3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
763
Okunma

Az zamanın artık kaldığı uykularında ağır adımlarla Tom kağıt fabrikasından çıkmıştı. Sabahın ilk ışıkları sokakların köşe başına vuruyordu.Kentin bu yanı diğerlerinden önce görüyordu.
Kentin batı kanadının yüksek tepeleri en güzel ormanlarını koynunda barındırken, vadinin aşağısında denizle birleşen büyük bir nehirin denize döküldüğü yerdi.Tomun yaşadığı alan.
Açık alanlardan fyorklar dahi açıkça görünüyordu.
Ama Tom sessiz caddeleri vardiyasındaki arkadaşlarıyla yürürken başı hep öndeydi.Her köşe başında bir arkadaşı ayrılırken.En son yanındaki karşı otele varmadan ilk sağdan içeri dar bir sokağa dalarak kaybolmuştu.
Yosun kokusu burnuna çalındıkçaTom başını kaldırıp evinin duman türen bacasını izleyerek adımlarını sıklaştımıştı.
Sagunto sadece valensiyanın uzak bir sahil kasabasıydı.Yazları eğlence için çoğalan ama kışları sessizliğe gömülü fabriak işcilerinin ve öğrencilerin yürüdüğü bir yerdi.Küçük bir sahil kasabasını tek hareketli kılan şeyse sahildeki evin içinde onu bekleyen Julia ve kızı Laure idi.
Ayakları kum tanelerini hissettikçe yürümesi hızlanmıştı tomun. Julia nın sarı saçları sabahın rüzgarında sağa sola uçuşurken Tomu görmesiyle ahşap üç basamaklı merdivenden koşarak inmesi bir olmuştu.
Aynı hızla tomda ona doğru koşup yorgun gözlerler susarak sarıldılar birbirlerine. Tom, julia nın sarı saçlarını kokladıktan sonra fabrikada nasır tutmuş parmaklarla onun omuzlarında sıkı sıkı sarılıp yürüdü.
Verandaya vardıklarında rüzgar ikinci kez esmişti bu sefer midye kabuğu rüzgar çanlarını çaldırmaya.Tom çizik bir sesle,
-Laure nasıl ?
-Dün ki gibi hala ağlıyor.Biraz ateşi çıkmıştı şimdi indi.
-konuştun mu onunla.
-Bunu sen söylemelisin.
Bunları konuşurken tom önce sinekliğin kapısını sonrada asıl olan evin kapısını açarak içeri birlikte girdiler.Tom adımlarını hızlandırarak üst kattaki çatı katında yatana Laure nin odasının kapısını çalarak girdi,
-Baba. gel sesinini duyan Tom daldı kızının odasına.Sarıldı ona. Serum şişesi sallanırken bir an arkada duran Julie sol eliyle tuttu. Laure kısık kalan son sözlerle babasının sağ kulağına fısıldarkan yorgun uykulara daldı. Julie aşağıya inip Tom a bir kahve yaptı. Tom kahve içerken Julie sessizce Laure ,
-Laure sana ne söyledi.
-Türkiye ye gitmek istiyor.
-Nereden öğrenmiş.
-Dün kontrol için gelen doktorun ağzından almış.
-Her şeyi öğrenmiş mi ?
-Evet Julie
Tom elinde kahve fincanı rehberi karıştırır.Bulduğu uçak firmasından yer ayıttır...
*
Öğlen Laure yı kaldırırken gülümserken
-Hadi kalk tembel çocuk uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. der.
Laure kulaklarına fısıldanan şeyi haykırır ve Tom un boynuna sarılır.Uçakta giderken Julie ağlamaklı,
-Ölen aileye nasıl söyleriz konuşamadan Laure nin yüreğinin onların oğluna ait bir yürek olduğunu.
O an Laure duyar. Uçağın tekerlekleri pistte iz bırakırken kemerli üç kişilik bir aile iner Türkiye ye.
Sagunto- Valensiya-Türkiye bir çocuğun yüreğinde açık deniz olur ülkesi bir başka şekilde akdenize bağlanırken........
klavye yordu..of işte......