SU KOYVERMİŞ

Kahvede oyun masasına,sohbet adı altında pişpirik oynamaya oturan,
Dört genç bir süre sonra, oyun sohbeti,oyun münakaşasına döner
----Güzel oynayalım,beyler lütfen,
----Ne olmuş yani,yeniliyorum diye ağlamanın gereği var mı?.
----Ne ağlaması be,oyunu berbat hale getirdin biraz utan bari,
----Ben mi? ne yaptım ki?
----Daha ne yapacaksın ki,oyunu berbat ettin,
----Senin yüzünden olsa gerek,
----Boş versene sen,senin yüzünden sayende oyunda ciddiyet kalmadı,
----sebebi sensn,
----Niye?
-----Sen su koyverdin,ben cıvılttım.


SÖYLEYECEKMİŞ.

Misafirliğe giden yaşlı adam, sabahleyin evde erkence kalkar.
Epeyce beklediği halde ev sahibelerinden kimse kalkmaz.
Canı sıkılan karnı acıkan misafir sarılır cep telefonuna, açar ev sahibinin cep telefonunu.
Bir kaç kez telefonun çalışının ardından,telefona cevap verilir,uykulu bir sesle,
----Alo buyrun,
----Günaydın kızım,
---Alo dayı hayır ola bir şey mi var?
---Yo,yo sadece balkona güvercin kondu,kovalayayım mı dursun mu diyecektim de.

SOHBETİNİ ÖZLEDİK

Yıllardır birbirini görmeyen iki dost ayak üstü sohbete başlarlar.
--E hafız efendi nasılsın bakalım. Çoluk çocuk nasıllar?
--İyilik dostum,Allah’a bin şükürler olsun ,hepimiz de iyiyiz.
--Bakıyorum da pek kocamamış gibisin maşallah,
--Yok be dostum sana öyle gelir kocadım,
--Hafızlık dönem hatıralarını unutmadım,neydi onlar be.
--Öyle o zamanlar bir başkaydık,şimdi öyle değil.
-- Hiç aklımdan çıkmıyor eski anıların,
--Canım o zaman gençlik vardı ya,
--Ee, şimdi hacılık hocalık devri nasıl?.


SİNSİ OYNARMIŞ

Dört arkadaş bir masa da pişpirik oynuyorlardı.
Birinin beklediği şansı hiç tutmadığı için,
hep arkadaşlarına bahane buluyordu,
---Yahu namerdi biraz güzel oynasanıza be,
---Güzel oynamıyor muyuz yani. Bir öbür,
----Ha sahi güzel oynama da nasıl oluyor?
---Sen sus konuşma zaten hep sinsice oynuyorsun,
---Sana öyle gelir, oyunun cilvesi böyle.