14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2273
Okunma

Ah karıcığım,
Bir kerecik sormazsın,
Neyin var diye;
Dilimin döndüğünce kendim anlatırım:
- Bazen ümüğümü sıkıyor birileri,
Bazen de kalbimin,
bir anda çalışmayı bırakıvereceği takılıyor aklıma
durduk yerde kederlenmeye başlıyorum.
Kat’iyyen anlamazsın.
Daha nasıl anlatılır vaziyetim, bilmem ki!
Belki, bilmek de istemiyorsun halimi.
Belki haklısın,
Bilirsen neler çektiğimi,
O kadar çok yoğunlaştırmak zorunda kalacaksın ilgini…
- Bıktım artık yaşamaktan,
bir an önce gebersem de kurtulsam!
dediğimde; beni hemen azarlıyorsun:
- Ne varmış bıkıp geberecek, gebermeyesice?
Ekmek isteyen yok, aş isteyen yok, yaşa işte!
Bu düşüncem doğruysa,
Kasten ilgisiz gibi davranıyorsun,
Yüz vermediğini düşünmem için
Bir de hakaret ediyorsun…
Ya da, derdimi ben anlatamıyorum.
Aynı şeyleri anlatıp durmaktan yoruldum.
Beni konuşturmasan da,
Halimi görünce,
anlasan halimi,
Sen anlatsan bana gördüklerini...
Hatta
- Sen bu halinle geberirsin yakında,
desen bile razıyım…
Tamam karıcığım, bugün kavga etmeyeceğim seninle…
Sinirlendirmeyeceğim.
Bana katlanma kapasiten kısıtlı,
O sinirle çekip gidersen
Yitiririm ben de yaşama kapasitemi…
- İnanılacak gibi değil -
Diyorum ki bazen al başını sen git!
Bir kahkaha, ardından soruyorlar,
- Nereye gideceksin?
- Sinemaya, deyip geçiyorum.
En iyisi
Ben mızmızlığı bırakayım
Sen ilgisizliği...
Hep sonbahar olacak değiliz ya,
Haydi el ele tutuşup,
İlkbahar olalım bir de…
Sinemaya gidelim el ele;
Sezai oğlumuzun oynadığı
“İncir Reçeli” gelmiş sinemalara,
Gidip seyredelim…