10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2868
Okunma


Bu günlerde içim bir tuhaf, dilim suskun, gözlerim dalgın bazen de ıslak. Sanki birileri çok kırmış beni, kavgalıyım ama neye kime belli değil. Cümle kurmaya çalışıyorum kelimeler yan yana gelmiyor, boğazımda düğümleniyor yutkunamıyorum. Ya harfler bana küstü yada ben onlara. Çünkü kifayetsiz kalıyorlar beni anlatmaya.
Etrafımdaki gülen insanları anlayamıyorum, ben üzgünken nasıl bu kadar gülecek neden buluyorlar diye şaşıyorum. Gülümsemeyle de kavgalıyım sanırım bazen yanıma geliyor, gelse durmuyor dursa da kalmıyor, terk ediyor beni.
Kalemle kâğıtla hiç aram yok. Onlar mı birbirine küsmüş yoksa ben mi aralarını açtım bilmiyorum. Tam kalem kâğıda düşmeye karar verdiği an başlıyor savaş. Kalem galip gelince başlıyor karalamaya, bir iki cümle kurduktan sonra, kâğıt kalemden dökülenlerin ağırlığını taşıyamıyor önce büzüşüyor sonra ortadan ikiye bölünüyor.
Mevsimlerle sürekli kavgalıyım. Ne kışın soğuğu içimdeki hüzünleri donduruyor, ne yazın sıcağı içimi ısıtıyor. Sonbaharla aram fena değil işte, oda ben gibi yaprak yaprak dökülüyor.
Günlere de küstüm, birbirine karıştılar. Gündüzler geceye bürünmüş, geceler güne bürünmüş uyutmuyor hiç. Hayatla böyle kavgam devam ederken bir gün küskünlüklerimi karşıma alıp konuşmaya karar verdim. Onlar mı suçlu yoksa ben mi? Söz hakkı tanımalıydım beni ifade edemeyen harflere.
Karşıma dizildi alfabe, ben sustum onlar yan yana gelip bana hünerlerini göstermeye çalıştılar. Harfler yer değiştirip şekil almaya başladı. Sevgi, umut, inanmak, tebessüm, şükür, sabır ve dua öne çıktı.
“Sevgi” bensiz hayatın anlamı olmaz dedi.
“Umut” beni yitirirsen ölü gibi dünyada dolaşırsın dedi.
“İnanmak” sevgi ve umuda inanmalısın dedi.
“Tebessüm” her şeye rağmen gülümsemelisin dedi.
Neden dedim?
-Her sabah üzerine güneş doğuyor, elin ayağın tutuyor istediğini yapacak gücün var dedi.
“Şükür” Bunca nimeti yaratıcı sana sunmuşken O’na teşekkür etmelisin, bunları sen kazanmadın, O sana karşılıksız verdi, olumsuzluklara takılmamalısın, yılmamalısın derken sabır söze girdi.
Her zaman yağmur yağmaz ardından muhakkak güneş çıkar, güneşi sabırla beklemelisin ve yağmurda da şemsiye ile yürümeyi öğrenmelisin dedi. Ya şemsiyem yoksa dedim dua söze atıldı.
Bana Mevlana/ Rumi’nin sözünü hatırlattı. “Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!”
Sevgiyle, umutla, duayla kalın..
Zümra Zen