Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Hamuş-71
Hamuş-71

Gülfidan

Yorum

Gülfidan

13

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2418

Okunma

Okuduğunuz yazı 22.6.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Gülfidan

Gülfidan







" Gülfidan! Hadisene anam babam otobüsü kaçıracağız! "

Şehriban bu. Benim tezcanlı arkadaşım. Her sabah ille de böyle telaşe müdürlüğüne soyunacak, boğazı yırtılırcasına bağıracak, sadece beni değil tüm mahalleliyi de cama, kapıya dökecek.

Sabahın kör seherinde yollara düşeceğiz her sabah olduğu gibi. Tıklım tıkış otobüslere doluşup her birimiz başka bir evin kapısından içeri gireceğiz ve akşama kadar alnımızda boncuk boncuk terler, elimizde bezler, elektrikli süpürgelerle gittiğimiz evleri pür-ü pak edip çıkacağız.

Gündelikçiyiz biz. Şimdiki moda tabirle " ev yardımcılığı" işimiz. Bizde geleneksel olmuş artık bu meslek. Ben icazetimi annemden aldım mesela çoğumuzun olduğu gibi. Ortaokulu bitirdikten sonra okutmadı beni o gavur babam! " Kız kısmının neyine gerek okumak, seni besleyecek halim mi var benim" diyerekten daha 15 yaşındayken anamın yanına katıp işe yolladı beni.

Bir fabrikada gece bekçiliği yapardı babam. Dı-lı geçmiş zaman kullanıyorum çünkü; işi gece fabrikayı kollamak olan babam gizli saklı demlendiği yetmezmiş gibi birde o hayırsız arkadaşlarını bir gece içeri alıp eni konu çilingir sofrası kurunca daha önce haberi olmadığı gizli kameralardan birine yakalanıvermiş ve kapının önüne koyuluvermişti.
Zaten çalışıpta ne yapacaktı. Bir yandan annem bir yandan ben eve yeterince para getirmiyor muyduk? O bize böyle günler için bakmamış mıydı bugüne dek! Şimdi sıra bizdeydi.

Haftada bir kör Agop’un meyhanesine gider, sabaha karşı yalpalayarak, dilini ağzının içinde çeviremeyecek bir halde eve gelirdi. Bakmayın böyle dediğime o küflü diliyle anacığıma sinkaf giderken hiçte zorlanmazdı ama.

18 yaşıma geldiğimde gençliğimin ve eliçabukluğumun sayesinde neredeyse annemden çok işe gider olmuştum. Güçlü kuvvetli ve titiz bir kızdım. Ya Allah, Bismillah! deyip şöyle bir kolları sıvadım mı en ağır işler bile çocuk oyunu gibi gelir olmuştu. Gündeliğe gittiğim evsahipleri ille de Gülfidan gelsin diyor başka birini istemiyorlardı.

Babama aldığım ücreti eksik söylüyorduk. Bu annemin fikriydi " Gencecik kızsın ihtiyaçların olur güzel kızım. O baban olacak zalım elinden almasın bütün kazancını" demişti.

Haftada bir gün tek arkadaşım Suzan’ la gezmeye gönderirdi beni. O gün benim için bayram gibi olurdu. Sinemaya ya da çay bahçelerine gider gönlümüzce eğlenirdik. Elbet babam beni yine işe gidiyor bilirdi, yoksa Alimallah bacaklarımı kırardı " Kız kısmı gezmez, kahpe olur" derdi. Ama çocuk yaştan itibaren çalıştırıp, elimden alnımın teriyle kazandığım paraları alırken onun en kıymetlisi olurdum o başka!

Gündeliğe gittiğim evlerden biri de kendi aramızda "kokoş Selma hanım" diye isim taktığımız kadınındı. Akşama kadar kucağında kendi gibi süslü bir it kuaförde, konkende, alışveriş merkezlerinde gezer dururdu.
Kocası Tarık bey karısının bu hallerinden bıkıp usanmış olmalıydı ki; sürekli kavga eder dururlardı. Bir gün yine ben mutfağı temizlerken salonda kızılca kıyamet koptu. Yeter artık diye bağırıyordu Tarık bey.

" Bıktım senin bu boşvermişliğinden! İşin gücün gezmek tozmak. Bir evin, eşin olduğunu ne zaman idrak edeceksin be kadın! Şu köpekle bile benden daha fazla ilgileniyorsun ona döktüğün paralarla kaç insanın karnı doyar haberin var mı! "

" Ay Tarık ona köpek deme lütfeen! Onun bir adı var Lulu o tamam mı!"

" Hey Allahım bana sabır ver! Bana bir çocuk bile veremedin neymiş efendim vücudu bozulurmuş, göğüsleri sarkarmış! "

Bu kavgaya şahit olmaktan rahatsız olmuştum lakin öyle avaz avaz kavga ediyorlardı ki duymamak mümkün değildi. Az sonra hızla çarpan bir kapı sesinden sonra bir sessizlik hakim olmuştu eve. Derin bir oh çekip işlerime devam ederken Tarık bey mutfağa gelmiş ve benden su istemişti. Hemen bir bardak su doldurup verdiğimde hala sinirden ellerinin titrediğini gördüm.

" Görüyorsun değil mi Gülfidan" dedi bardağı uzatırken. Başımı öne eğdim cevap veremedim. Öyle ya beni ne ilgilendirirdi. " Olur öyle şeyler evlilikte Tarık bey " dedim kekeleyerek.

" Olmaz Gülfidan olmaz! " dedi. Bakışları mı değişmişti bana mı öyle geliyordu anlayamadım. Ne diye gitmiyorduki mutfaktan! Arkamı dönerek sırf bir şeylerle meşgul olayımda başımdan gitsin diye belki onuncu seferdir bezi yıkayıp mutfak tezgahını siliyordum.

" Kaç yaşındasın?"

Anlaşılan gitmeye niyeti yoktu. Ne fesatım diye kızdım kendime. Belli ki adamcağızın dertleşmeye ihtiyacı vardı az önce olanlardan sonra.

" 19 olacağım bir kaç ay sonra"

" Yazık ediyorsun kendine buralarda. Halbuki öylesine güzelsin ki! Sen benim karım olsan elini sıcak sudan soğuk suya sokturmazdım"

Bu seferde aptallığıma kızmıştım. Adam resmen yeşilleniyordu bana! Biraz sonra arkama geldiğinde soluğunu ensemde hissetmiş, mermer heykeller gibi taş kesilmiştim. Elini kalçalarıma koyduğu an yaradana sığınıp öyle bir tokat nakşettirdim ki sırtının üstüne düşüverdi tıynetsiz! Hırkamı kaptığım gibi soluğu sokakta aldığımı bugün gibi hatırlıyorum. Bir daha da o eve gitmediğimi söylememe gerek yok sanırım.

Bir gün aynı işi yaptığım ablalardan biri olan Ayşe bana haftada iki günlük bir iş bulduğunu ama ev sahibesinin aşırı titiz, temizlik takıntısı olan bir kadın olduğunu bu yüzden her gelenin en fazla 1 ay tahammül edebildiğini anlattı. Eğer işi kabul edersem adresi verip görüşmeye gitmemi söyledi. Tamam deyip ertesi gün Ayşe ablanın verdiği adrese gittim.

Leman hanım gerçekten hastalık derecesinde titizdi. Beni neredeyse bir polis edasıyla adeta çapraz sorguya aldı. Nedense herkesin çekinerek bahsettiği bu kadını sevmiştim bu yüzden sorularına sakinlikle cevap verdim.

" Benimle çalışmak zordur. Bu gözünü korkutursa hemen şimdi gidebilirsin."

" Zoru severim. Kolay olanı herkes yapar ama zor benim çok az vaktimi alır."

" Bana öyle bir şey söyle ki; seni hiç düşünmeden işe alayım" dediğinde hiç düşünmeden cevap verdim :

" Çok dikkatliyimdir. Bazılarının göremediği ayrıntıları çok kolay yakalarım."

" Mesela?"

" Mesela siz şu an üstünüzdeki siyah elbiseyi görüyorsunuz bense, koltuk altınızdaki çok küçük söküğün beyaz iplikle dikilmiş olduğunu"

Bakışları şaşkınlıkla açıldı ve kolunu yukarı kaldırarak söylediğim yere baktı. Az sonra yüzünde tatmin olmuş bir gülümsemeyle bana dönerek her hafta Salı ve Cuma günleri beni beklediğini söyledi.

Leman hanım bana hatırı sayılır bir para veriyor ama canımı da alıyordu tabiri caizse. Bazı günler adeta çıldırıyor " Olmamış Gülfidan yerler hala tozlu bir daha sil " diyerek bana o gün 3. kez yer sildiriyordu.

İşe giderken mahallemizdeki ana duraktan otobüse binerdim. Tahsin o otobüslerden birinin şöförüydü ve babamın meyhane arkadaşı Hasan amcanın oğluydu. Annesiyle de komşuluk ederdi annem. Hafize teyze namazında niyazında bir kadındı kocasının aksine. İki kadın biraraya geldiğinde aynı dertten muzdarip olmanın üzüntüsüyle Allah ıslah etsin temennilerinde bulunurlardı kocaları adına.

Tahsin’ i tanırdım iyi bir gençti. Bildiğimiz kadarıyla kötü bir alışkanlığı yoktu babalarımız gibi. Her karşılaştığımızda bana saygılı davranır, halimi hatırımı sorar hatta bilet atmama izin vermezdi.

Babam yine bir çilingir sofrasında vermişti sözümü Tahsin’ in babasına. Ertesi gün anneme Hasan amcaların bana dünürcü geleceğini söylemişti. İtiraz etmeye hakkım yoktu tabi ki. Babam delikanlı adamdı elbet ve sözü sözdü!
Bir kaç gün sonra geldiler beni istemeye. Bir kulunun alnına nasibini yazan mevlam o gece sevdirdi bana Tahsin kulunu. Oysa ben bu genci neredeyse her sabah görmüyor, kullandığı otobüse binmiyor muydum? Nasip işte!

Söz, nişan, nikah derken 1 yılı bulmadı davullu zurnalı evlendik Tahsin’le ve senesine varmadan oğlum dünyaya geldi. Artık evimin hanımefendisi olmuştum. Vaktimi kendi evimin işleri ve oğlumla ilgilenerek geçiriyordum.

Ta ki; tahsin trafik kazası yapıncaya dek! Rabbim’e şükürler olsun ki onu bize bağışlamış, sadece ayağı kırılmıştı. Lakin belediye 8/2 oranında kusurlu bulunan eşimi kaza yaptığı için işten çıkardı.İlk aylar elde avuçtaki birikmişlerle idare ettik. Evimizin kirasını ve faturaları ödedik ama ne yazık ki hazıra dağ dayanmıyordu ve Tahsin hala iş bulamamıştı.

Tam bu vakitlerde yetişti imdadıma Şehriban. Bana şimdi yaptığım bu işi buldu sağolsun. Yaşlı, tonton bir teyze olan Fahrünisa hanımın evinde işe başladım. Konsolos olan eşini kaybettikten sonra yalnız kalan bu eski İstanbul hanımefendisi ev işlerini yapmak ve en çoğu da kendisine yarenlik, ahir ömrüne eşlik etmesi için evine yardımcı aradığında sağa-sola haber salmıştı. Gündelikçi dünyasında haberler nasıl çabuk yayılır, işsiz arkadaşlara elbirliğiyle nasıl iş bulunur tahmin edemezsiniz. Ve en nihayetinde bu haber Şehriban’ın kulağına kadar geldiğinde aklına gelen ilk isim ben olmuştum.

Fahrünisa teyze Allah’ ın yeryüzüne insan suretiyle gönderdiği meleklerden biriydi. Hayatıma maddi manevi katkıları çok büyük oldu. Kısa sürede beni tanıdı, sahiplendi. İlk iş olarak bana kendisine hanım dememi zinhar yasakladı ve teyze olarak hitab etmemi istediğini söyledi.

Her gün işlerimi bitirdikten sonra mutlaka kitap okutturuyordu bana sesli olarak. Gözleri iyi görmediği için doktorlar gözlükle bile 10 dakikadan fazla okumasını yasaklamışlardı.
Sayesinde sayısız kitap okumuş ufkumu genişletmiştim. Bir gün beni yanına çağırtıp karşısına oturttu. Anaç bir tavırla ellerimi tuttu ve benim çok zeki bir kadın olduğumu söyledi. Durup dururken böyle bir şey söylemesinin şaşkınlığı ve konunun nereye varacağının merakı ile onu dinlemeye başladım.

" Bak kızım seni ne çok sevdiğimi ve değer verdiğimi biliyorsun. Allah şahit kendi kızımdan ayırmıyorum seni. Bilirim ki sende beni sever ve sayarsın. Benim senden bir isteğim var kabul eder misin?"

" Ne isterseniz yaparım Fahrünisa teyze elbet imkanım dahilinde"

" Yaparsın elbet! Dedim ya sen çok akıllı bir kadınsın."

Neydi acaba benden istediği? Akıl ile başarılabilecek bir şey olduğunu anlamıştım. Acaba bankaya gönderip yüklü miktarda para mı çektirecekti? Ama hayır bunun akılla ne ilgisi vardı? Bu olsa olsa güvenle alakalı bir şeydi.

" Senin tahsilini devam ettirmeni istiyorum çocuğum."

Fahrünisa teyze yaşlı olmasına rağmen akli melekeleri gayet yerinde bir kadındı. Lakin bu sözler üzerine korkuyla yüzüne baktım acaba aklını mı yitirdi diye. Öyle ya ne tahsilinden bahsediyordu? Evli barklı, kaç yaşında kadındım. Üstelik ortaokulu bitireli 10 yıldan fazla olmuştu bu yaşta forma giyip Lise’ ye gidecek halim mi vardı?

Benim bu saf hallerime güldü Hayrünisa teyze. Okula gitmeyeceğimi sadece belirli aralıklarla yapılan sınavlara gireceğimi ve liseyi dışardan bitirebileceğimi söylediğinde onun heyecanı bana da geçmişti.
Akşam olup bunu Tahsin’ e söylediğimde ne yazık ki bendeki heyecanın zerresi yansımadı yüzüne.

" İşin mi yok Gülfidan, ne gereği var bu saatten sonra" dedi bir de üstüne üstlük.

Görümcem olacak o şirret Gülşen ise alenen dalga geçmiş " Ne güzel diplomalı yaşlı bakıcısı olursun yenge " demişti.

Tüm bunlar beni daha da kamçılıyordu. En kısa sürede kaydımı yaptırıp kitaplarımı aldım ve deli gibi çalışmaya başladım. Bir kaç ay sonra ilk sınavıma girdim ve bir ay sonra sonuçlar açıklandığında sevincimden Hayrünisa teyzeye sarılıp hüngür hüngür ağladım.

Yaşlı kadının da gözleri dolmuştu. " Tebrik ediyorum evladım ben biliyordum zaten böyle olacağını. Sana güvenimde beni yanıltmadın aferin sana! " dedi.
Yakında okul bitecek hayırlısı ile. Memur sınavlarına girmeyi düşünüyorum yine Hayrünisa teyzenin önerisiyle elbet.

Hala onun yanında çalışmaya devam ediyorum. Yıllar geçtikçe ana-kız sevgisine dönüştü ilişkimiz. Gün gelip ondan ayrılmaktan ya da onun bizleri bırakıp gitmesinden çok korkuyorum.


" Gülfidan de hadi bacım otobüsü kaçıracaz!"

Ah Şehriban! Ah benim tezcanlı arkadaşım!

" Geldim anacım geldim!"

Vakit yollara düşme vakti. Vakit işine, umuduna dört elle sarılma vakti.

Ve vakit hiç bir şey için geç kalınmamış bir vakit.

" Ya Allah, Bismillah! "




Bu öykü Aynur Engindeniz’ e verilmiş bir söz üzerine yazılmıştır...



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gülfidan Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gülfidan yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gülfidan yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
bona_dea
bona_dea, @bona-dea
26.6.2012 12:42:03
Su gibi yazıyorsun.. Başka nasıl ifade edilir bilmiyorum. Yazdığın her cümlede kendi sahnemi ve Gülfidan' ı canlandırdım ben. Yalın ve akıcılığıyla çok başarılıydı can ablam...
Bu kalem o kadar bereketli ki daha neler yazacak neler...
Öptüm o güzel kalbinden.
O qué
O qué, @o-qu
23.6.2012 23:46:43
Çok tebrik ederim gün seçkisini ve yazarını.
...sevgilerimle ..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
23.6.2012 22:49:22
Sevgili Hamuş-71, kalemini sevdiğim yazarlar dansın. Öykü yazmak senin kalemine çok yakışıyor, yazmıyor, yaşatıyorsun.

Gülfidan da olduğu gibi...

Bu öyküyle hiçbir şey için geç kalmış sayılmadığımızı, insan isterse neler yapabileceğini ne güzel anlatmışsın.

Tebrikler, sevgimle...
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
23.6.2012 16:58:41
yalın bir dilin en büyük avantajı öykülerin kapısını güvenle açmak olsa gerek...

birbirilerine omuz vererek çoğalmanın adına vefanın edebiyata değen soluğu diyorum ben...

kutluyorum gönülden...
Etkili Yorum
Davidoff
Davidoff, @davidoff
23.6.2012 15:38:56
Uzun zamandır siteden ayrı kalmam, yazı ve şiirlerden de ayrı kalmam demek oldu. Beğendiğim bir çok kalemin, güzel şiir ve yazılarını böylelikle de kaçırmış oldum.

Gülfidan; başlı başına zaten bir öykü. Fakat içine girdiğinizde sizi alıp ucu bucağı olmayan bir yerlere götürüyor. Cümleleriyle, kelimeleriyle, satırbaşlarıyla Gülfidan.


Ah Şehriban! Ah benim tezcanlı arkadaşım!

Diyor bir satırbaşında mesela...

Ya da bir yerde diyor ki, "telaşe müdürlüğüne soyunacak." Nasıl bir müdürlük ki bu Gülfidan koş, koş, çalış çalış bir kuruş ekmek parası yok.


Çok güzeldi Hamuş 71. Ellerine sağlık.



y.a55
y.a55, @y-a55
23.6.2012 15:00:13
çok güzeldi gerçekten sımsıcak bir öykü, karakterleri yolda görsem tanıyacakmışım gibi hissettim inanın. başarılarınız daim olsun yürekten saygılarımla...
Um
Umut Kaygısız, @umutkaygisiz
23.6.2012 13:26:05
Günü son zerresine kadar hak etmiş bu emeği ve emeğin sahibini alkışlıyorum. Tabi sözünüzü tutmanıza vesile olan sevgili Aynur Engindeniz'e ayrı bir parantez açmak gerekir. Kendisine de selam olsun, bir teşekkür de ona bizlere bu zevki yaşattığı için. Yürekten tebrikler.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
23.6.2012 08:18:07
Tebrikler gülüm benimmm
Daha nice nicee başarılaraaa inşaAllah:)
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
23.6.2012 02:06:48
Amannn "Sabahlar olmasın" diyesim geldi şimdi :))) Çok sevindim canım :))

Hayrını gör inşallah.

Sevgiler sevgiler sevgiler...
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI, @dilekyildizi
23.6.2012 00:50:05
kutlarım sizi ve yazınızı yazdıranı...
saygılarımla...
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
23.6.2012 00:41:29
ahh ben nerelerde kalmışım nereler de
sizi yaramazlar sizi iyi kaynatmışsınız...(.

ne çok özlemişim ya

e ben de kutlayım artık ne yapam

sevgim üç güzele...













Lavi_(n)_Su tarafından 6/23/2012 12:42:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
22.6.2012 22:05:41
Canlarım benim:)

Daha evvelde yorum yazdım ama netin azizliğine uğradım:(

Biri var ki her vakit insanlara yazmasını öğütleyen.

Biri var ki içi dışı yazma aşkıyla cayır cayır yanan
Biri var ki ; evet o biri bizleri yazmamız için yönlendiren, sırası geldiğinde direten.Yazmasakta ben kendi adıma diyorum pes etmeyen suskunluğu ile de olsa bizi bu yolda ilerlememiz gerektiren o birini seviyorum

:)

Zaten o bunu biliyor.
Kim mi?

O kendini biliyorrrr:)


Güzel çiçeklerim her ikiniz içinde çok mutlu oldu. Eee her ikinizde yazdınız bugün.Bir ben kaldım, öksüz ve yetim:(


Şaka şaka.Ben de yazarım elbette...

Sizi çokkk seviyorum
Hikayeye gelinceee, çokk güzel olmuş. Okunası yumuşak ve sıcacık kelimeler...

Su gibi aktı geçti tabiri tam yerinde olacak.

Ben artıkk gittim.Sevdiğimi söylemiştim ikinizi de öyle değil miii:)

Hayırlı Cumalarımız olsun.Dualarınızdan eksik etmeyin bendenizi ne olurr
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
22.6.2012 21:32:47
Benim canım dostum. Ne kadar mutlu oldum bir bilsen. Şimdi bu güzelliğe ben mi vesile oldum:)))
Anlattığın her birşey kare kare gözlerimde canlandı inan. Ne ajitasyon var, ne mübalağa. Oldukça doğal bir anlatım.
Hadi bismillah. Gelsin can'ımın güzel kalemi.
Bugün en güzel yazı bu bence. En sevindirici...

Sevgilerim, teşekkürlerimle birlikte sevgili dostum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL