23
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2577
Okunma


Üç kafadar arkadaş bir gün, bir köye gezmeye gitmişler. Bunlar Hasan, Cengiz ve Aram… Bir eve misafir olmuşlar. Fakat bizim kafadarların köyünde, her inançtan insan yaşarmış… Çok ta hoş komşulukları ve arkadaşlıkları varmış. Onların köyünde herkes, herkesin dinine, inancına, adetlerine, saygı duyarlarmış.
Neyse, bizim kafadarlar misafir oldukları evde oturmuşlar, sohbet etmişler. Ev sahibi ile hal hatır sorduktan sonra, bayağı koyu bir sohbete dalmışlar.
Cengiz biraz muzip, biraz da uyanık bir tip; Hasan ise alçak gönüllü ve mütevazı sayılan, hakkına razı olan bir kişilikmiş… Aram ise gayri Müslim İsevi biri imiş fakat aynı köyde büyüdükleri için herkesle iyi dostluk kurarmış. Hoş görülü iyi bir insanmış, her olaya hoş görü ile bakar, köylüler tarafından da çok sevilirmiş.
Sohbet bitmiş, sıra ikram zamanı gelince; ev sahibi güzel bir yemek hazırlamış, sofrada yok yok… Tabii bizim kafadarlar başlamışlar yemeye, tıka basa yedikten sonra ev sahibi bunlara güzel bir petek bal koymuş yemeleri için… Fakat bunlar doyunca balı yiyememişler, balı sofradan bir kaba alıp, poşete saklamışlar gece yeriz diye…
Otururken aralarında konuşuyorlar; "Balı nasıl yapalım, nasıl yiyelim" diye… Derken Cengiz oradan atılır hemen, "Ben bir fikir diyeceğim. Herkes kabul ederse, öyle olsun" diyor…
Hasan ve Aram can kulağı ile dinliyorlar Cengiz’i… Cengiz, “Diyorum ki; kim güzel bir rüya görürse, balı o yesin. Kabul mü arkadaşlar?” diye soruyor ve üçü de kabul ediyorlar.
Herkes uyuyor?
Sabah oluyor, Hasan sabah namazına kalkıyor, abdestini alıp namazını kılıyor, Aram uyanıyor, selamlaşıyorlar. Aram elini yüzünü yıkıyor. Hasan, Aram’a soruyor “Aram kardeş, ne gördün rüyanda? ”
Aram, “ Kardeşim, rüyamda göğe çıkıyordum, İsa peygamberin yanına gittim. Orada gezdim hurilerle, meleklerle…” diyor ve anlatıyor rüyasını.
Hasan diyor ki;” Kardeşim rüyan güzel, bal senin hakkın. Helali hoş olsun, balı sen ye!”
Aram, Hasan’a soruyor, “Sen nasıl bir rüya gördün?”
Hasan, “Ben makamı Mahmut da Peygamber Efendimizin yanına gittim, cennet de hurilerle gezdim, Kevser Irmağından sular içtim, o kadar güzeldi ki anlatamam” diyor.
Aram Hasan’a, “Yok kardeş” diyor, ” Sana helal olsun, senin rüyan benimkinden güzel. Bal senin hakkın, sen ye helal olsun!
Bizim Cengiz hala yatıyor. Kafasını yorganın içine sokmuş, ses çıkarmadan uyuyor numarası yaparak, Hasan ve Aram’ın konuşmalarını dinliyor.
Hasan geliyor,” Cengiz! ” diye sesleniyor. Cengiz biraz sağa sola dönerek, uyuyor numarası yapıyor. İkinci bir seslenişte “ Ne var?” diyor, Hasan’a… O da “Kalk” diyor Cengiz’e.
Cengiz istemeyerek de olsa kalkar, biraz yatağın içinde oturur ve daha sonra elbisesini giyer, elini yüzünü yıkar ve içeri girer. İkisi birden Cengiz’e “Sen nasıl bir rüya gördün? Anlat bakalım!” derler.
Cengiz gülerek başlar konuşmaya; “Bana rüyam da dediler ki; Hasan cennete gitti, peygamberin yanında hurilerle meleklerle evlendi, gelmeyecek. Aram da göğe çıktı, İsa’nın yanında hurilerle evlendi, meleklerle geziyor, o da gelmeyecek. Sonra da dediler ki; onlar daha gelmez sen balı ye... Ben de gece kalktım ve balı yedim.”
Hasan’la, Aram kala kalır. Cengiz yine yapacağını yapmış sonunda.
Denemedir ……….. Sayğılarımla
Bekir Akbulut
30.09.2012