Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
ayhansarıkaya
ayhansarıkaya

ÇOCUKLUK PENCEREMDEN!...

Yorum

ÇOCUKLUK PENCEREMDEN!...

8

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

931

Okunma

Okuduğunuz yazı 23.6.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

ÇOCUKLUK PENCEREMDEN!...



Çocuksu duygularla hiçbir şeyi umursamadığım, dünyanın olası sıkıntılarına pas geçtiğim; kendimi oldukça mutlu hissettiğim zaman dilimidir çocukluğum. Yaşlılığımı belirgin bir şekilde hissettiğim son zamanlarda dalıp gidiyorum; çocuksu anılarıma. Kah gülümsüyorum, kah da hüzünleniyorum… Zaman zaman kendi çocuklarımla yaptığım sohbetlerde aramızda şöyle konuşmalar geçiyor:
- Oğlum, sen hiç at ve eşeğe bindin mi, ya da ayaklarına nal çakılırken gördün mü? ( olumsuz yanıtlayacağını biliyorum zaten.)
- Görmedim, nereden göreyim; köyde yaşamadım ki!..
- Sen hiç, taşların üzerinde sere serpe güneşlenen yılanla burun buruna geldin mi?
- Manyak mısın baba sen? Daha neler …
- Oğlum, sen leyleklerle dost oldun mu hiç?
- Baba sen iyiden iyiye bunadın ha! Öyle sorular sormak da nereden aklına geldi?
Biliyordum ki çocuklarımın hiç biri benim yaşadıklarımın zerresini bile yaşamadılar,tanık olmadılar beynimde yer eden anılara… Onlara, intenette nasıl oynanır sorsam, hemen gözleri kapalı yanıtlayacaklarını biliyordum.

Neyse… Kendi çocukluk anılarıma döneyim.

Atların ve eşeklerin ayaklarına nal çakılmasından haz duyar, çivilenip kalırdım kısa boylu, tıknaz, yaşı elliye dayanmasına rağmen oldukça güçlü yapılı; yazın kavurucu güneşli günlerde boynuna bağladığı kovboyvari görüntülü adamın dükkanının önünde…
Hayvanlar, yeni kunduralarını giyecek olmanın gizli sevinciyle; ayaklarını hiç tepki vermeden Efendilerinin(!) yardımıyla gür sesli nalbantcıya uzatırlardı.
- Korkma oğlum! Rahat ol! Birazdan yeni papuçlarınla hava atacaksın taşlı yollarda…
Hayvanlar, itaatkar bir içgüdüyle sessiz kalırlar, beklerlerdi. Ayaklarının kenarlarından çıkan çiviler, kesilip törpülenir, nallar sağlama alınırdı.
Yeni kunduraların, taşların üzerindeki çıkarmış oldukları ritmik sesler, kulaklarımda çınlanır, günlerce gitmezdi…

Akbaba!..
Sakat kalıp, hemcinsleriyle dönemeyen ve Niksar halkıyla adeta özdeşleşen leyleğin adıydı. Yaz bitmiş, sonbahar kapıyı çalmıştı. Kışın gelmesi de pek uzak sayılmazdı. Neden gitmemişti bu leylek? Hem topallıyordu da!
- Akbaba, yavrum, kızım, sultanım! Çarşı esnafının yiyecek vermek için leyleğe seslendiği kelimelerdi. Bu seslenişte acıma hissediyor; hüzünleniyordum içten içe…
Akbaba, aksayarak; orta çarşıdan Arasta’ya dek aheste adımlarla gidip gelirdi; hep aynı güzergahta.

İki yaz, iki kış mı geçti; o hep hüzünlü dolaştı Niksar’da. Yaz başlarında şehri ziyaret eden hemcinsleriyle “ lak laka lak “ yaparak saatlerce sohbet edip hasret giderdi ama bir türlü bacaların, demir direklerin üzerine uçup da gidemez, dostlarıyla buluşamazdı… Hep aşağıdan yukarıya doğru kafasını çevirmekle yetinirdi.

Birgün ansızın yitip gitti! Akbaba yoktu! Gözlerim hep onu aradı ama bir daha bulamadı. Yüreğimden kan damlayarak Akbabayı sayıkladım uykularımda!..

Yılan Kabusu!..

Bağların, bahçelerin sulanması için şehrin yüksek yerinde konuşlandırılan havuzun suyunda yıkanmak, Niksarlı her çocuğun en büyük tutkusuydu. En uzak mahalledekiler bile Derebağ mahallesinin tepesindeki havuza hücum ederlerdi. Havuza giderken de kestane bahçelerinden kestane hırsızlığı yapmak sanki normal bir şey gibi gelirdi hepimize.
Taşların üzerinde uzun uzadıya güneşe kendini verip boğazındaki kurbayı sindirmeye çalışan yılana görünmemek için canhıraş nasıl koştuğumu ve havuzun sularına kendimi attığımı sormayın vesselam…

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocukluk penceremden!... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocukluk penceremden!... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇOCUKLUK PENCEREMDEN!... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Durmuş Çağlayan
Durmuş Çağlayan , @durmuscaglayan
6.7.2012 19:05:10
Çocukluk anılarınla, benide yıllar öncesine götürdün. Niksarlı olupta, Arasta Çarşısından geçmeyen yoktur.Dolayısıyla topal leyleğide bilmeyen yoktur.Bu arada geçmişle bu gün arasında kurmuş olduğun köprü harika..

Tebrikler Kardeşim, hoşçakal..

Durmuş Çağlayan tarafından 7/6/2012 7:05:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aleyna Altın
Aleyna Altın, @aleynaaltin
25.6.2012 07:00:56
gerçekten çok guzel bir çocukluk ve yorumunuz harika olmuş tebrikler...
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
24.6.2012 23:17:18

hoşgeldin Ayhan ağabey

yerine yakışan bir yazı olmuş

kutlarım

selam ve saygılar


Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
24.6.2012 12:00:39
Ayvaza pikniğe gitmiştir ak baba kimbilir,tebrik edrim saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
24.6.2012 01:26:26
Tebrikler Ayhan Abi. Kimbilir ne zaman okuyacaksın bu tebrikleri ama, şunu bil ki; eksikliğin çok belli.

Yazmayı bırakma, dünya serserilere kalmasın.

Saygılar çok çok...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
23.6.2012 23:12:34
Değerli arkadaşım, geçmişe duyulan özlemi ne güzel dökmüşsün satırlara.

Şimdiki gençlik mi şanslı biz mi şanslıyız bilmiyorum ama geçmişe hep özlem duyduğumuza göre biz daha şanslıydık galiba.

Tebrikler, selamlar...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
23.6.2012 21:34:14
10 puan verdi
Maalesef zamane çocukları hiç birini bilmiyor. Bizler şanslı mıyız? Yoksa şanssız mıyız o tartışma konusu olabilir. Dünya hızla değişiyor, aynı zamanda kirleniyor.bana göre. Güzeldi Ayhan Bey. Tebriklerimle...
DuygusalsairBilalyilmaz
DuygusalsairBilalyilmaz, @duygusalsairbilalyilmaz
23.6.2012 20:57:37
10 puan verdi
Değerli dost çok güzel bir konuya temes etmissiniz ve hakkını vermissiniz,yüreğinize sağlık,kaleminiz daim olsun.

saygı ve selamlarımla
Bilal YILMAZ
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL