28
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4375
Okunma


Hüzün Entarisi / Şahan Çoker
Kâinatın gözlerine serçeleri bekçi kılan bir garip seyyah…
Şiir, ağzı umut kokan bebeğin kirpiğinde büyüyen kutsal tınıdır! Bedeli peşin ödenmiş duyguların kuyusuna Yusuf’ça yağmur olabilenlerindir şiir. Yaşam, damağı kurşunlanan zamanın bereketlenen tenhalığında büyütür gönlü şiire değmişlerin yüreğini. Ve avazına hüznün çitlerinden ufkuna yoğurduğu alfabeyi atlatabilenler kazanır yarını. İçindeki devrilmiş şehirlerin enkazından “serçelerin gözlerinden öperek” kurtulan bir şairin sesini dinleyeceğiz birazdan!
Şahan Çoker’in Okur Kitaplığı / Metamorfoz yayıncılıktan çıkan “Hüzün Entarisi” adlı çalışması, müzik albümlü şiir kitabı adı ile sunulmuş okuyucuya. Şahan Çoker “Hüznün Entarisi “ ile aslında sadece kendi ruh diline ait bir alfabeyi doğurmuş bu kitabında. Şiirlerin bekçileri serçeler olmuş. Çatısı ise entarisinde hüzün mayalayıp evrensel huzura kapı açmaya giden yalınayak ağıtlar! Kitabın tamamını içine alan özgün bir çığlık var. Üzerine yaşamın en yaralı iliklerini düğmeleyen bir çığlık! Öyle ki su ve ateş şairin kuyusunda Kerbelâ sızısına benzer bir sızıyı almış ve dikmiş en acıklı, en ıslak ama en külüne sadık dizeleri atlasın göğsüne. Çünkü şair biliyor, insan en acıyan yanından doğurur en bakir şiirleri…
Sıtkı Caney imzasını taşıyan kitap kapak tasarımı güz, hüzün, serçe telaşı ve eteğinde ayaz damıtırken saklı baharın sesine akan bir ırmağı resmedişin kompozisyonunu vermiş okuyucuya. Sarı rengin hâkim olduğu kapak, turuncunun sıcak teslimiyetine bağdaş kuran bir farklılığı sererek “geleceğe umutla” sloganı ile tezatlar birliğinin başkentini oluşturmuş. Hüzün ve umudun kan/ter içindeki maratonu aslında kitap kapak tasarımı ile başlamış. Serçelerin ve hüznün eteklerine hemhal olan yaprakların, kitabın sayfalarına akıttığı mayhoş tat kitap hakkındaki ilk ışığı veriyor okuyucuya.
Asıl yolculuk kitabın yanında armağan edilen müzik albümünün, farklılığa kulaç atarken örnek teşkil edecek bir emeğin okuyucuya göz kırpmasıyla başlıyor. “Müzik albümlü şiir kitabı” adı verilen bu proje, kitap kapağının hâkim olduğu sarı rengin sonsuzluğu çağrıştıran daveti ile bambaşka bir dünyanın kapısını açıyor okuyucuya.
Şahan Çoker şiirleri ve Şeref İzgü müziği ile nefese bırakılan gül manifestosu gibiydi sunum. Kitabın içindeki sayfalar ortak bir dil ile “şiir canlı bir masal artık!” demiş. Kendi hikâyesinin kıyısında şiirin duyguyla örülmüş duvarlarını müziğin ritmi ile inşa etmek düşüncesinin yankılarını ileriki günlerde elbette duyacağız. Müziğin sesi ve ritmi, şiirin toprağında öyle güzel harman olmuş ki edebî bereketin kaçınılmaz oluşuna mühür olacak bir ortaklığa şahit olmaktı sanki “Hüzün Entarisi” nin kıyılarında demlenmenin adı. Bu anlamda ortaklıklar büyük bir riskin doğuşunu da doğurur. Çünkü o şiir ve müziğin arasındaki bağı barışık kılmak ve zamanın rahmine düşürmek; ancak inanmak, emek ve titiz bir çalışmanın sonucunda başarıyı kucaklar. Solist Seher Akkaş’ın emeğin alnından öpen eşliği, kitabın içindeki ahenge vefalı bir yoldaşlığın haritasını çizmiş.
Şiir ve müziğin kutsal birlikteliği olarak nitelendirdiğim “Hüzün Entarisi” nin sesi bana; Dicle’nin, Gazze’nin, Bosna’nın ve dağlarında gül kanayan tüm hikâyelerin evrene saldıkları tek kanatlı kuşlar cesaretini anımsattı. Tek kanatlı kuşların gökyüzünde bir diğer kanatlarını onaran tılsım vardır! Bu da yüreğindeki gurbeti evrenin doğurduğu gurbet ile birleştirebilenlerin duyabileceği bir tılsımdır.
Şahan Çoker şiirleri, tek kanatlı kuşların diğer kanatlarını onaran tılsımla aynı sesi çıkaran isyan ve şefkat karışımı bir renge sahip! Sanki yarası olan her renge yetişmek için diğer kanadını şiir şiir ören bir derinliğin anaç kokusu var dizelerin her bir köşesinde…
“Susarsa içindeki şiir söyleyen çocuk” dedi bir ses! Ve yatağının en kızıl harmanına attı alfabesini. Mayalandı dudaklarında sakladığı bir âh! Ve bir serçenin sancısını sardı güllerin kokusunda yitirdiği düşlerine. İşte o an “Hüzün Entarisi” nin sayfalarında kıvranacaktı şairin “En Güzel Sonbaharda Ağlanır” diyen yanı. Ateşin rengine banmış yapraklar Çoker şiirlerindeki derinliğin okuyucuyu kanata kanata yüreğinden vurmasıyla gerçeğin gözlerine on ikiden dokunuyor. Şahan Çoker şiirleri, düşsel toprakların gerçeğin atlasıyla sevişmesinde doğuruyor ritmini. Geriye, göverecek umutların mavi salıncağına vira vira demek kalıyor!...
En çok da “Aranılan Suçlu Benim” de yol alıyor içinizdeki trenin raylara küsmüş gölgesi! Sorgunun insanın önce kendi toprağına yağması deliyor umutsuzluğunuzun çelikten zırhını. İnsanoğlunun doyumsuzluğu ile beslenen savaşların, çirkin sesindeki ölüm kokan nefesini asmış sanki şiirin darağacına şair! Susan vicdanın içindeki tüm safrayı kusan haykırışında buluyoruz sorgularken arınma çabasındaki evrensel af dileyişi! İşte kitabın felsefesi bu haykırışın içinde saklı. Evrensel af dileyişin nabzına tutam tutam çocuk masumiyeti ekleyip avazımız çıktığı kadar susup şiir sağmak geceye!
Yok ile var arasındaki avuntulu bahçede, “Ezher ve serçelere dair” ile gölgesine ıslak ıslıklar gömen şair, bir çocuğun mavi derinliğine sığınıyor sanki yaşamın tüm kirlenmişliklerine inat! İnandığının kıyısına iç sesindeki kıvranışı eklemenin çetelesini tutuyor belki de.
“Ceplerim Kötü Şiirlerle Dolu” derken kırk yaşının kıyılarında kimseye göstermediği çocukluğunu dizelerindeki nemli ateşle yakıyor! Çünkü o biliyor külünün gül ağrısına değdiği zaman anlatacak hiçbir şeyi olmayanlarındı sonsuzluk… Çünkü şair biliyor “Yıldızların ağladığını öğrenmeseydi çocuklar” ne şiir kırbacını yalnızlığın yelesine savurur ne de şair aşkın kundağına sarılan hüznü öpe öpe dudağını kanatır!...
Hüzün Entarisi’nden dökülen kelimeler, göğe uçurdukları kuşların kanat seslerini önce emzirir sonra kimsesiz ağıtlara kardeş yaparmış ki ceplerinde şiiri olmayanların genzine aksın diye umut!
Şahan Çoker, yarası kapanmayanların yarasına yüreğini yaslayan, içindeki şiiri kâğıttan gemilerinin güvertesinde büyüten ve kâinatın gözlerine serçeleri bekçi kılan bir garip seyyah… Yolunuz açık olsun…
Mehtap Altan
Kasım / 2012
Not: Hüzün Entarisi tüm D&R ve İnternette idefix de ayrıca İzmir Alsancak Kıbrıs Şehitleri Yakın Kitabevinde, Karşıyaka Pan Kitabevinde ve Agora da bulunmaktadır...