7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
688
Okunma
Harcanmış Hayat 3
Eşi, karısından duyduklarına önce inanmadı,sonra kabullendi..”Başın sağ olsun,kardeşlerin annen biliyor mu bu olayı.?” “Kimse bilmiyor,sadece Ali ve ben biliyoruz “ “Haber vermeliyiz herkese,sabaha ne kaldı,cenaze işleri ile ilgilenmeliyiz..” Eşi , Alkolik abinin boşandığı karısı Gülay ‘ı telefonla aradı.Çocuklarına haber vermesi için... Gülay ‘ın çığlık çığlığa sesi Zehra ‘nın kulağına kadar geliyordu..”Şerefsiz,en sonunda layığını buldu demek.Yazık etti hem kendine,hem bana,hem de çocuklarına..yuvamızı içki şişelerine ve alkolik,pislik arkadaşlarına tercih etti..yazık.. yazık..yazık..” Gülay, eşini oğlu büyüyünce boşamak zorunda kalmıştı..Yetişkin oğlu, babasının evde içki içerek kavga çıkarmasına ve arkadaşlarını eve içki içmeye davet etmesini bir türlü kabullenemiyordu. Eve çağırdıklarını evden kovalıyor bu seferde babası ile karşı karşıya kalıyordu..Gülay “Kocam oğlumun başını derde sokacak “diyerek boşandı ve babasının evinde çocukları ile birlikte yaşamaya başladı Gülay .Kocasının bir gün içkiyi bırakacağı ve tekrar birlikte olacağız umudunu hiçbir zaman kaybetmedi .Zaman zaman kocasının evine gider temizliğini yapar,ona kışlık olarak tarana ,turşu ve salça yapardı. Kocasının, vergi dairesinden emekli bir bayanla evlendiğini duyunca geleceklerine dair hiçbir umudu kalmamıştı.Ortak olan bütün malları satışa çıkardı. Kocasının oturduğu evde satılınca..Mecburen o da,kardeşlerinin ve annesinin yaşadığı şehre taşındı.Annesinin eski evindeki kiracı çıkarıldı ve orada yaşamaya başladı İkinci evliliğini ancak üç ay sürdürebildi.Bir gece kadını çok dövmüş kadında onu karakola şikayet etmiş ve boşanmıştı…
Kocası,Gülay’ı aradıktan beş dakika sonra oğlu Serdar halası Zehra ‘yı aradı.”Hala! ne olur! yalan de..doğru olmasın hala! bu..yalan de hala,yalan de,” diyerek ağlıyordu.. “Önce sakin ol halacım,hem ,daha bende bilmiyorum..belki yaralıdır,ölmemiştir..Lütfen sakin ol..”Zehra ona doğruyu söyleyemedi.çünkü Serdar çok acı çekiyordu. Kötü bile olsa ,ölen babası idi..Telefonlar sabaha kadar hiç durmadı.Telefon sesine uyanan bütün yakınların yüreğine köz gibi yakan acı haber düşüyordu.
Sabah ezanına doğru, cinayet zanlısının alkolik abisin yanında çalışan,onun bütün işlerine yapan onunla birlikte aynı evde yaşayan,babası da katil olan Hasan olduğu ve göz altına alındığı öğrenilmişti.Geçen saatler içinde Serdar gerçeği kabullenmiş.,babasının mezarının İzmir de olmasını istemişti.’”Hala.!,babam yaşarken bize babalık yapmadı ama;o öldü..yaşarken bizde ona evlatlık yapamadık,çünkü buna izin vermedi ,mezarı İzmir ‘de olursa sık sık mezarını ziyarete gideriz,duasını okuruz..ben böyle istiyom hala.! “Sen nasıl istersen,öyle olsun”..demişti ..herkes Serdar ‘a cenazenin İzmir ‘e gömüleceği kesinleşmişti.
Zehra ‘nın yaşlı annesi hastalıklarla boğuşuyordu.Romatizma ağrıları nedeni ile çok acı çekiyor..oturduğu yerden kalkamıyordu.Kalktığında da ancak,kendi özel işlerini zor da olsa yapıyordu.O nedenle Zehra, oğlunu okula gönderdikten sonra, annesinin evine gider,onun işlerini yapar birlikte kahvaltı yaptıktan sonra evine gelirdi.Bu sabah yine annesinin evine gidecekti;ama bu gün çok acı olaylara gebe idi…”Annem, bu gün ve daha sonraki günler Allahım sana çok büyük sabırlar versin” diye düşünerek Allaha dua edip,annesi için yardım istedi…
Zehra duşa girdi,saçlarını acele bir şekilde kuruttu,en rahat kıyafetlerini giydi..Kapıdan çıktığında saat yedi kırkbeşti.. …Bakkal, yavaşca “Başınız sağ olsun “dedi.Zehra ‘nın yüreğini birden panik kapladı..”Bakkal bile duymuş.Ya ! annemde duydu ise bu kötü haberi”
düşüncesi içinde kimseye aldırmadan koşmaya başladı.Bir an önce annesinin evine gitmek istiyordu….
Devam edecek….