‘İnsan için bilgi, kemik için ilik gibidir. İnsanın güzelliği akıl, kemiğinki ise iliktir. Bilgisiz kişi iliksiz kemik gibi boştur; iliksiz kemiğe el uzatılmaz. Kişi bilgi öğrendi, tanınır oldu. Bilgisiz kişi hayatta iken yitik sayılır. Bilgili kişi öldüğünde adı ölmez oysa bilgisiz kişi yaşarken adı ölüdür. Bilginin mukayesesini yapan kişi, bir bilgiliye bin bilgisizi denk tuttu. Şimdi anlayarak,..»»
Şairler vardı… Şiiri gönülde duyup fikirde hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı. Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı medeniyetin genel kabulleri içerisinde bilimin, sanatın, felsefenin, edebiyatın tarihini oluştururlardı. Asırlar geçse de hiç değişmeyen acılarının terennümüyle..»»
Osmanlı sultanı, şehzadeleri için bir sünnet düğünü tertiplemiştir. İstanbul’da eski saraylarla birlikte Atmeydanı, Okmeydanı ve Divanyolu gibi mekânlar seyirlik alan olarak belirlenir. On beş gün sürecek düğünün dillere destan olması istenmektedir. Her vilayetten ve her ülkeden insanlar davet edilir. Bu sırada üz&u..»»
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına…Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem…Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi…Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini b..»»
Yüz yıl önce bugün…Kudüs, Gazze ve Filistin; Miracın beldesi, ilk kıblegah…Birinci Dünya Savaşı’nın hakkında en az bilgi paylaşılan cephesinin ve Kudüs’ün düşüşünün hazin öyküsü…
Evet!.. Devlet-i Aliyye’nin yıldızı batmak üzereydi. Yedi asırlık koca çınar bir yandan İngiliz, Rus ve Fransız kıskacında can çekişirken, bir yandan da dost bellenen Alman ve Avusturya ihanetiyle içten içe kemiriliyor..»»
Selamlar ki, şeker dudaklıların vuslatı gibi içtendir, elbette onadır. Hasretler ki, âşıkların avazı kadar yanıktır, elbette onadır. Övgüler ki, özlem sözlerince füzûn ve arzular ki sevgililerin saçları misali uzun, ona, hep ona, hep onadır. O ki güldür, o ki sevgilidir, bütün mecburiyetler onadır. Çölde alevlerle küfürler kavururken insanlığı ve bir gün ortasında kızıl kayalara çarparken vahşetle..»»
Müslüman olmadan önce namaza âşık oldum. Müslüman olduktan sonra ise Sahibu’l-makam-ı miraç, Sahibu’l-makam-ı Mahmud Muhammed Mustafa’ya âşık oldum. Böylece secdeye âşık oldum, çünkü aslında vücudu secdeye iten şey kalptir. İşte o zaman kalbimin Allah’ın nuruna âşık olduğunu ve secde etmekten başka bir şey bilemeyeceğini anladım. İşte o zaman teslimiyetin muhabbet ve kalp işi, yani, kulun Allah’a ..»»
Bu soruya çok az insan Mehmet Akif Ersoy kadar doğru cevap verebilirdi. Tünel, Ersoy’un abluka altındaki Gazze’de gazetecilik yaparken yaşadığı zorlu sürecin ve bu sürece eşlik eden zihinsel çabanın ürünü. Kederli, fakat umudunu yitirmemiş bir coğrafyanın topoğrafyası. Ersoy, sloganların Gazze’den duyulmadığı, hamasetin ölen çocukları kurtarmadığı gerçeğini bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Dünyay..»»
Osmanlı’nın en sancılı yılları… İttihat ve Terakki’nin II. Abdülhamid ve rejim karşıtı çalışmaları, imparatorluğun dört bir yanında alevlenen ayrılıkçı ayaklanmalar, Meşrutiyet’in ilanı, 31 Mart Vakası, Trablusgarp Savaşı, Bab-ı Âli Baskını, Balkanlarda kaybedilen topraklar ve Garbî Trakya Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Teşkilat-ı Mahsusa’nın faaliyetleri ve Arabistan çöllerinde İngiliz casusların..»»
Yazarlık hayatının küçümsenemeyecek bir bölümünü İstanbul hakkında yazmakla geçiren Beşir Ayvazoğlu, bu mesaisini Bir Ateşpare Bin Yangın ile taçlandırıyor. İstanbul’a “anasır-ı erbaa”nın gözüyle bakan usta yazar, okuyucularını edebiyatın İstanbul’undan İstanbul’un edebiyatına uzanan nostaljik bir yolculuğa davet ediyor.
Ayvazoğlu kubbelerde çınlayan, çeşmelerden akan, çatılarda tüten İstanbul’..»»
İstanbul, Hüseyin Rahmi’yi yaratmakla kalmaz, uzun vadede, yazdıklarıyla o, İstanbul’u koruma altına alır.
Dil ve bu dile işlemiş bütün yaşantı envanteri zor bir birikim oluşturur. Bu yönden, Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç’ı okumak İstanbul’u ve onun ruhunu da okumak demektir.
Zaten, roman boyunca, yazar, herkesin diline düşen konuyu çok iyi kullanır. Kısım kısım, kadın, erkek, çocuk, ok..»»
Edebiyatdefteri.com, 2024. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyat -
Şiirler -
Kitap
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.