6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
593
Okunma
İş yerinde öğleye doğru ikimizde çok aç olurduk. Öğleye kadar içtiğimiz bayat çaylar midemizi bulandırırdı.Kan şekerimizi düşürürdü.En çokta benim,Seval her zaman kendini kontrol etmesini bilir.,her olayda kontrollü davranır hiçbir zaman ölçüyü kaçırmazdı.Hayatımıza Öyle ya da böyle;bir şekilde giren insanların kesinlikle tesadüf olmadıklarına her zaman inanmışımdır. onlar bize bir çok hayat tecrübesi öğretirler..Ya da bizden çok şeyi alıp giderler.. Biz de,onlarla birlikte yaşadıklarımızdan bir çok tecrübe kazanırız..Yani görmüş geçirmiş insan oluruz. hayatı yaşayarak öğrenmiş oluruz..
Seval benim gibi deli dolu,hatta çılgın denilebilecek olan bana;ağır başlı olmayı,düşünmeden konuşmam gerektiğini öğretmişti.Çoğu zaman onun gibi bir arkadaşım olmasından her zaman gurur duymuşumdur.Yoksa karga gibi burnum boktan kurtulmazdı.Asla onun gibi içten pazarlıklı olup ,saman altından su yürütmedim..Böyle bir kötü huyu olmasına rağmen ben seval ’i çok sevdim..Seval aşırı cimri bir insandı,değil bir çayın;yanındaki kesme şekerin hesabını yapardı.
Yemek saatine doğru benim yanıma geldi:
-“Hadi bu gün kendimize yoğurtlu döner söyleyelim.” O yıllarda telefonlar bu kadar günlük hayatımızda değildi.Ancak jetonla arardık dışarıdaki birini.Sonra devam etti “Ben,bir şey öğrendim.Telefon numarasındaki sayı değerleri kadar tıkladığımızda,jeton kullanmadan görüşülüyor.Denedim oluyor.” Benimde cimriliğim tuttu. Jeton kullanmak istemedim.Çünkü jetonlar her zaman benden gidiyordu.Ben başladım tıklamaya dokuz tık tık,yedi tık tık,üç ,tık tık…Aaaa telefonu müdür Açtı..”Siz ne yapıyorsunuz öyle..” “Hiç müdür Bey,biz döner söyleyecektik..Bize iki porsiyon İskender gönderiver lokantadan,”Der demez telefon yüzüme kapandı.Ben Seval ‘ “Bizim müdür, öğle arası lokantada çalışmaya başlamış telefonu o açtı..” Seval “Toprak doyursun gözünü, Mal,mülk zaten çok.Karı koca çalışıyorlar,bir de öğle arası lokanta da çalışmaya başlamış,yuh ona yuh aç gözlü..” derken hizmetli safiye abla hızla odaya geldi..” “Kızlar,telefonla ,siz oyun mu oynuyorsunuz? müdür öfkeden kuduruyor…..Eyvah ! Eyvah ! biz telefonların paralel olduğunu hiç düşünmemiştik.Müdür lokantada telefonlara da bakmıyormuş..Odasındaymış..Ben,jetona kıyıp lokantayı aradım İskender siparişini verdim.Aç kurtlar gibi beklemeye başladık.Dönerler kapıdan girdi bize gelmesi lazım gelmiyor.Bir de baktık dönerler geri dönmüş gidiyor.Seval ve ben can havli ile ayağa kalkıp,hızla koşmaya başladık. Garsona “Kardeşşşşşş “diye arkasından bağırıyoruz.Garson durdu bize baktı,geri dönüp yürüdü.Sol tarafta müdürün sesi “Ben buraya yemek söylenmeyecek demedim mi ?leş gibi kokutuyorsunuz ortalığı..Of..of..şu müdür garsonu geriye göndermiş.Hemen paltoları giydik çantalar omuza ,takıl garsonun peşine,Ben köşeyi bir türlü dönemiyorum ayağım takıldı,takılan yere bakmıyorum,yandaki vitrine bakıyorum,Seval bana gülüyor; küçücük gözleri yüzünde kaybolmuş,gülmekten göz yaşları akıyor rimeller ince bir çizgi halinde gözlerinden aşağıya ,çizgi halinde akıyor,konuşamıyor..
Ah şu engeli bir geçebilsem,bende güleceğim derken bir adamın sesi “Abla ! ayakkabı boyatacaksan ayağını yana koyma,ön tarafa geç..”Aman Allah’ m engel köşede duran ayakkabı boyacısıymış, Bir utandım.Seval de boyacının şaşkınlığına gülüyormuş.Adam tuaf tuaf bana bakıyormuş. O gün döner yedik; ama hiç iştahımız kalmamıştı…
Çocukluk arkadaşım.iş arkadaşım Seval ‘le bütün ilişkilerim beş sene önce bitti.Oysa onunla yıllar içinde çok şeyi paylaşmıştık.Bizi ayrılmaz ikili olarak görürdü herkes…Yıllar içinde zaman zaman aramızda sorunlar çıksa, dargınlıklar olsa da..Bir müddet ayrı kalırdık ben onun yanına gider “Selam “derdim ve her şey kaldığı yerden başlardı. Son gerginliğimiz de dargınlığın uzun süreceğini benim ona “Selam” demeyeceğimi anlamıştı.O bana “Selam “ dedi ben çok kırgındım ve cevap vermedim…Beş yıldır onunla bir çay bile içmedim.Ben onu çok özledim….