7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
722
Okunma
Küçük;ama zengin bir beldenin üçüncü dönemdir belediye başkanlığını yapmaktaydı eşi,dört kız çocuklarıyla mutlu bir yuvası vardı Hatice’ nin..Eşi “ Hanım,bir tanesi oğlan doğmadı şu kızların,bir oğlum olsa;ben öldükten sonra mala mülke sahip çıksa..”diye söylerdi..Eşine bir erkek çocuk doğuramadığı için üzülürdü Hatice en küçük kızı nilay ‘ın oğlan doğması için çok yalvarmıştı Allaha…Hayırlısı buymuş ki Allahım kız verdi diye düşünse de bir türlü oğlan çocuğu olmamasının üzüntüsünü yaşıyordu..Beşinci çocuğuna hamile kalmıştı Hatice eşine müjdeli haberi verdiğinde eşi “Bu oğlan olacak,bu oğlan adını dedemin adı olan Ahmet koyacağım..”diyerek eşini kucakladı..
Dokuz ay bekleme..,heyecan sonunda,doğum sancıları başladı Hatice’ nin…beldenin en iyi ebesi başındaydı..on iki saattir sancı çekiyordu ..doğum uzadıkça ağrılardan bedeni yorgun düşmüştü…rahim kasılmalarının ara verdiği bir anda uykuya daldı…Rüya gördü..Evinin bahçe kapısının önünde beyaz bir tay belirmişti..ona doğru koştu murat diye bağırarak..tam dokunacağı sırada, tay kaybolmuştu..Rahim kasılmaları yeniden başladı ve bir oğlan doğurdu…sevinç dalga,dalga bütün beldeye dağıldı..şölen sofraları kuruldu..davullar çalındı üç gün boyunca..Kocası yürümüyor sanki uçuyordu sevinçten…
Dört kız Ahmet’i çok sevdi..anne ve babasının mutlu olması onları da çok mutlu ediyordu..evin havası değişmişti..Nilay,babasının sevincini, oğlan çocuğu merakına bir anlam veremese de içten içe kızıyordu babasına “Baba okuyacağım ziraat mühendisi olup;malları ben yöneteceğim..göreceksin baba kızlar da mala mülke sahip çıkar…göreceksin”Diye düşünürdü..
Ahmet beş yaşlarına gelmişti..Eylül gelmiş okullar açılmış..kızlar okula başlamışlardı..Ahmet evin önünde oynuyordu annesi de evi toplayıp yemek hazırlığına başlamıştı..Birden bire panik olmuştu Hatice koşa koşa bahçeye çıktı, oğlunu baktı..Ahmet bisikletine bayrak takıyordu..annesine baktı güldü..”Ben susadım anne” “buradan sakın ayrılma,sokağa çıkma,amcan traktörü çalıştırıyor sakın çıkma kapının önüne ben sana su getireyim..” dedi ve mutfağa gitti…elinde su dolu bardakla geldiğinde Ahmet amcasının kullandığı traktörün altında son nefesini veriyordu..ve Ahmet yoktu artık…O günden sonra aile fertlerinin yüreklerin bir kobra yılanı yerleşti üşüten,sızlayan,ve hiçbir zaman mutlu olmaya izin vermeyen.. Evin bahçenin her tarafını hiçbir rüzgarın, hiçbir fırtınanın dağıtamadığı kara dumanlar kapladı..Hatice o günden sonra kendini bir odaya kapadı,ölünceye kadar yaşayan bir ölü oldu..kızlarda mutsuzdular..babaları iyice içine kapanmıştı…Kızlar zaman içinde okudular ve hepsi de iyi yerlere geldiler,iyi evlilikler yaptılar.. Nilay ziraat mühendisi olamamıştı ama;malları çok güzel yönetti…
Nilay ‘ ın babasının öldüğünü duyduğumda koşarak gittim..Ağlaya ağlaya boynuma sarıldı..”Babam artık Ahmetine kavuştu..inşallah çok mutlu olur”diyerek hıçkırıyordu…Babası ölmeden önce annesini Nilay ‘a teslim etmişti “Annene iyi bak o,nu yalnız bırakma kızım..”demişti..Bir yıl sonra da annesi öldü…
Can dostum Nilay’ ın ve ailesinin yaşamını yaşanmaz hale getiren acı anısı....