaç kez eğilmiş, olacak gibi değil. Zürafanın su içmeye eğilmesi gibi bir şey...Kalıcı fırlatmış elinden:
-Heh! Demiş.Hüso nirde,arpa nirde?” ()
Aynı Çededereli Hüso gibi Halim enişte de tarlada biraz çalışır malışır.Usanır. O sıralar sinemanın saltanat sürdüğü demler.Akşam yakını gelir Boğazlıyan’a. Recep’in Sineması var: Açık Hava Sineması.Halim enişte Hacı abinin dükkanda alır soluğu.Çayını,gazozunu içip dinlenecek.Akşam sinemaya gidilecek.Hacı abinin evde konuklanacak.
Halim enişte:
“Hacı! Vallaha tırpanı tarlaya diktim,geldim.Sabah erkenden dönerim nasıl olsa... Bitmedik iş mi var be canım?..”der.
.............
()Yozgat Tesellemeleri
Habib Coşkunsoy-2012,s.114