3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1839
Okunma

Nerede bir başlangıç varsa orada bir son da olmak zorunda. Nedir son? Ne zaman başlar? İlk adımı atarak başlatılan yolun sonu mu? Yoksa sonsuzluğun başladığı nokta mıdır son?
İnsan bazen umut etmekte ne kadar zorlanıyor. Yavaş, çok yavaş adımlarla yaklaşır umut. Ta ki insan tükenme noktasına yaklaşana kadar kendini belli etmez bile. Umut, kendine özgü bir duygu sanki.
O izin verirse eğer yaşama sarılmak isteyen bir insan ona sarılabilir. Yıkılanı onarır, ayağa kaldırır, güç verir, güçlü kılar ve cesaret verir.
Özgüven de verebilir mi?
Hayır, sanmıyorum. Bu onun özelliğine ve içeriğine bağlı biraz da. İnsan umut olmadan da kendine özgüveni sağlar. Özgüven demek, tüm olumsuzluklara hatta bazen kendi kendine bile karşı durabilmektir.
Umutsa aynı zamanda günlük yaşamda mücadeleyi asla bırakmamaktır.
Özgüven, hayat boyunca verdiğin mücadelenin sonucunda kazandıklarının toplamıdır. Akılla ve insanın kendisini tanımasıyla kazanılır. Ne yaptığından emin olmaktır bir de.
Özgüven, seni ayakta tutan, sana güç veren, seni sen yapan müthiş bir duygudur.
Ya umut?
Umut bir çaba gerektirmeden duygular yoluyla insanın sahip olduğu şeydir. Tüm engellere karşı koymakta insana yarayan ve aslında soyut bir duygudur. Ona herkes başvurabilir, herkes ulaşabilir.
Umut etmek demek, teslim olmak demek değildir. Onsuz kaldığımızda hep ama hep bulup ortaya çıkarmamız gereken bir duygudur umut.
Evet, başka ne kaldı kalbimizde, aklımızda yer alanlardan? Ha, evet, elbette ya. Mantık vardı bir de. Ama çok az yer kaplayan bir duygudur bu aklımızda. Ne zaman yerini genişletmeye kalksa hep karşısına dikilen onun genişlemesine engel olan bir şey vardır içimizde. Onu bastırmaya, susturmaya çalışan bir şey.
Aşk.
Bizi bütünleyen, tamamlayan, sevindiren, üzen. Bizi yaşatan. Huzur ve mutluluk. Belki mantığın bir parçasıdır aşk. Yok yok aşk, nevi şahsına münhasır bir duygu kesinlikle.
Umuda hep ihtiyacı vardır aşkın. Mutlu sona ulaşabilmesi için aşk hep umudu besler içinde.
Sevdiğimizi, sevdiklerimizi kaybetme korkusuyla karşı karşıya kaldığımızda, umut hep gelip çalar kapımızı.
En son umut mu tükenir?
Hayır, hayır, hayır! Bu doğru değil. Ama bu umudun ölümsüz olduğu anlamına da gelmez. Beslenmezse umut da ölüp son bulur. Yavaş yavaş ölür. Bir dolunayı düşünün. Her gün bir parçası kaybolur da fark edemeyiz. Bir de bakarsınız ki tümden yok olup gitmiştir. O umut ki kalbimizin önemli bir parçasıdır.
Ve umut kalbimizin önemli bir parçası olduğu için de öldüğünde kalbimizin önemli bir parçası da onunla birlikte ölür.
Ama en son ölen umut değildir yine de.
En son ölen aşktır.
Eğer şansımız varsa en son aşk ölmeli. Çünkü onun ölümünden sonra artık hiçbir acı çekmeyiz. Aşk henüz yaşarken çokça çekeriz de acıyı, öldüğünde son bulur acılar. Artık hiçbir şey hissetmeyiz. Çünkü onunla birlikte kalbimizin de bir parçası ölmüş olur. Ve ölmüş bir duygu acı vermez insana.
Kalbinizin önemli bir parçası ölmüş olsa da, insan, daha uzun bir süre nefes alıp verir. Evet, o andan sonra yaşamı hissetmese de insan, bir şekilde yaşamaya devam eder.
Şöyle ki:
İnsan güler, eğlenir, ama kalbin bundan haberi yoktur.
İnsan konuşur söyler, ama her şey suskundur, lal olmuştur.
Çünkü aşk ölmüştür…