- 1160 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Haş İki O, ve BEN Sıfır…
Yanında etkisiz elamanım. Ve öylece Sen’i izliyorum. Gülünce gamzelerin ağlıyor. Gidişin kaderim; gelmeyişin kederim oluyor. İlkbahar güzelliğini kıskanıyor. Kalp duvarlarım Sen’in afişlerinle süsleniyor. Var oluşun Havva ile Âdem; yokluğun matem oluyor.
Haş İki O, ve BEN Sıfır…
Hayat kaynağımsın, Hacer’in İsmail’iyim sanki. Çölde susuzluğuma yetişiyorsun. Barınağımsın, tüten ocağımsın, pişen ekmeğimsin, yanan yüreğimsin. Sen’inle hayat buluyorum. Bir an, unutma gafletinde bulunsam Sen’i, ürküyorum. Sen’i düşünmeden uzandığım yatağımda karabasanlarla uyanıyorum. Haykırsam da Sensizliği, sesimi duyuramıyorum.
Haş İki O, ve BEN Sıfır…
İstanbul’u izliyorum. Eminönü iskelesinde vapurun arkasından koşturan martılar ekmek kavgasına tutuşurken, ben yüreğimle Sensizliğin kavgasına tutuşuyorum. Çiçekçiden aldığım papatyalarda beni sevip sevmediğine bakmıyorum. O, gelecek, gelmeyecek. Gelecek, gelmeyecek… Ve her defasında papatyalar, bana gelmeyeceğini söylüyor. Biliyorum fala inanmıyorum ama falsız da kalmıyorum. Aslında Sevdiğim, ben Sensiz kalamıyorum. Yapamıyorum.
Haş İki O, ve BEN Sıfır…
Yanında etkisiz ve vasıfsız elemanım. Ve öylece Sen’i izliyorum.
Sensizken bile…